Uygunsuz traduction Portugais
2,229 traduction parallèle
Silka biraz önce uygunsuz sözler sarf ettim.
Silka. Estava fora de mim, ao bocado.
"Tekrarlanmış asılma" deyimi ile ilgili uygunsuz bir yorumum vardı da.
Eu só tenho comentários inapropriados da frase "esforço repetido".
Uygunsuz bir şekilde.
Desajeitadamente.
Uygunsuz bir şey var mı bak bakalım.
Vê se há alguma coisa de errado.
Uygunsuz muydu?
- Peço desculpa.
Dr. Hodgins'e, giydiği üzerinde "Büyük Şeytanla beraberim" yazılı t-shirt'ün iş yerinde uygunsuz bir kıyafet olduğunu söylediğinizde oradaydım.
"Estou com o Grande Satanás" não era apropriada para o trabalho.
Ama daha uygunsuz.
Mas muito menos apropriadas à situação.
Vay canına! Howard Wolowitz'i de içeren bir dörtlü buluşmanın en uygunsuz insanı olduktan sonra bununla mı geliyorsun bana?
É o melhor que consegues fazer, após teres sido o mais detestável num encontro duplo que incluía o Howard Wolowitz?
Yasadışı yollarla getirdiğiniz ilaçlarla elinizde lisans olmadan, uygunsuz koşullarda doktorluk yapıyordunuz. Bütün bunlar, Eduardo Gomez'in hayatına mâl oldu!
Então andava a contrabandear drogas, a praticar sem licença médica em condições inapropriadas, e tudo isto custou a vida ao Eduardo Gomez.
Ölümlerimize sevdiklerimiz için, zamansız ve uygunsuz olmaları dileğiyle.
Às nossas mortes, que sejam tardias e inconvenientes para todos os nossos entes queridos. - Tão amoroso.
Her türlü uygunsuz şakalar yapılabilir ve paçayı kurtarabilirsiniz. Çünkü onlar sarı ve şişik gözlülüer. Farklılar yani.
Podes fazer todo tipo de piadas inapropriadas e sair impune porque são só pessoas grandes, amarelas e de olho esbugalhado.
Tedirgin olduğumda uygunsuz cinsel temaslarda bulunuyorum.
Quando fico nervoso, tenho toques sexuais inapropriados.
Uygunsuz cinsel temaslarda bulunuyorum.
Tenho toques sexuais inapropriados.
Karen'ı ve seni ne kadar çok sevdiğini düşün bunu yaparsan, eminim her türlü uygunsuz dürtüye karşı koyarsın, tamam mı?
Pense na Karen e no quanto ela o ama, e se fizer isso, tenho a certeza que vai conseguir resistir a qualquer desejo impróprio.
Uygunsuz düğün hediyeleri taşımakla yetiniyorum.
Trago prendas inapropriadas para o casamento.
Bu yüzden uygunsuz bir şey söylersem, bu etkileyici yaşlı kadın konuşmasıdır.
Assim, se disser alguma coisa inapropriada, é o vinho a falar.
Kimse Cerrahi Şefliği'nden vazgeçmez ve kimse eğer ortada uygunsuz bir durum yoksa seni o işten çıkarmaz.
Ninguém desiste de ser Chefe de Cirurgia, e ninguém nos pede isso a não ser que seja por alguma coisa rentável.
Will, uygunsuz bir şey olduğunu filan mı iddia ediyor?
O Will disse que aconteceu alguma coisa?
Tedirgin olduğumda uygunsuz cinsel temaslarda bulunuyorum. Bu Tourette sendromu gibi.
Quando fico nervoso, tenho toques sexuais inapropriados.
Uygunsuz laflar, söylenti sayılır.
É inadmissível, um boato.
İçki, cinsel uygunsuz tavır sorunu var.
Conduta sexual inapropriada e alcoolismo.
Bugün sabah oğlunuz, kızımızla uygunsuz bir şekilde dudak dudağa temasta bulundu.
Hoje de manhã, o vosso filho teve um contacto boca a boca inapropriado com a nossa filha.
Eğer bu uygunsuz davranışlar olan çevreyi ortadan kaldırmazsanız, son sentine kadar dava ederim bu okulu.
A menos que torne isto um ambiente livre de afectos, iremos processar esta escola até ao último cêntimo.
