Ulzana traduction Portugais
41 traduction parallèle
Ulzana'nın savaşçıları yolda!
Os guerreiros de Ulzana fugiram.
Ulzana ve bir kaçı savaş ilan ettiler.
Ulzana e um punhado de outros estão em pé de guerra.
Ulzana...
Ulzana...
Ulzana vadiyi terkediyor!
Ulzana abandona a reserva!
Ulzana ve savaşçılarının arkasından asker göndermek hiç içimden gelmiyor.
Não tenho a menor vontade de mandar muitos soldados no encalço dele e dos seus guerreiros.
Ulzana'nın gittiğini duydum.
- Ouvi que o Ulzana desapareceu.
Ben dönene ve Ulzana'nın peşine düşene kadar, o 4 saat kazanıyor.
Até que regresse e vá ao encalço de Ulzana, ele terá quatro horas de avanço.
Ulzana hakkında düşündüklerini sor.
Pergunta a eles : O que acham do Ulzana.
Ulzana'nın amacı ne?
Quais são os planos do Ulzana?
Ulzana ile karşılaşırsak, her adama ihtiyacıımız var!
Se encontrarmos o Ulzana precisaremos de todos os homens!
Ulzana çok uzun zamandan beri vadide.
O Ulzana já está na reserva há muito tempo.
Ulzana, yeni kokular almaya geldi :
O Ulzana veio, para cheirar coisas novas :
O zaman Ulzana çok cana kıyacak.
Então o Ulzana vai matar muitos.
Ulzana'yı tanıyor musun?
Tu conheces o Ulzana?
Ulzana, yürümenizi istiyor.
O Ulzana quer que vocês vão a pé.
Bu Ulzana'nın hoşuna giderdi!
Era o que o Ulzana queria!
Şurada bir yerde dönüp, Ulzana'yı alacaklar.
Alguém nesta linha voltará para buscar o Ulzana.
Ulzana burda.
O Ulzana está aqui.
Ulzana'ya ulaşmak için atların sağa veya sola doğru yaptığı dairenin büyüklüğü ne kadar?
Que comprimento tem o círculo que os cavalos vão fazer para a direita ou a esquerda - A caminho do Ulzana? - Pode reconhecer os rastros a noite?
Ulzana'yı bulmak zor olacak.
Vai ser difícil encontrar o Ulzana.
O Ulzana'ya gitmeyi başaramaz, bir yerde ölür kalır.
Ele já não consegue alcançar o Ulzana vai morrer pelo caminho.
Neyiniz var, Teğmen? Bu Ulzana'nın oğlu mu?
Qual é o problema, tenente?
Neden bana, Ulzana'nın oğulunun da aralarında olduğu söylenmedi?
Porque não me eu disse que era um dos filhos de Ulzana?
Ke-Ni-Tay, Ulzana'nın önce su sonra atları arayacağını söylüyor.
Ke-Ni-Tay pensa que Ulzana vai na água e, em seguida, tentará encontrar cavalos.
Ulzana'nın ata ihtiyacı var.
O Ulzana precisa de cavalos.
Ulzana savaşçılarını yürütemez.
O Ulzana não pode liderar os guerreiros a pé.
Ulzana şimdi ne yapacak?
O que é que o Ulzana vai fazer?
Ulzana şimdi oğlunu düşünmekte.
O Ulzana agora pensar no seu filho.
Ulzana buradan iki at aldı.
O Ulzana levou dois cavalos daqui.
Ulzana yetki istiyor, at istiyor.
O Ulzana quer ter poder, muitos cavalos.
Ulzana, onu bulmanı istedi.
O Ulzana queria que a encontrasses.
Ulzanayı saldırıya zorlayıp, sonra da savunmaya geçeceğiz.
Obrigamos o Ulzana a atacar e montamos uma ofensiva.
Ulzana'nın adamları, böğürtenden başka biryşey olmayan dağlarda dolaşmaktan yorgundurlar.
A gente de Ulzana está cansada de vaguear pelas montanhas, onde só há frutos silvestres.
- Ulzana'yı istiyorsanız, hayır.
- Não se quiser o Ulzana.
Ulzana sizi izliyor, ve amacı, o tuzağa düşmeden sizin tuzağa düşeceğinizden emin olmak.
Tem que parecer sério. O Ulzana observa-o, para ter certeza que caiu na armadilha, antes de cair ele na nossa.
- Ulzana, senin yukarı çıkmanı istiyor.
- O Ulzana quer que suba ali.
Borazanızı duyur duymaz dışarı çıktı Ulzana.
O Ulzana fugiu assim que ouviu a sua música.
- Fakat... Ulzana bilmemeliydi.
- Mas... o truque era ele não perceber.
Ulzana ne olacak peki?
E quanto ao Ulzana?
- Bu, Ulzana'nın oğlu.
Ele é o filho de Ulzana.
Oğlu sanıyorum.
Ele era o filho de Ulzana. - Eu creio que sim.