English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ U ] / Uçağın

Uçağın traduction Portugais

3,905 traduction parallèle
Neden uçmayan bir uçağın koçluğunu isteyeyim ki?
Para quê pedir ajuda a um avião que já nem sequer voa?
Yaşlı uçağın yardıma ihtiyacı var. Biliyorsun, değil mi?
Já devem ter percebido que ele precisa de ajuda.
Bir tarım uçağının seni yenmesinden korkuyorsun.
Tu tens medo de seres derrotado por um fumigador.
Bir uçağın enkazını görüyoruz. Karın altında.
Vemos os destroços de um avião sob a neve.
Hocam 6 yaşımdan beri sizin uçağınızın modellerini yapmaya çalışıyorum.
Senhor, desde os meus 6 anos que construo modelos do seu avião.
Ancak sıcak bölgeler var burası ile uçağın kuyruğu arasındaki jeotermal noktalar donma dönemi sırasında seni sıcak tutacak.
Mas tem alguns pontos quentes. Nódulos geotérmicos entre aqui e a cauda, vão manter-te quente durante o congelamento.
Sanırım biri uçağını çalmış.
Acho que alguém nos roubou o avião.
Motorsuz uçağın inişi gibi oldu, dostum.
Foi uma aterragem em seco.
Uçağın kaçta?
A que horas é o avião?
Adam onu uçağına bindirmeye çalışırken kaçtığını söylüyor.
Agora diz que fugiu quando ele a estava a colocar no avião dele.
O da uçağın arkasındaki koltuğu ayarlıyordu.
Estava a olhar pela janela e ele estava a arranjar o assento de trás do avião.
Patronlarınız bu uçağın yanına yaklaşmamak konusunda bir şey söylemedi.
Entendo que façam o vosso trabalho mas deixem-nos fazer o nosso.
Bu bombardıman uçağını Hava Kuvvetleri'ne teslim etmeden önce gizli bir gezintiye çıkalım dedik!
Estamos a fazer um passeio particular antes de entregar este bombardeiro à Força Aérea.
Sakinleşin biraz, uçağın altı düşecek şimdi!
Ei, sem confusões. O fundo vai cair!
Uçağın tamamını gömme kenet milleriyle giydireceğiz.
Vamos cobrir a aeronave inteira com rebites embutidos.
Zero avcı uçağın bu değil mi?
Lá estão os seus aviões, o caça zero.
Bu gece işimiz bittiğinde, bu piyano, saat 23 : 00'daki İsviçre uçağında olacak ki bu muhtemelen, ben onları bu enstrümanın bu gece gideceği konusunda onları temin ettiğimde yönetim kurulunun düşündüğü şey değildi.
Quando terminarmos, ele será enviado à Suíça, o que não é o que o conselho de administração pensou quando assegurei que esta noite este piano levantava voo.
Dinle tatlım, söylemeye çalıştığım şey,... uçağın telsizini alabilirsek,... bir şeyler yapabilme şansım var.
Escuta, querida, o que quero dizer é se tirarmos aquele rádio que está no avião, há uma boa hipótese de conseguir fazer algo.
Uçağın etrafında bekçiler var.
Eles têm guardas estacinados no avião.
Bir uçağın ne olduğunu biliyorsun.
Vá lá. Tu sabes o que é um avião.
Tamam, bu soktuğumun uçağını indir ama o inerse ben de inerim ve müzikalini kendi başına bitirirsin seni şımarık ibne.
Tudo bem, aterra a merda do avião, mas se ela for, eu também vou e tu podes acabar a merda do teu musical sozinho, seu branquelas mimado.
"Anasını sattığımın uçağındaki anasını sattığımın..."
Estou farto destas cobras filhas da puta.
Rezervasyonunuz yapıldı, uçağınız 55 dakika içinde kalkıyor.
O voo está marcado. Parte daqui a 55 minutos.
Uçağın altı buçukta kalkıyor.
O teu voo parte às 6 : 30.
Yüzlerce kilometre havada bir uçağın kanadına bağlanmış bir toprak bükücüyüm, yani hayır.
Sou um Dominador de Terra preso na asa de um avião a centenas de metros do ar, por isso, não estou.
Taboulistan Devrim Teröristleri intikam uçağını...
Revolucionária Terroristas de Tabulistão! ... Pronto para destruir o plano de vingança.
Allah kahretsin, uçağın düşecek!
- Merda! Estás a fugir?
