Uçaklar traduction Portugais
2,682 traduction parallèle
Sanal sayılar, radyo dalgalarını anlamamıza, köprüler ve uçaklar yapmamıza yardımcı oldu. Hatta atom altı dünyasının bilimi olan... kuantum fiziği için bile anahtar görevi görüyorlar.
Os números imaginários ajudaram-nos a entender as ondas de rádio, a construir pontes e aviões, são inclusive a chave para a Física Quântica, a ciência do mundo subatômico.
Uçaklar yeni üretilmeye başlandığı için kısa süre içinde bir savaş makinesi haline geldiler.
Apesar do avião só recentemente ter sido inventado, depressa foi utilizado como máquina de guerra.
Uçakları kullanan gençler ilk savaşçı pilotlardı. Böylece yeni kahramanlar doğmuş oldu.
Os jovens aos comandos tornaram-se nos primeiros pilotos de combate e um novo tipo de herói nasceu.
- Bunlar kimin uçakları?
Que aviões são aqueles?
Uçakları ülkelerden ülkelere posta taşımaları için kullanacaklarını duydum.
E ouvi dizer que talvez usem aviões para levar correio duma cidade a outra.
Yani uçakların nakliyesinde dururlar sigara falan içerler.
Quero dizer, estão sentados nos aviões, a fumar cigarros, á espera provavelmente.
Burada bize görkemli uçaklar yapıyorlar, Fokker.
Está aqui a construir belos aviões para nós, Fokker.
Şimdi, bazen uçakları biraz modifiye ederiz.
Pois, às vezes nós modificamos um pouco os aviões.
Bizden 4 kat fazla uçakları var, Udet.
Eles têm quatro vezes mais aviões que nós, Udet.
Birleşik Devletler sadece uçaklar ve heli - kopterler gönderiyor başka bir şey değil.
Os Estados Unidos enviaram-nos aviões, helicópteros e nada mais.
Ah, uçaklar. Fıstıkları dışında uçakların hiçbir şeyi güzel değil.
Aviões... não há nada de bom nos aviões, excepto os amendoins.
Tekrar ediyorum, düşman uçakları Darwin'ın üzerinde.
Repito, aviões inimigos sobre Darwin.
Uçakları her an gelip bizi havaya uçurabilir.
Estão prestes a vir bombardear-nos!
- Bombardıman uçakları yaklaşıyor efendim.
- Os bombardeiros estão a chegar, senhor.
Tüm bu uçaklar senin mi?
- Estes aviões são todos teus?
Onca uçaklarına, adamlarına, parasına ve hayat sevgisine rağmen.
Nem com os aviões, nem com a gente, nem com todo o dinheiro dele e "joie de vivre".
Amerikan uçaklarının, sözde Vietkong mevzileri üzerinde sürdürdüğü bombardıman en çok sivil halkın acı çekmesine yol açıyor.
Sob contínuo bombardeio dos aviões americanos..... em supostas posições Vietcongues, a população civil é a que mais sofre.
Kraliyet uçakları bombalamaya başladığında, Lisieux'daymış.
Estava perto de Lisieux quando houve um bombardeamento da Royal Air Force.
Amerikan gemileri ve uçakları beklenmedik bir saldırıyla Hawaii'de başarılı bir sonuç elde etti.
O ataque surpresa aos navios e aviões americanos no Havai foi um sucesso
RIPLEY onların uçaklarından birinin kontrolünü ele geçirdi.
RIPLEY assumiu o controle de um dos seus Predadores.
Uçaklar yayılıyor.
" Predador lançado.
Japon uçaklarından nefret ediyorum.
Odeio aviões japoneses.
Bay Stevenson, ne uçakların ne de gemilerin buradan ayrılmamasında bir kanun ihlali olmadığını ve tabii ki korsan saldırıların tesadüfi olduğunu iddia etmektedir. Onlara göre saldırılar gaipten yapılmaktadır.
O Sr. Stevenson disse uma vez mais não haver violação da lei, que nem aviões ou barcos partem daqui, logo, os ataques piratas partem do nada, parte tudo do nada.
Birleşik Devletler gemi ve uçakları tarafından yapılan hava ve karasuları ihlallerine son verilmesi.
Fim de todas as violações do nosso espaço aéreo e marítimo por aviões e navios de guerra Norte Americanos.
Ace Morgan'ın önerisi, Ferris Uçakları için çok fazla önem taşıyor.
A recomendação de Ace Morgan tem muito peso para nós da Ferris Aircraft.
Asıl Ferris Uçakları şirketine hoş geldin.
Bem-vindo a verdadeira Ferris Aircraft.
