Umit traduction Portugais
280 traduction parallèle
John oradaydı ve Jim'de öyle ve Georgie çavuş oldu kısa sürede ordu kim olduğuna bakmıyordu bile ve bizi sınıra sürdü, kuzeye askerler yaşarlar topların gürültüsünde Ümit Burnundan Cooch Behar'a kadar bir gece yağmur altında çıkarsa karşılarına farklı bir ırk...
Marcha o John e o Jim mais além E o Georgie, um sargento forte Mas o exército Não sabe quem é quem
... firar etmeyin lütfen askerler yaşarlar topların gürültüsünde Ümit Burnundan Cooch Behar'a kadar bir gece yağmur altında çıkarsa karşılarına farklı bir ırk...
Mas o Georgie disse Em tom prudente "O exército não pode vergar" Os tropas dormem Junto aos canhões
... koyu tenli veya açık çiğ külbastı yapmak için hepsini yaparlar kıyma John gömüldü ve Jimmy öldü Georgie'yi vurdular talan yaptı diye ama kan halen kırmızı ve devam ediyor orduya asker alımı askerler yaşarlar topların gürültüsünde Ümit Burnundan Cooch Behar'a kadar bir gece yağmur altında çıkarsa karşılarına farklı bir ırk koyu tenli veya açık çiğ külbastı yapmak için hepsini yaparlar kıyma...
Uma raça estrangeira De tez branca ou trigueira Podem bem fazê-la Em mil pedacinhos
ÜMİT BURNU
CABO DA BOA ESPERANCA Ç
Ümit edecek hiçbir şey yok.
Não tenho esperança no futuro.
Ümit verdin.
Saiu-se bem.
Ümit ediyorum.
Espero.
- Ümit yok, biliyorsunuz.
- Sabe que é inútil.
Ümit Burnu boyunca yol alarak onu Hint Okyanusu'nda karşımızda bulabiliriz.
Agora está nas águas do cabo da Boa Esperança, e todo o oceano Indico se abre à sua frente.
Ümit Burnu açıklarında.
A meio do cabo da Boa-Esperança.
Beyaz balina Ümit Burnu'ndaymış, geçen ay.
A baleia branca, o mês passado, no cabo da Boa-Esperança.
Ümit ediyorum ki, ileri yıllarda bu köprüden geçenler buranın nasıl ve kimler tarafından yapıldığını hatırlayacaklardır.
Espero que as pessoas que usem esta ponte no futuro se recordem de como foi construída e de quem a construiu.
- Ümit ederim öyle olur.
- Espero que sim.
Ümit ederim.
Espero que sim.
Ümit verici değil.
Isso é desanimador.
Ümit ediyorsun.
- Você espera isso.
- Ümit var mı,?
- Há esperança?
Ümit ediyorum buradaki yüzlerce ada ve binlerce kayalık içinde tam olarak nerede olduğumuzu hatırlayamazlar.
Espero que com centenas de ilhas, milhares de recifes, eles não se lembrem exactamente de onde estamos.
Ümit ediyordum ki belki...
Eu esperava que voce, nao sei, pudesse...
ÜMİT BURNU GENÇLERİ ISLAH MERKEZİ
CENTRO DE CORRECÇÂO JUVENIL CABO DA BOA ESPERANÇA
Ümit Burnu, Gençleri Islah Vakfı, Milchester
Centro de Correcção Juvenil Cabo da Boa Esperança, Milchester.
Ümit ederim sizi korkutmadım.
Espero não o ter assustado.
Ümit ederim birşeyi kesmedim.
Só espero não vir interromper nada.
Ümit ederim balığı korkutmadık.
Espero não termos assustado o peixe.
Ümit ediyor ve inanıyorum ki ordularımız Belçika ve...
"Eu espero e acredito que os nossos exércitos ainda podem sair vitoriosos..."
Bir genç ile maç yapıyordum. Ümit vaat ediyor.
Estava a treinar com um miúdo que tem jeito para isto.
Ümit verici olan da bu.
É isso que é tão encorajador.
Daha iyi bir şeyler olmasını Ümit ediyorum
Espero que algo melhor apareça
Ümit verici Bakanım.
Muito encorajador, Sr. Ministro.
Hey, Laurel, çok çabuk bitirmişsin. Şey, Ümit ediyorum.
Laurel, acabaste isso muito rapido.
Ümit et ki Foley bunu hiç öğrenmesin.
Que o Foley nunca descubra...
Eğer öyleyse, Lynn. Ümit olmadan ya da korkmadan, nerede saklanabiliriz hiç bilmiyorum.
Se forem, Lynn... não encontraríamos nenhum esconderijo.
Ümit ettiğim şey hakkında konuşuyordum, tahminlerim hakkında değil.
Falei de esperanças, não de expectativas. - Ouca...
Ümit yok!
Em sonhos.
Biz denizciler Ümit Burnu'nun ötesindeki denizi hesaba katmayız.
Nós, marinheiros, não contamos com o mar do Cabo da Boa Esperança.
Ben de tam Ümit Burnu'nun dolaşacak şekilde bir gezi planlıyordum. Haftaya Perşembe günü yola çıkıyorum, sanırım.
Planeio dobrar o Cabo da Boa Esperança e parto desta quinta-feira a uma semana, acho eu.
Ümit Burnu'nu geçince yağmur öyle sert yağar ki, insanın kafasını kanatır.
Não vos atreveríeis. No Cabo, a chuva cai com tanta força, que a cabeça sangra.
Çünkü, hıyarağaları, Ümit Burnuna gitmiyoruz.
Porque não vamos para o Cabo da Boa Esperança.
Gerçek şu ki, ben zaten Ümit Burnu'na giden rotayı bilmiyordum.
A verdade é que eu também não sei o caminho para o Cabo.
Ümit vaadediyordum, ha?
Eu era um explorador, huh?
Ümit dolu bir genç.
Que totó!
Ümit vaat eden bir garsonluk kariyerinden vazgeçerek neredeyse bana altı ay karılık etti.
Ela abdicou de uma carreira promissora como empregada de mesa para ser minha mulher durante seis meses inteiros.
Ümit ederim, değer!
É bom que ela valha isso
Ümit ederim öyledir, doktor.
Espero que sejam, Doutor.
Ümit ederim serbest bırakılır.
Espero que ele seja absolvido.
Ümit ederim dikkate alıyorsundur.
Espero que tenhas prestado atenção.
Ümit yok.
Não há esperança.
Ümit ederiz ki, müdahale edecek bir noktaya varırız.
Juntos, esperamos de descobrir algo. 951 CASOS - 640 MORTOS
Ümit ederim komutan mazur görecektir.
Espero que o comandante não se importe.
Ümit vadetmiyorken seni burada tutmak adil olmaz.
Não é justo mantê-lo aqui, quando as perspectivas são limitadas.
- Ümit ederim.
- Espero bem que sim.