Ulasmak traduction Portugais
3,135 traduction parallèle
Kahinler kaynaga ulasmak, ve "karanligin" niyetini ogrenmek üzere kendi adamlarini gorevlendirdiler.
Os profetas enviaram seus agentes para descobrir a origem e as intenções da cabala da Sombra.
Hiç hayata elinde ne varsa verdiğini ama ulaşmak istediğin yere bir türlü ulaşamadığını düşündüğün oluyor mu?
Nunca sentiu que deu o seu melhor na vida, mas que não consegue sair da cepa torta?
Ben de Stromy'ye ulaşmak için çabalamalıyım. Tüm olabileceklere rağmen.
Para estar com ela novamente, terei a perseverança de um bulldog.
Yani düzenbaz arkadaşınız Carl Elway gibi birine ulaşmak için...
Então, para apanhar alguém como o vosso amigo vigarista Carl Elway,
Kuyruğa ulaşmak için minimum üç şişecik lazım.
Tens que ter no mínimo, três inaladores para chegares à cauda.
İlk jeotermal alana ulaşmak için altı saatin var.
Tens seis horas para chegares ao primeiro ponto geotérmico.
Oradaki gemiye ulaşmak için gerçekten yardımını kullanabiliriz.
Adorávamos a sua ajuda para chegar àquele iate.
Bana ulaşmak için kullanırlardı.
Ter-te-iam usado para chegar até mim.
Bana daha önce ulaşmak istersen...
E se precisar de me ver mais cedo...
Füzeye ulaşmak için ne gerekiyorsa yap.
Faça o que puder para chegar ao míssil.
Biri kanalizasyona ulaşmak için burayı yıkmış.
Alguém forçou isto para chegar aos esgotos.
Uterusa girmek ve cenine ulaşmak için, Hegal çubukları dediğimiz çubukları kullanarak, rahim boyu kanalını açıyoruz.
Abrimos o canal cervical para entrar no útero e conseguir chegar ao feto, utilizando para isso os dilatadores de Hegar.
İyi bir sona ulaşmak için süper zekamı yanlış yollarda kullandım.
Porque eu usei a minha inteligência superior para acções erradas e assim justificar um bom fim.
Telefona ulaşmak için üç seçeneğim vardı.
Tinha três opções para chegar ao telefone :
FLDSMDYÇ'yi bulacaksam ulaşmak zorundayım.
Tenho de tentar, se quero encontrar o FLSMEDRC.
Beni ona ulaşmak için mi kullanacaksın?
Queres usar-me para chegar até ele.
- Muhtemelen ve Blackburn'a ulaşmak için yapmam gerekeni biliyorum.
É provável. E sei o que fazer para contactar-me com Blackburn.
- Senin için müzik oralara ulaşmak için bir araçsa, evet biraz kariyerist bir tutum bu. Biraz da örümcek kafalı. - Biraz da acınası.
- Se para ti a música é isso, uma forma de chegar àquele sítio, então, sim, és uma carreirista, um pouco quadrada, e um pouco triste.
Hedeflerime ulaşmak için elimden gelen her şeyden yararlanırım.
Uso qualquer engenho ao meu alcance para realizar os meus objetivos.
Yani eğer bunun seni güvende tutacağını düşünüyorsan. Eğer sana ulaşmak istersem...
Deves estar a sonhar se achas que isso te deixaria segura... se eu te quisesse pegar.
Zekanızın ve başarılarınızın farkındayız ama burada zirveye ulaşmak istiyorsanız, size beyin gücünden fazlası lazım.
A vossa inteligência e realização é bem conhecida... mas para sobressair neste estágio, vão precisar de muito mais do que cérebro.
Kendi benliğine ulaşmak için nasıl bir samimiyet düzeyin var?
Qual o nível de intimidade que é necessário para te conhecer melhor?
Ve doğa sonuca ulaşmak adına her zaman en etkili yöntemi kullandığı için ben de ondan ilham aldım.
E como a Natureza usa sempre os meios mais eficientes para atingir os seus fins, inspirei-me nela.
O zaman acilen düşman hattını kendi başımıza geçip Portal'a ulaşmak zorundayız.
Teremos de ultrapassar o inimigo por nós mesmos e ir até ao Portal agora mesmo.
Suya ulaşmak için tek şansımızın oraya üstten girmek olduğunu anladım.
Percebi que a única hipótese de chegarmos até à água era atingindo-os por cima.
