Uğrarım traduction Portugais
805 traduction parallèle
Arada bir uğrarım.
Posso passar para te ver, de vez em quando.
- Teşekkürler, uğrarım.
- Obrigada. Aparecerei.
- Sonra uğrarım Ivy.
- Depois, passo por cá, Ivy.
Belki uğrarım.
Possivelmente vá.
Sonra uğrarım.
Passo cá mais tarde.
Sonra sığır almak için doğuya tekrar gelebilirim. Belki tekrar buraya da uğrarım.
Mas talvez volta ao leste, para comprar gado...
- Bir içki için uğrarım sana.
Vou aparecer em St. Louis de vez em quando.
Ben yolu biliyorum. Birkaç gün içinde uğrarım.
Vou passando por cá nos próximos dias.
Seni alı koymayayım. Bir akşam uğrarım. Gidip bir şeyler yeriz.
Não te quero incomodar, volto um dia destes, levo-te comer um pedaço num sítio porreiro.
Belki saygılarımı sunmak için uğrarım.
Talvez lhes apresente os meus respeitos.
tamam, tamam.Bir iki dakikalığına uğrarım.
Está bem, está bem. Apareço só para um minuto ou dois então.
Çok yorgun olmazsam uğrarım.
Passarei por lá, se não estiver muito cansado.
- Uğrarım.
- Eu passo por aí.
Yarın uğrarım.
Passo cá amanhã.
Ağlamazsan hayal kırıklığına uğrarım, baba.
Ficarei desiludida se não o fizer, pai.
Eve dönerken uğrarım.
Eu paro lá quando regressar.
Sigorta ofisine giderim, sonra babama uğrarım ve hemen gelmeye çalışırım.
Passo pela seguradora, vou visitar o meu pai e volto assim que puder.
Belki yine uğrarım.
- Eu depois devolvo-to.
Yarın uğrarım.
Passo por cá amanhã.
Öyle. Seni almak için uğrarım.
Eu vou-te buscar.
Yarın sabah uğrarım.
Passo por lá amanhã de manhã.
Gecenin bir yarısı kızımı almak için sürekli karakola uğrarım zaten.
Eu venho sempre à esquadra para vir buscar a minha filha.
Evet, ona uğrarım belki.
Sim, talvez vá visitá-la.
- Bir uğrarım Bay Dillert.
- Talvez apareça, Mr. Dillert.
Çıkmadan içeri bir uğrarım.
Volto num piscar de olhos.
Evet, tabii uğrarım. Teşekkür ederim.
Claro, sem dúvida.
- Bazen, geçerken uğrarım.
Por acaso, vim hoje.
Sen o değilsen, düş kırıklığına uğrarım.
Se descobrir que não é, ficarei desapontado.
Cenazeyi düzenlemek için bu hafta yanınıza uğrarım.
Devo aparecer durante a semana para providenciar o funeral.
Belki ben... ben uğrarım.
Talvez eu... possa visitar.
Ve dinle geldiğimizde, evde bir oyuncak bebek olmazsa hayal kırıklığına uğrarım.
E depois, ficaria terrivelmente contrariado... se não encontrar uma boneca em casa.
Belki bir ara sana uğrarım ve bana bir kahve ikram edersin.
Seria fantástico que viesse de vez em quando me servir o café.
Merak etmeyin. - Pazartesi uğrarım.
- Passo por aí na segunda-feira.
Herhalde Şehir Merkezi'nde unuttum. Dönerken uğrarım.
Devo-a ter deixado no City Centre, vou passar por lá.
- Geçerken uğrarım, sakıncası yok ya?
- Eu vou aparecer lá, então, se achares bem.
Yine uğrarım.
Passarei cá para saber novidades.
Çek için acele etmeyin. Bir sabah ofisinize uğrar alırım.
O receberei em seu escritório.
Sabah uğrarım.
Não, não.
- Okula da uğrar mısınız?
- e volte a passar por aqui de novo. - Passará pela escola?
- Daha sonra ofisine uğrar, mangırı alırım.
- Vejo-te mais tarde, para receber a massa.
Uğrar mı?
Passará por aqui à volta.
Ben ara sıra uğrarım.
Ficarei em contacto.
- Sana uğrarım.
- lrei lá.
En az 40 derece ateşi var. Oraya da uğrar mısınız lütfen?
Deve estar com 40 graus de febre.
Eve giderken uğrar bakarım.
Eu vou dar uma olhadela lá quando for para casa.
Yarın tekrar uğrarım.
Eu não necessito de voltar a cá vir.
Aklıma gelmişken Bay Humbert, Beardsley'de müzikten anlayan... o kadar az insan var ki, acaba diyordum... ara sıra uğrar mıydınız?
Devo ter entendido mal. A propósito, Dr. Humbert, poucas pessoas aqui apreciam música. Pergunto-me se estaria interessado em aparecer um dia destes para me ouvir tocar.
Yarın uğrarım.
Voltarei amanhã.
Evet, fakat bir günlük iznim var ve düşündüm de bir uğrar ve yoklarım...
- Sei disso, mas tenho o dia livre.
Ben, başka bir gün tekrar uğrarım.
- Não, fique aqui.
Bir akşam Uğrar mısın?
Vens cá uma noite?