Utandım traduction Portugais
1,573 traduction parallèle
! Çok utandım.
Estou tão envergonhada.
Çok utandım.
Estou tão envergonhada.
Oh, çok utandım.
Estou tão envergonhada.
Şimdi utandım.
Agora, estou envergonhada.
"Faşistlerin yaptıklarını görünce..." "... insanlığımdan utandım. "
Eu senti um agravo em nome da humanidade que esses fascistas tivessem feito tal troca de nós.
Bütün Çeklerin Almanlara karşı ne kadar insafsız davrandıklarını gördüm ve Sokol spor salonunun bir üyesi olmaktan dolayı utandım.
E vi como todos os Checos foram injustos para os Alemães, fiquei com vergonha de pertencer ao clube Sokol.
Tanrım. Gördün demek. Utandım.
Não sei o que me aconteceu.
Çok utandım.
Estou tão envergonhada... Porquê?
Utandım şimdi.
Estou tão envergonhada.
- Gerçekten utandım.
- Estou muito envergonhado.
Beni bu şekilde gördüğün için utandım.
Fico envergonhado que me tenha visto assim.
İşte şimdi gerçekten utandım.
Sim, bem, agora que já fui oficialmente humilhado...
Çok utandım.
Estou envergonhada.
Şu an gerçekten de çok utandım.
De repente sinto-me muito envergonhada.
Çok utandım ben.
sinto-me tão envergonhado.
Olanlardan dolayı utandın mı?
Sentes vergonha do que aconteceu?
Dinleyin, gerçek şu ki utandığım için size söyleyemedim.
Escutem, a verdade é eu não disse isto antes porque... é um pouco embaraçoso...
Umarım Dewey kendini utandıracak bir şey yapmaz.
Eu espero que Dewey não se envergonhe.
Bu umurunda mı? İşe yaramaz bir şişko olma fikrini beni ne kadar utandırdığını göremeyecek kadar kafana taktın mı yani?
É você assim embrulhou para cima com ser um pedaço inútil de pudgethat você pode nem mesmo vê como envergonhado você está me fazendo?
Seni utandırmayacağım. Burda hala ne yaptığını sanıyorsun?
- O que pensas que estás a fazer agora?
Utandım.
Acobardei-me.
Onu utandırdım.
Eu envergonhei-a.
- Babam buraya gelip beni utandırdığı için mi şanslıyım?
- De o meu pai ter aparecido e humilhar-me?
Önceleri seni, uyurken çok terleyen birisi sanmıştım utandırmamak için de bir şey söylemek istememiştim.
Inicialmente, achei que apenas suavas muito enquanto dormias. Não queria dizer nada, mas...
Asla 40 - yıllık koçluk kariyerimde oyuncularım beni hiç bu kadar utandırmamıştı!
Nunca, nos meus 47 anos como treinador, me senti tão envergonhado com os meus jogadores!
Seni çok utandırdım.
- Tenho sido um enorme embaraço. - Pronto, pronto.
Oh, ben düşünmeye utandığım şeyler yaptım.
Fiz coisas coisas em que até tenho vergonha de pensar.
Bütün şehirin önünde onurum zedelendi ve utandırıldım!
Fui desonrada e humilhada perante a cidade!
Sence eşcinsel olduğumuzdan ve bizden utandığından mı?
Será por sermos "gays" e ele ter vergonha de nós?
Şu anda kendime güvenli hissediyorum, ama geçen yıl kızların yanındayken çok utandığım bir dönem geçirdim.
Sinto-me segura e bonita, Mas tive uma fase o ano passado Bem tu sabes era tão timida ao pé de raparigas
Geceleri sırf beni utandırmanın yeni yollarını bulmak için ayakta mı kalıyorsun sen?
Tu ficas acordado durante a noite a pensar em novas maneiras para me embarassar?
Bak Eli, seni buraya utandırmak için çağırmadım.
Trouxe-te aqui para falar sobre a razão de teres escrito estas coisas.
Beni utandırmak mı?
Envergonhar-me?
Onu utandırdım, Horatio... " Tamam, millet.
- Conhecia-o Horatio, um...
Büyüklerimi utandırdım.
Envergonhei os meus antepassados.
- Senden utandığımın farkında değil misin?
Não tens noção que me envergonho de ti?
Utandırdım.
Desapontei-os.
Ailemi utandırdım...
Desapontei os meus pais...
Yüce Tanrım, niye böyle utandırılıyorum?
- Não me vais crucificar! Deus do céu! Por que sou ofendido desta maneira?
Eğer beni her utandırdığında kenara para koysaydım...
Quem me dera ganhar dinheiro por cada vez que estas coisas acontecessem..
Ben kraliçeyim, kukla değil, ve itibarımı zedeleyemem ya da saltanatımı utandıramam kraliyet tacımı sarhoşların önünde ve gizli savaş konseyi önünde giyerek.
Sou uma Rainha, não um peão, e não perderei a minha dignidade nem envergonharei o meu reinado usando a coroa real perante os seus bêbedos e ameaçadores conselheiros de guerra.
Ve ben, Tanrı'yı utandırmayacağım!
E eu não vou falhar com Deus.
- Beni utandırmaya mı çalışıyorsun?
Você está tentando me envergonhar?
Özür dilerim. Seni utandırdım. Yemeğimizi yiyelim.
- Desculpe envergonhá-lo, vamos comer.
Çok utandım.
Está tudo bem.
Erken döndüm. Annenin seni utandırmasını görme fırsatını kaçıramazdım.
Regressei mais cedo não podia perder a oportunidade de ver a tua mãe embaraçar-te.
- Sizi utandırdım mı?
- Estou a envergonhar-vos?
Tanrım, biraz daha utandıramaz mıydın beni?
Dá para seres mais embaraçoso?
- Hayır, sormaya utandım.
- Não.
Açıkçası, Katherine... geçen gece ne kadar utandığımı biliyor musun?
Honestamente Kathrin, fazes ideia do embaraço que foi para mim ontem à noite?
Hayır, utandığım şey senin hala bunu kabul etmemen ve bu inanılmaz malikanenin içinde beni anlamaman.
Tenho vergonha que não aceite que a minha vida é lá fora... e não dentro deste museu de mármore branco.