Ve Güney Su Kabilesi'nde ise Unalaq'ın ordusu yapılan sivil savaşta zafere ulaşmak üzeredir.
E na Tribo da Água do Sul, o exército de Unalaq está próximo da vitória na guerra civil.
Unalaq'ın güç sevdalısı olduğunu bilirdim ama güce ulaşmak için bu kadar ileri gidebileceğini tahmin edemezdim.
Sabia que o Unalaq estava com fome de poder, mas nunca imaginei o quão longe ele iria para obtê-lo.
- Hayır, diyorum ki alt kademeden kişilere ulaşmak için...
- Isso é óptimo! - Não, eu estou a falar em tu lutares a sério pelo lugar trabalhando em cadeia
Bazen en tepeye ulaşmak için pişman olacağın şeyler yaparsın.
Por vezes tens que fazer coisas más para alcançar o topo.
Sana ulaşmak için... -... arkadaşını kullandım.
Usei o teu amigo para te fisgar, como uma prostituta.
Hem kendi içimizde, hem de diğer milletlerle adil ve kalıcı bir barışa ulaşmak için gereken herşeyi yapalım.
para fazer tudo o que possa ser alcançável para termos uma justa e duradoura paz entre nós e com todas as nações.
İkinci filoya ulaşmak için izin istiyorum.
Permissão para lançar o segundo esquadrão.
Onlara ulaşmak istiyorum. Dokunmak istiyorum.
Quero ir até eles, tocá-los,
Haklı ama bu kalın parmaklarla her şeyi parçalamadan oraya ulaşmak imkansız.
Ela tem razão, mas é difícil lá chegar sem desmontar tudo, especialmente com estes dedos rechonchudos.
Bana ulaşmak için onu kullanamazsın.
Você não vai conseguir ter-me... Através dela.
Cennetten çıkıp gelmiş o pasparlak kaleye ulaşmak için cesetleri ayağının altına yığmayı sürdür.
Levantaste uma montanha de cadáveres para chegar até ao castelo celestial.
- Yaptığın şey suç mahallinde mevcut tüm kanıtları alıp sonuca ulaşmak.
- O que faz é pegar em todos os indícios disponíveis na cena de um crime. Extrapola.
- Bunu böbreğe ulaşmak için yapmamış.
- Não foi um rim.
BÖLGEYE ULAŞMAK İÇİN 2 KİLOMETRE
Uma estrada de dois km conduzia à paróquia.
Gerçeğe ulaşmak için daha derine inmeliyiz.
Precisamos continuar a procurar e achar a verdade.
Hayır, amacımıza ulaşmak için onun kapıya gelmesi lazım.
Não, preciso que ele se aproxime da porta para que haja intenção.
İş ve özel hayatına ulaşmak için çok iyi bir fırsat olabilir.
Teria acesso aos negócios e à vida privada.
Bu onun Valhalla'ya ulaşmak için tek umudu.
É a única esperança que ele tem de chegar a Valhalla.
Larkin'e ulaşmak için önce Julian'ı bul.
Se quer achar o Larkin, chegue até ao Julian.
Sukar geminin motor sistemine ulaşmak için benim bileşenimi kullanıyor.
O Sukar está a usar o meu aparelho para se conectar ao sistema de propulsão da nave.
Sen bana yardım etmek istedin ve ben de seni Mona'ya ulaşmak için kullandım.
Querias ajudar-me e eu usei-te para me vingar da Mona.
Kızlar, hayır, Monaya ulaşmak için Malcolm'ı kullanmıyoruz.
Meninas, não, não vamos usar o Malcolm para chegar até à Mona.
Ben kendimi yabancılarla dolu bir odaya kabul edilmiş olarak görmüyorum. Ben komşumla yattım onun votkasına ulaşmak için.
Simplesmente, não me consigo ver a admitir a uma sala cheia de estranhos, que dormi com o meu vizinho... para lhe beber o "vodka".
Onun kalbine ulaşmak ve bu acınacak takıntıyı kalbinden silmek isterdim.
Quero entrar nele e arrancar-lhe esta obsessão do coração.
Sham Shuipo daki okulunu bulup oraya ulaşmak .. yıllarımı aldı.
Levei séculos para caminhar até Shamshuipo onde eu encontrei a sua escola.
Ama listeye ulaşmak için, öncelikle bunun şifresini çözmem gerek.
Mas para a encontrar, tenho primeiro de resolver isto.