O Kuzey Kore uçaklarına asla ateş açmamışsın.
Tu nunca disparaste nos campos de treino.
- Uçaklar yaklaşıyor!
- Os aviões vêm aí!
Bunun için onlara tanklar, silahlar, uçaklar ve daha fazla para temin etmeliyiz.
Então nós providenciamos tanques, armas, aviões e mais dinheiro.
Uçakları gördün mü?
Viste os bombardeiros?
Elektrikler kuzeydoğuda geldi, ancak uçaklar henüz hareket etmiyor.
A luz regressou ao Nordeste, mas os aviões continuam parados.
Hava yolu görevlileri, uçakların doğru hava alanlarına gitmelerinin ve programlarına devam etmelerinin en az iki gün alacağını söylüyor.
As Companhias disseram que poderia levar dois dias a colocar os aviões no respectivos aeroportos e normalizar o tráfego.
Güya uçaklar Pittsburgh'dan kalkıyor, ama yarın geceye kadar bizi oraya götüremiyorlar bile.
Supostamente, os aviões estão a levantar em Pittsburgh, e talvez nos consigam lá levar até amanhã à noite.
Bahse girerim uçaklar St. Louis'ten kalkıyordur.
Aposto que os aviões estão a levantar em St.
'İkinci Dünya savaşı hava saldırıları sırasında...'... Londra üzerindeki yüzlerce zeplin...'... ulusu düşman uçaklarından koruyordu.'
Durante o bombardeamento aéreo da II Guerra Mundial, quando balões de barragem pairavam sobre Londres para proteger a nação dos aviões inimigos.
'Hatta Manhattan'ın etrafında yerleri titreterek yürüyüp, ağzından alev çıkararak...''... gökyüzündeki uçakları sinek gibi avlayacak diye kaygılanıyorum.'
"que parece poder começar a correr por Manhattan a qualquer momento, " a soprar fogo e a derrubar aviões do céu. "
Tüm Viper pilotları derhal uçaklarına gitsin.
Todos os pilotos regressem aos Vipers.
Tüm pilotlar uçaklarına.
Todos os pilotos, entrem nas vossas naves.
Evet, yolcu uçaklarında uçtuğunu duydum. Düşmesini umduğunu.
Pois, ouvi dizer que tens andado de avião, à espera de te despenhares.
Birkaç güne yakıt ikmal uçakları geleceğini söyledi.
Diz que vão chegar uns aviões de reabastecimento.
Bir ya da iki bardak rakı içince, Kafan güzel oluyor ya, her yerde uçaklar görmeye başlıyorsun, Hemen atlarsın adamın üstüne, hoop yerde.
Quando você beberrica um copo ou dois de'arak'*, * ( anis oriental, com 60º ) você fica alegrote, vê um avião a dois metros de distância, você pode agarrá-lo e derrubá-lo!
Uçakların düşürülmesinde ve Beyaz Saray saldırısında Juma'ya yardım eden onlardı.
Ajudaram o Juma a derrubar os aviões e a atacar a Casa Branca.
Bu sabah uçakları düşüren ve Beyaz Saray'a saldıran teröristler kitle imha silahı almaya çalışıyor. Buraya silahı almaya gelecekler.
Os mesmos terroristas que derrubaram os aviões e atacaram a Casa Branca estão a tentar obter uma arma de destruição maciça.
Uçakların düşürülmesinde ve Beyaz Saray saldırısında Juma'ya yardım eden onlardı.
Ajudaram o Juma a fazer cair os aviões e a atacar a Casa Branca.
Uçaklarınızı derhal geri çekmeniz konusunda ısrar edicem.
Mas tenho que insistir que mande os seus aviões dar a volta imediatamente.
Demem o ki, konuştuklarımızı kendinize saklayın ve uçaklarınızı geri çağırın.
Por isso, vai guardar esta conversa para si própria e mandar os aviões dar a volta.
Bu görüşmeyi gizli tutacaksınız ve uçakları geri çekeceksiniz.
Vai guardar esta conversa para si própria e mandar os aviões dar a volta.
Uçakları geri çekmemi, yoksa ateşleyeceğini söyledi.
Ele exigiu que eu mandasse voltar os aviões ou lançava os mísseis.
Uçakları saymak için burada olamayacağım.
Não estou aqui para contar os aviões.
- Avcı uçakları.
- Caças telecomandados.
Yüzbaşı Roy Brown o zamanlar Richthofen'ın düşürdüğü uçakları hesaplamıştı.
Capitão Roy Brown. Acredita-se que tenha sido ele a abater Richthofen