Ulaşamadı traduction Portugais
1,101 traduction parallèle
Bıyık bırakana kadar gerçek yüz simetrime ulaşamadım.
- O quê? Só atingi a simetria facial quando deixei crescer o bigode.
Davada hiçbir yere ulaşamadım.
Cheguei a um impasse.
Paris'e hiç ulaşamadılar.
Eles nunca chegaram a Paris.
Delbert'ın ulaşamadıkları da ölmek üzere.
As que o Delbert não matou estão a morrer.
Ulaşamadığın yerler için yardım ister misin?
Precisas de ajuda?
Hayır, kimseye ulaşamadım.
Não, não encontrei ninguém.
Otto'nun tek söylediği, haber versen olurdu, ama... sana ulaşamadık.
Otto está dizendo que, se for alguma mulher, ótimo mas não sabíamos onde você estava.
Berber de bunlardan biriydi. Ama ona ulaşamadık.
A barbearia foi dia 10, mas não conseguimos achá-lo.
Sana ulaşamadık. Biz sandık ki...
Não conseguimos apanhar-te...
Vergi kayıtlarına ulaşamadım. Çok gizli.
Não posso ter acesso às declarações de imposto dele.
3 yılda 30 banka soyduğumuz ve bize ulaşamadıklarının farkında mısınız?
Vocês percebem que fizemos trinta bancos em três anos e que eles não conseguiram apanhar-nos?
Bir şeye çok yaklaştınız, şöyle dilinizin ucuna geldiği ama ulaşamadığınız oldu mu hiç.
Alguma vez sentiram estar tão perto de uma coisa, que estava na ponta língua, mas não chegaram lá? - Sim.
Biliyor musun? Öksürdüğünde birden ciğerlere oksijen çekiyorsun. Böylece oksijen ulaşamadığı yerlere de ulaşmış oluyor.
Quando tosses estás a puxar ar ou, neste caso, fumo, para dentro de partes dos pulmões que não costumas usar, e portanto, faz-te bem.
Seni aradım ama ulaşamadım...
Tentei ligar-te mas não conseguia.
Onu aramaya çalıştım ama ulaşamadım.
Ela estava a gritar. Tentei ligar-lhe mas não consegui.
Kusura bakma, günlerdir telefonla araşıyoruz ama bir türlü birbirimize ulaşamadık.
Temos andado a cruzar chamadas nos últimos dias.
Onunla konuşmaya çalıştım ama ulaşamadım.
Tentei falar-lhe, mas não consegui.
Hayır, oraya ulaşamadım.
Não, não consegui.
Voyles'a ulaşamadım.
Não consegui falar com ele.
Geçen gece ona telefonla ulaşamadım ve evine gittim.
Ontem à noite, não conseguia telefonar a ela.
Evimize gitmek için tepeyi tırmanıyordum ; fakat ona ulaşamadım.
Subi à colina de nossa casa, mas não podia chegar até ela.
Kötü hava koşulları yüzünden henüz kimse oraya ulaşamadı.
Ninguém conseguiu chegar às instalações por causa do mau tempo
- Ulaşamadığın ciğere mundar deme.
Invejosa.
Cesede ulaşamadım.
Não consegui mudar o corpo.
- Ona hala ulaşamadım.
- Ainda não consegui apanhá-lo.
Ulaşamadım.
Não consegui chegar-lhe.
- Ulusal Güvenlik'e ulaşamadık.
Não consegui chegar ao Departamento de Segurança Nacional.
Bizden hiç kimse, Köprü'ye ulaşamadı.
Nenhum de nós foi capaz de alcançar a Ponte.
Hiç kimse, Köprüye ulaşamadı, ama Kaptan, uzaysal çarpıtma ile temas kurdu ve şu anda bilinci kapalı durumda.
Não apenas ninguém foi capaz de chegar à Ponte, mas a Capitã entrou em contacto com a distorção espacial e agora está inconsciente.
Katil önce ona ulaşamadı ama Havez'i öldürdü.
O assassino não chegou a ele primeiro, mas matou o Havez.
- Aradım. Ama ulaşamadım.
- Telefonei, mas não tinha rede.
Sonuca ulaşamadım.
Não há correspondência.
Onu aradım ama ulaşamadım.
Telefonei-lhe mas não o encontrei.
Sana ulaşamadım.
Não pude ir te encontrar.
Aslında bunu yaptım. Ancak onlara ulaşamadım.
Já fiz isso e não consigo apanhá-los.
çünkü, kanallara ulaşamadık.
Não entrámos nos canais.
Ona dokunamadım, hiç ulaşamadım.
É impossível chegar até ele...
Çok gizliymiş. Görev bozulan araba yüzünden başarıya ulaşamadı.
Está numa missão secreta, frustrada por um furo num pneu.
- Ona ulaşamadın mı?
- Não consegues falar-lhe?
Medeniyetimizin, bir süreliğine hiç bir medeniyetin ulaşamadığı saf ve temiz bir seviyeye ulaştığını... tartışırdım.
Eu argumentava que nossa civilização tinha alcançado a pureza que nenhuma outra cultura tinha se aproximado e que isso era maravilhoso... por um tempo.
İki çıkışı da tuttuk,... ama ulaşamadığımız altı oda var.
Há seis quartos de estado crítico onde não podemos entrar.
Bu deneydeki ilk 11 denemede başarıya ulaşamadım... Bu benim Pentagondaki ahmaklar gibi olmamam için son şansım olacak... Aksi takdirde bu yeri Pazartesi sabahına kadar kapatmak zorundayım.
Visto que as minhas primeiras 11 tentativas desta experiência provaram-se mal sucedidas, esta será a minha última oportunidade... sendo que os idiotas do Pentágono, irão fechar completamente este lugar na manhã de segunda-feira.
Bu deneydeki ilk 11 denemede başarıya ulaşamadım... Bu benim Pentagondaki ahmaklar gibi olmamam için son şansım olacak... Aksi takdirde bu yeri Pazartesi sabahına kadar kapatmak zorundayım.
Visto que as minhas primeiras 11 tentativas desta experiência provaram-se mal sucedidas, esta será minha última oportunidade... sendo que os idiotas do Pentágono... irão fechar completamente este lugar na manhã de segunda-feira.
Pirinç kısmına ulaşamadık.
Nem chegámos ao arroz.
Sana defalarca telefon ettim, konuşmak istedim, kafam çok karışmıştı, ama sana bir türlü ulaşamadım.
Eu tentei te achar por telefone, eu precisava falar com você, eu estava confuso, mas você não estava lá.
Öksürdüğünde birden ciğerlere oksijen çekiyorsun. Böylece oksijen ulaşamadığı yerlere de ulaşmış oluyor. Bir de uçmana yardımcı olduğu için harika bir şey.
O oxigénio, neste caso, fumo, entra assim nas partes dos pulmões que não costumam ser usadas.
Seni aradım ama ulaşamadım.
Tentei telefonar-te, mas não consegui.
Asla ulaşamadım.
Nunca lá entrei.
- Onlara ulaşamadık.
- Não.
Maalesef bir çözüme ulaşamadılar.
Mas se eu tiver razão...
Ne zamandır arayıp duruyorum ama bir türlü ona ulaşamadım.
Não devem ter elefantes equipados com fax. Tentei contactá-lo, sem êxito.