Ulusu traduction Portugais
654 traduction parallèle
Büyük liderin zayıflığı bir ulusu kargaşaya sürüklemek üzereydi.
A debilidade do grande líder vai envenenar uma nação.
O, kibar Paris'i her zaman hatirlayacak. Ve bu ulusu savastan döndürmek icin payina düseni yapacak.
Ela nunca se esquecerá do gentil Páris e dará o seu pequeno contributo para afastar esta nação da guerra.
Ama eğer adi bir köle benim kraliçe mi alabiliyorsa ve bütün bir ulusu bozguna uğratmak için bir düşmanı kurnazca öldürebilir. Sonra Ragnar'ın olduğundan bile büyük bir düşman olduğu gün gelecektir bir düşman olduğu gün gelecektir.
Mas se um reles escravo rouba a minha rainha e mata um inimigo tão astuto que uma nação não o derrotou, virá o dia em que ele será um inimigo mais mortal do que Ragnar.
Tüm ulusu televizyon başında histeriye sürükleyip, Bizi Beyaz Saraya taşımaları için. Sıkı yönetimi anarşi gibi göstermemizi sağlayacak güçlerle!
Instigando uma nação de telespectadores até à histeria, para nos levar de roldão até à Casa Branca com poderes que farão com que a lei marcial se pareça com anarquia.
Ve Almanlara esir, savaş yorgunu İtalyan ulusu, savaşı sürdürdü.
Exausta da guerra, a Itália combatia, prisioneira dos exércitos alemães.
İskoç erkek giyim mağazasına 48 milyon kilt sipariş veriyorlar İngiltere nüfusunu dünyada en kötü tenis oynayan ulusu İskoçlara çevirerek Wimbledon turnuvası sırasında İngiltere'yi boşaltıyorlar.
Encomendam 48 milhões de kilts a uma loja de roupa escocesa, transformam a população da Inglaterra em escoceses, bem conhecidos como a pior nação a jogar ténis da Terra, deixando Inglaterra vazia durante a quinzena de Wimbledon.
Bu ulusu yaratmak için bu insanların verdikleri kanlı ve şiddetli kavgayı düşündüğünüzde, bir şey, daha kolay hale geliveriyor.
Quando pensamos nessas pessoas, é fácil pensarmos apenas na sua luta violenta para fundar esta nação.
Bir ulusu kurtaran adam yasaları çiğnemiş olmaz.
Aquele que salva uma nação, não viola qualquer lei.
Büyük Britanya halkının daima dost olduğuna inanmayı red ediyorum öyle sanıyorum ki bu görevde, Afrikalı bir ulusu savunmakla Avrupayı felakete sürüklemeye liderlik ediyorlar.
Recuso-me a acreditar... que o autêntico povo da Grã-Bretanha, que nunca decepcionou a Itália, possa atirar a Europa para uma catástrofe para defender um país africano...
İsa, bütün bir ulusu satardım
Cristo, eu trairia a nação
Buranda bir "yok ki" ulusu.
- Deixe ver se percebo, é uma nação rica ou pobre?
İlla ki kullanacaksak "ileride olacak" ulusu diyebiliriz.
Mas se usássemos, o Buranda seria uma nação "pré-rica".
"Bakanlığımız Ulusu Kurtarıyor" "Bürokrasi Eğlencelidir".
"Assuntos Administrativos Salva a Nação" "A Burocracia é Divertida".
"Bürokrasi Ulusu Bir arada Tutar" nasıl?
E que tal "A Burocracia Suporta a Nação"?
Ancak hiçbir sistemli arama programı,... henüz Dünya'nın herhangi bir ulusu tarafından onaylanmadı.
Mas ainda não houve nenhum programa de busca, que tenha sido aprovado por qualquer nação na Terra.
Alanımızdaki 12 ulusu temsil eden yarışmacılar, saha üzerinde sıraya girerek, biraz sonra başlayacak bu yarışma, ve okunacak milli marş öncesi, kendi ülkelerinin bayraklarıyla resmi duruş yapıyorlar.
Os nossos concorrentes, que representam 12 nações, estão agora a entrar na pista em fila indiana desfilando com as cores dos seus respectivos países antes de se ouvir o hino nacional e de se dar início à nova competição.
Ulusu o günde dua etmeye ve oruç tutmaya çağırmak istiyorum.
Quero convocar toda a nossa nação a orar e a jejuar nesse dito dia.
Önümüzdeki yüzyıllarda tüm umudumuz ve hayalimiz olan Yahudi ulusu ve Yahudi vatanı yerle bir olacaktır.
E pelos séculos vindouros... todas as nossas esperanças e sonhos de uma Nação Judaica... uma Pátria Judaica, serão arrasados.
Ulusu : Britanyalı. Doğum : 1938, Balık Burcu.
Inglesa, nascida em 1938... sob o signo de Peixes.
Uluların ulusu Jabba... .. hemen yok edilmenizi emrediyor.
Sua Exaltação, o grande Jabba the Hutt... decretou que serão executados imediatamente.
Her toplantıda muhakkak bir Zelig şakası yapılır... pop dansın hakim olduğu onyılda... yeni bir tür ulusu çalkalar.
Toda a reunião tem uma piada relacionada... e, na década louca por danças uma nova varre a nação.