Uçağın- -
Voo seguro?
Unutma sakın, yarın sabah şu deniz uçağı ile havalanıyoruz.
Não se esqueça, vamos para aquele hidroavião amanhã de manhâ.
Yarın sabah seni geri götürmek üzere uçağı hazırlatacağım.
Eu trato de garantir que o avião esteja pronto amanhã de manhã.
Meksika'da taş bir hatun düşürüp, uçağı kaçırdığını biliyoruz.
Provavelmente encontrou um bom rabo no México, ou perdeu o vou de volta, sabe?
Sen bir ilaçlama uçağısın ve tek yaptığın çok düşük hızlarda ekinleri ilaçlamak.
Tu és um fumigador e só pulverizas as colheitas a velocidades muito baixas.
Sana göre değil. Sen tarım uçağısın!
Não foste feito para correr.
Sayın seyirciler, yarışta ilk kez bir de tarım uçağı var.
E, pela primeira vez, temos um fumigador na corrida.
Dünyayı Saran Kanatlar yarışını ilk kez bir tarım uçağı kazandı!
Pela primeira vez, um fumigador venceu o Rali Asas à Volta do Mundo!
Emaili çocuklara bahsetme sebebim ikimizin de neler olabileceğini bilme sebebimizle aynı. Ve uçağı binip, onları arkada bırakmak zorundayım. O nedenle sakın sakin olmamı bekleme, tamam mı?
A razão de ter mencionado os meus filhos no e-mail, é porque ambos sabemos o que pode vir a acontecer e eu tenho de me enfiar num avião e deixá-los aqui, por isso não espere que esteja calma, está bem?
Parasını verdiğim sürece uçağı kaçırmama gerek yok.
E não tenho que o roubar. Desde que pague.
Dönüş uçağım aslında yarın ama belki biletimi değiştirebilirim.
O meu voo sai amanhã, mas posso tentar mudá-lo.
Yeminli ifade ve arama izni talebi. Hansen'ın tüm geçmişini kapsıyor. Evinde, iş yerinde, uçağı dahil araçlarında bulmayı umduğumuz eşyayı listeliyor.
- O depoimento escrito e o pedido do mandado de busca à história do Hansen, a lista de itens que esperamos encontrar na casa dele, no trabalho, nos carros, incluindo no avião.
Alman Junkers'ın yardımıyla bombardıman uçağı inşa edeceğiz.
Chega de caças. Vamos construir um bombardeiro com a ajuda da Junkers.
Japonya'nın da bunun gibi tonla uçağı var!
Estão com receio que se aperfeiçoe a vossa técnica.
Donanma Japonya'nın bu ilk ileri seviye bombardıman uçağı karşısında havalara uçuyor.
Já está pesado demais e não se pode acrescentar nem mais uma grama.
Uçağı sen kullanacaksın. Ödüllü bir pilotunuz var.
Vais pilotar o jato és um piloto reconhecido.
- Uçağın kaçta?
A que horas é o teu voo?
Uçağı kaçırıp günlerce seks yapması. Sanki yarın yokmuş gibi.
Quando ele perde o avião e fecham as cortinas e têm relações sexuais durante dias e dias como se não houvesse amanhã.
Mancınık ve yaban domuzu maymunumuz yok ama bir uçan bizonumuz ve Varrick'in gemisinde de bir uçağımız var.
Não temos uma catapulta e porcos-macaco, mas temos um bisonte voador, e um avião no navio de Varrick.
Mako, Bolin ve ben dikkat dağıtmak ve savunmanın bir kısmını dağıtmak için uçağı kullanabiliriz.
O Mako, o Bolin e eu podemos usar o avião como distracção, e espalhar um pouco a defesa.
Sen bize Hal hakkında bildiğin her şeyi anlat ben de seni yarın Bolivya'ya götürecek bir Hava Kuvvetleri uçağı ayarlayayım?
Contas-me tudo o que sabes sobre este Hal e trato com a Força Aérea para evar-te de volta à Bolivia amanhã.
Atticus turnenin parasını çıkartmak için uçağı satalım diyor.
O Atticus teve de vender o avião para pagar a digressão.
Uçağım yarın öğlen kalkıyor.
O meu voo é amanhã ao meio-dia.
Kayıt ve uçağımız için geç kaldık programın gerisindeyiz...
Estamos atrasadas para o voo, para a inscrição, completamente atrasadas, por isso...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]