Uyurken traduction Portugais
1,960 traduction parallèle
Hatta uyurken bile boynundadır.
Ela até dorme com ela.
Annen ve baban biraz uyurken biz sana biraz hemsire sekerinden vereceğiz.
Vamos levar-te para a enfermaria, docinho... Deixar a mamã e o papá dormirem um bocadinho.
Ya da geceleri uyurken, büyükannesi gerçek olmadığını düşünüyor diye onu boğacak diye mi endişeleneceğim?
Ou ficar preocupada que a avó a sufoque enquanto dorme, porque preferia que ela não existisse?
Bunu yapmadan önce eve girer iki oğlunu yataklarında uyurken çifteliyle vurur.
antes de o fazer, meteu-se em casa e disparou com a espingarda em dois rapazes enquanto dormiam.
O uyurken olmaz.
Qual é a diferença se ela acordar?
Uyurken melek gibi görünüyorsun.
Pareces um anjo quando dormes.
Uyurken melek gibi görünüyorsun.
Pareces um anjo quando estás a dormir.
Ve sen uyurken ayaklarından çekerler. Çoraplarını alıp akvaryuma atarlar.
Agarram os teus dedos enquanto dormes E colocam as meias no aquário.
Ona uyurken kitap okurdum.
E deitava-a.
Şimdi git ve uyurken kaçırdığın işleri telafi et.
Agora vai compensar o trabalho todo que não fizeste, Enquanto dormias a tua sesta.
Peki annenin evinde uyurken sıkıntı oluyor mu?
Está bem. Nunca te custa a adormecer em casa da tua mãe?
Söylediğim gibi sadece ben uyurken oluyorlardı.
Como já disse, só aconteciam enquanto dormia.
Bunlar nasıI panik atak olsun? Ben uyurken oluyorlardı.
Como podia ser pânico, se estava a dormir?
Uyurken içmiyorum.
Não quando durmo.
Ben uyurken avluya çıkarırlardı. Bazen benimle birlikte.
Colocavam eles no pátio, às vezes, comigo dentro.
Bir çift, evlerinde uyurken öldürülmüş.
- Marido e esposa foram mortos em casa enquanto dormiam.
Aile uyurken öldürülmüş.
Os pais foram mortos enquanto dormiam.
Ona sakinleştirici verip uyurken sevişiyormuş.
Dava-lhe calmantes e fazia sexo com ela enquanto dormia.
Her an oradaydın, uyurken veya uyandığımda.
Quer dizer, estavas lá a toda a hora, quer estivesse a dormir ou acordado.
O gece, eve döndüğümde, uzun süre kızların odasında durdum ve onları uyurken izledim.
Mas naquela noite, quando fui para casa, sentei-me no quarto das meninas imenso tempo e fiquei a vê-las enquanto dormiam e...
Dairene geldiğimde, seni kaç kez ağzında sigarayla uyurken buldum biliyor musun?
E quantas vezes fui à tua casa e te encontrei a dormir no sofá com o cigarro na boca?
Beni uyurken izlemesi için tuttum.
- Contratei-a para me ver dormir.
Seni uyurken izlemesi için fahişe mi tuttun?
Contrataste uma prostituta para te ver dormir?
Kardeşini Manhattan'daki bir binanın lobisinde uyurken buldular.
Encontraram o teu irmão a dormir na entrada de um edifício em Manhattan.
Uyurken nefes alamaması olmuyormuş.
Não é apneia porque ela não tem problemas de sono quando está a dormir.
Uyurken ona makyaj yapmayı özleyeceğim.
Vou sentir falta de maquilhá-lo enquanto dormia.
O horul horul uyurken, kendimi tüm gece tavana bakarken bulabilirdim.
Ia acabar a olhar para o tecto toda a noite enquanto ele dormia como um tanso.
Onu uyurken göremeyesin diye.
Para que não possas ver se a justiça está a dormir.
Uyurken bile duyuyorum.
Ouço-o enquanto durmo.
Ben uyurken telefonumu çalmış.
Estava a dormir e ele tirou-me o telemóvel.
Sadece uyurken yanına koyarsan kabus görmene sebep olur. Ayrıca ondan dilek dileme ve nükleer reaktörlere yaklaştırma. Silmek için de sıradan bir nemli bez kullan.
Só não adormeças perto dela porque ela iria te trazer pesadelos e nunca faças desejos com ela ou a deixes perto de reactores nucleares, e usa um pano normal para a limpar de vez em quando.
Onu yukarda uyurken yakaladım.
Sabes, apanhei-a a dormir.
- Yine birini uyurken öldürmenin yollarını mı düşünüyorsun?
Estás outra vez a tentar perceber como matar alguém a dormir?
Sen küçükken, her gece yatmadan önce birazcık seni uyurken izlerdim.
Quando eras pequenina, eu ficava a ver-te dormir todas as noites antes de ir para a cama, apenas por uns minutos.
Adam para istiyordu. Muhtemelen çocukların uyurken saydıkları şeyi...
Algo que estes miúdos têm de sobra.
Eğer şimdi gidersen hemen polise koşup seni kaçırdığımı, rehin tuttuğumu ve uyurken seni okşadığımı söylersin.
Se te deixar ir, vais correr directo para a polícia e dizes-lhes que te raptei, mantive refém e te acariciei enquanto dormias.
Ne? Onlara sen uyurken sana hatırlamayacağın şeyler yaptığımı söylersin.
Dir-lhes-ás que enquanto dormias te fiz coisas de que não te lembras.
Ben uyurken beni okşadın mı?
Acariciaste-me enquanto eu dormia?
Uyurken boğazını keseceğim.
Vou abrir-te a garganta enquanto dormes.
Dün gece sen uyurken.
Dei entrada ontem à noite, enquanto estavas a dormir.
- Bölüm 16 "Birileri Uyurken, Birileri İzlemeli"
TERMINATOR : AS CRÓNICAS DE SARAH CONNOR
Aynı her akşam biz uyurken yaptıklarını söylediği gibi mi?
Tal como nos diz o que faz todas as noites quando vamos dormir.
Eğer her şeyi çekeceksek, neden beni uyurken çekmiyoruz?
Se estamos a filmar tudo, porque não estamos a filmar a mim, a dormir?
Seni uyurken çekeceğiz.
Vamos filmar-te a dormir.
Seni şerifin adamlarından biri sandım. Bizi uyurken öldüreceğini düşündüm.
Eu pensei que eras um dos homens do xerife, ou pior, que vinhas para nos matar enquanto dormíamos.
Şehir uyurken av ile kaçmak.
A correr para a caçada enquanto a cidade dorme.
Birlikte yattığımız o gecelerin bir çoğunda, uzanıp seni uyurken izlerken, üstündekilerini çıkarıp sana saldırmayı istediğim çok olmuştur.
Todas essas noites em que dormimos juntos, tantas foram as vezes em que ficava acordada a ver-te dormir e só queria era arrancar-te a roupa e atacar-te.
Bir arabanın arkasında onu uyurken yakaladığım zamandan geldiği noktaya bak.
É fantástico o quanto ela mudou desde que a encontrei a dormir no banco de trás de um carro.
Birkaç kez aklımdan sen uyurken onları kesmek geçti.
Várias vezes pensei em cortá-lo enquanto dormias.
* Uyurken bile hatta *
Faça uma escolha errada e está morto!
Trish. Ben uyurken gitmişsin.
Trish, acordei e tu tinhas desaparecido.