Uygunsuz bir şey olmadığını biliyorum.
Já sei que não aconteceu nada de mais.
Çok uygunsuz olurdu.
Isso seria extremamente esquisito.
Sally'yi uygunsuz vaziyette yakaladım.
Vi a Sally a comportar-se de forma inadequada.
Çünkü tamamen uygunsuz olurdu.
Porque isso seria completamente inapropriado.
Uygunsuz olmaz mı?
Não será estranho?
Çünkü bu çok uygunsuz olurdu.
Porque isso seria completamente inapropriado.
İyi, çünkü bu gerçekten çok uygunsuz olurdu.
Porque isso seria completamente inapropriado.
Oldukça uygunsuz olmasının yanında mı?
Quer dizer... Além de incrivelmente constrangedor?
Hayır, bence "oldukça uygunsuz" her şeyi özetliyor.
Não, acho que "incrivelmente constrangedor" resume tudo.
Uygunsuz benzetmeler.
Analogias inapropriadas!
Herkesi toplamak için kendimi paraladım o yüzden kim kimi öpmüş kimin yüzünde sivilce çıkmış kim aşırı uygunsuz bir elbise giymiş umurumda değil.
Não me interessa quem beijou quem, quem tem uma borbulha na testa, ou quem está a usar um vestido escandalosamente desadequado.
Çok tatlısın. Uygunsuz bir zamanda gelmemişimdir umarım.
- Espero não ter vindo numa altura má.
Tek bir şikâyetim olsaydı ki var o da ellerini uygunsuz şekilde vücudumda gezdirmesi olurdu.
Se eu tivesse uma queixa... e tenho... É o... modo inapropriado como ela põe as mãos no meu corpo.
Hayır, Cam. Sürekli uygunsuz yerlerimi elliyor ve sen farkında bile değilsin.
Não, Cam, é que ela está sempre a tocar-me de forma inapropriada, e tu nunca reparas.
Hayır ama Wyoming vergi dairesindeki kardeşim uygunsuz bir durum varsa bir şeyler ayarlayabilir.
Não. Mas o meu irmão, que por acaso trabalha no gabinete de impostos do Wyoming poderá cuidar do caso se ele achasse que havia uma fuga aos impostos aqui.
Brittany, Koç Beiste'i kendine uygunsuz şekilde ellemekle itham etti. Ne?
- A Brittany está a acusar a treinadora Bieste de toques inapropriados.
Bundan dolayı mı Rachel o uygunsuz kıyafeti giyiyor? Hayır.
É por isso que a Rachel estava com aquela roupa inapropriada?
Çocuklarla Britney'den parça söylemem uygunsuz bir davranıştı.
Foi inapropriado cantar Britney com as crianças.
Kızlar böyledir. Sana yakınlık hissetmiş, böylece uygunsuz dokunma olmuş.
Ela sentiu-se íntima contigo daí o toque inapropriado.
Bu da uygunsuz tv programlarını sansürlemek için aynı yıl fırlatılan sansür kurulunun çok gizli uydusu.
E este é um satélite secreto enviado pela FCC no mesmo ano, para censurar programas de televisão indecentes.
Demek Ölüm Yıldızı uygunsuz gezegenleri sansürlüyor, öyle mi?
Então, a Esfera Assassina está a "censurar" planetas indecentes? Exactamente.
Uygunsuz olur.
Não é apropriado.
- Hayır uygunsuz temas.
Isso não... É um contato inadequado.
Sonra bir gün beni biraz şey bir pozisyonda yakaladı "uygunsuz" diyelim.
E um dia ele apanhou-me numa posição comprometedora.
Homer'ın başı derde girsin istemiyorum, ama o kör noktayı kullanarak arka bahçemizi uygunsuz davranışlar tapınağına dönüştürmesi çok yanlış!
Eu não quero meter o Homer em sarilhos, mas é simplesmente errado usar esse ponto cego para tornar o nosso quintal numa Meca de delitos!
Beth, umarım Tracy'nin benim evlilik konusunu açması senin için uygunsuz olmamıştır.
Beth, espero que não tenha sido estranho para ti quando o Tracy falou do meu casamento.
- Niye uygunsuz olsun ki?
Porquê estranho?
Çok uygunsuz kaçacaksın Liz.
Vais estar tão deslocada, Liz.