Uçuk traduction Portugais
618 traduction parallèle
Hayır, uçuk görmek istemiyorum.
Não, não quero.
Son kuruşumu senin bu uçuk projene yatırdım.
Estou arruinado. Apostei o último centavo nesta tua fantasia.
Bizi bu uçuk hikayeye siz bulaştırdınız.
Conte-nos a verdade.
Önerim şu : burada uçuk bir hikâyenin peşinde gitmekten daha fazlası var.
Sugestão : Não é só ir à procura da história bizarra.
Onun da biraz uçuk olduğunu düşündüm.
Concluí que ele também não regulava lá muito bem.
Bazen biraz uçuk olduğunu düşünüyorum.
Às vezes acho que ele tem um lado louco.
Sıradan insanlar için bu vergi programı ne anlam ifade ediyor? Milyarlarca değil, bu uçuk olmuş.
Mas isto não diz nada ao cidadão médio, em especial os biliões.
Tek bir darbeyle, bilimin en uçuk hayallerinin bile ötesinde bir güç.
Como obteve esta força que esta para além da ciência?
Uçuk görünmekten korkmuyor musun?
Você não tem receio de ser acusada de frivolidade?
Uçuk geçmiş mi?
Olha a borbulha que tenho aqui.
Uçuk çıkmıştı.
Estive constipada.
Otel odasında kafasında uçuk idealleriyle o aptal ve çevrede ölmesini izlemek için toplanmış koca bir şehir. Ona bir kişi bile yardım elini uzatmıyor.
Aquele tolo, num quarto de hotel, cheio de ideais, enquanto uma cidade em peso espera que ele seja morto, sem que ninguém levante um dedo para o ajudar...
Hastalıklı, uçuk denebilir.
Bem... Doente, enferma... louca se quiser.
Tüm bunlara maruz kalmana üzüldüm ama organizasyonda, iletişim için çok uçuk yollar bulmamız gerekebiliyor.
Desculpe fazê-lo passar por isto, mas na nossa organização temos de usar métodos bizarros de comunicação.
Hikayeler, uçuk dedikodular.
Superstições... rumores...
İlgi alanları, kızlar, uçuk kaçık işler fiziksel terbiye hızlı arabalar ve öldürmek.
Interesses : raparigas, festas... Musculação... carros velozes... e matar.
Şimdi uçuk çıkıyor.
Agora apanhei herpes labial.
Dudağımda... beni çok rahatsız eden bir de uçuk çıkıyor.
Estou a desenvolver uma herpes no lábio que me está a matar.
İyi hissederdim, uçuk kaçık giyindiğimde Ama gelemezdi kozmik ışığın yerine
Quando te vestias bem e te sentias bem? Já não parece o mesmo desde que a luz cósmica
Bu kadar uçuk bir öyküye kim inanır ki?
Quem seria capaz de acreditar em tal história?
San Francisco'nun uçuk Afacan kadınını arıyordum
Acabo de voltar de procurar a Donna A minha menina-da-rua de São Francisco
San Francisco'nun uçuk Afacan kadınımı arıyorum
Acabo de voltar de procurar a Donna A minha menina-da-rua de São Francisco
Senin uyduruk, zırva, uçuk, aptalca... kuantum ve safsata dolu saçmalıklarını daha fazla dinlemeyeceğim!
E não vou ouvir mais... os teus malditos disparates cabalísticos, quânticos e idiotas!
Büyükbabam, uçuk biriydi, bir adada yaşıyordu.
O meu avô, um velho original, vivia numa ilha.
Farklı bir tınısı varmış ; biraz uçuk, dinleyicileri için fazla ileri.
Tocava um som diferente, demasiado avançado para o seu público.
- 60,000 mi? - Çok uçuk bir istek.
- É mesmo conversa fiada.
Crash : Uçuk tarzlar.
Os "wild styles".
Kalıbımı basarım, bu bizim Uçuk.
Olha o Maçarico.
Gordo kendini, şu hep sözü edilen uçuk pilotlardan biri sanır.
O Gordo acha que é um daqueles pilotos maçaricos muito famosos.
O uçuk pilotlardan biri değilim.
Não sou desses.
Asıl Uçuk'un ta kendisiyim.
Sou o maior deles todos.
Uçuk, sen ancak benim gölgemdeydin.
Tu estavas só à minha sombra.
Tuhaf uçuk kaçıklardan oluşma bir filoları var.
Têm um esquadrão de eremitas loucos.
Hey, Uçuk...
Maçarico!
Bak Uçuk, bütün bu operasyon büyük sessizlik içinde yürütülüyor.
Maçarico, pressupõe-se que toda esta operação seja secreta.
Evet, galiba öyle Uçuk, galiba öyle.
É o que acho, Maçarico.
Haydi Uçuk, haydi!
Vai, Maçarico, vai!
Mimar ya bir dahiymiş ya da çok uçuk biriymiş!
O arquitecto era um génio ou um maluco!
Uçuk mu?
Herpes?
Gemide uçuk var.
A nave apanhou herpes.
Haydi uçuk bir şey yapalım.
Vamos fazer uns crimes.
Bilirsin işte, uçuk kaçık ne varsa.
Sabe, anormal, bizarro.
Uçuk kaçık bir fikir bence.
Acho que é uma excelente ideia!
Oldukça uçuk görünümlü tipler, ama düşündüm de, birileri 2,000 parça mal elden çıkarmak istiyorsa, bir dinlemek lazım.
São uns tipos estranhos, mas se querem vender dois mil, achei que devia saber.
Buradaki konu aklından en uçuk şeyi geçirmelisin.
A ideia é procurares dentro de ti o limite máximo.
Bir grup uçuk kafa.
Bando de agarrados.
Ayrıca neden Gracie'nin hamileliğini bilen ve sana "amiral" deyip duran o uçuk adamla birlikte gezdiğini merak ediyorum.
Além do mais... por que está viajando com aquele sujeito sinistro que sabe que Gracie está grávida e o chama de Almirante?
Alt tarafı uçuk kaçık iki çocuk.
São só uns putos malucos.
Bakalım o uçuk kaçık çocuklar hapishaneyi nasıl bulacak.
Vamos ver se estes putos malucos gostam de estar na prisão.
Onun fazla uçuk olduğunu söylemiştin.
Disseste "É exagerado".
Uçuk?
Sarampo?