Leonard Zelig'den esinlenmiş... bir sürü popüler şarkı vardı, melodileri ulusu ağlatıyordu.
Dias de Camaleão Muitas músicas foram inspiradas em Zelig... canções que varreram a nação.
İsa'nın Aryan Ulusu Kilisesi, Bay Beck.
A Igreja Ariana de Cristo, Sr. Beck.
Pecherin, bir ulusu sisteminden nefret ederken, sevmenin mümkün olduğunu anlamış biriydi.
Pecherin achava possível amar a pátria, mas odiar o seu sistema.
Sonra, Ateş Ulusu'nun saldırısıyla her şey değişti.
Então, tudo mudou quando a Nação do Fogo atacou!
Souzon kuyruklu yıldızı bu yazın sonunda tekrar gelecek. Ve Ateş Ulusu Kralı Ozai bu savaşı tamamen bitirmek için bu kuyruklu yıldızın gücünden yararlanacak.
O cometa Sozin voltará no final do verão e o Senhor do Fogo Ozai usará seus poder para acabar com a guerra de uma vez por todas.
Kuyruklu yıldız buraya gelmeden önce, Ateş Ulusu Kralını yenmek zorundasın.
Você precisa derrotar o Senhor do Fogo antes que o cometa chegue!
Elimizde Ateş Ulusu'nun haritası bile yok.
Não é como se tivéssemos um mapa da Nação do Fogo!
Ateş Ulusu Kralı'nın evine ulaşmak için dümdüz batıya mı gideceğiz?
Devemos seguir oeste até chegar na casa do Senhor do Fogo?
Ateş Ulusu yok mu?
O quê? Sem Nação do Fogo?
Şayet bu yerde bütün dünyadan kitaplar varsa, Ateş Ulusu hakkında bir bilgi var mıdır?
Se este lugar tem livros de todo o mundo, você acha que tem informação sobre a Nação do Fogo?
Ateş Ulusu Tarihinde en karanlık günü.
O dia mais sombrio na história da Nação do Fogo!
Ateş Ulusu'na en karanlık günde ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
Quero saber o que aconteceu com a Nação do Fogo no dia mais sombrio dela.
Ateş Ulusu hakkındaki bilgiler bu tarafta olmalı.
A informação sobre a Nação do Fogo deve estar bem aqui.
Ateş Ulusu hakkında her şeyi yok etmişler.
Destruíram tudo o que tinha a ver com a Nação do Fogo.
Tam Ateş Ulusu'ndan bir adım öndeyiz derken onların bizi çoktan geride bıraktığını öğreniyoruz.
Justo quando eu pensei que estaríamos um passo à frente da Nação do Fogo, vem à tona que eles já passaram de nós há muito tempo.
Tam olarak, Ateş Ulusu tarihindeki en karanlık gün.
É literalmente o dia mais sombrio na história da Nação do Fogo.
Ateş Ulusu Kralı tarih olacak.
O Senhor do Fogo vai cair!
Bizi anlamıyorsun. Eğer kötü olan birileri varsa o da Ateş Ulusu'dur.
Você não entende, se existe alguém maléfico é a Nação do Fogo.
Şimdi Ateş Ulusu'nun başı dertte.
A Nação do Fogo está enrascada agora!
Bana sorarsan, savaştan sonra bir ulusu yeniden kurmak, tecavüze uğrayarak bir aile kurmak gibi!
Reconstruir uma nação depois da guerra é como recomeçar uma família sendo violado.
Amerikan oto... Dinle beni Patrick. Amerikan otomobil sanayi bu büyük ulusu inşa etmiştir.
A indústria automobilística americana fez esta nação... e dizer que a Nissan é qualquer coisa é tolice.
Evet ve bir ulusu neredeyse yeryüzünden sildiler, aynı senin sigaraların gibi.
- Malvado nazista. Praticamente eliminaram por completo uma raça da Terra... assim como o fazem os teus cigarros!
Bir ulusu ayaklandırmaya bile yeter belki de.
Talvez o suficiente para incendiar uma nação.
İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden beri, Sovyetlerin aksine herhangi bir ulusu hakimiyet altına alma ya da fethetme arzumuz yoktur.
Ao contrário dos soviéticos, desde o final da II Guerra Mundial, não desejamos dominar nem conquistar nação nenhuma.
Ulusu ve dünyayı müthiş bir yükseliş öyküsüyle şaşkınlıktan dondurduk.
Interrompemos a emissão com uma notícia que esta a chocar a nação e o mundo.
Ben burada bir ulusu kurtarmaya çalışıyorum!
Estou a tentar salvar uma nação!
Kanın ulusu yoktur.
O sangue não tem nacionalidade.
Ama İncil'e göre, kafasına aldığı öldürücü bir darbeye rağmen mucizevi bir şekilde kurtulacak ve Avrupa'daki 10 ulusu birleştirip İsrail'e savaş açacak.
Mas de acordo com a Bíblia sobrevive milagrosamente a uma ferida na cabeça, e unifica as 10 nações da Europa contra Israel.
Bir ulusu öldürebilecek gerçekler vardır.
Há verdades que podem matar uma nação.
Devletin ulusu.
"O Estado da Nação".