English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ U ] / Uğraşıyorsun

Uğraşıyorsun traduction Portugais

971 traduction parallèle
Neyle uğraşıyorsun Caroline?
Que fazes, Caroline?
Neden onu kızdırmaya uğraşıyorsun?
Porque andas a tentar pô-lo doido?
Peki, ne diye dümenimizi bozmaya uğraşıyorsun?
Então porque queres estragar o plano?
- Boşuna uğraşıyorsun Eben.
Nada!
- Neyle uğraşıyorsun?
- Que fazes?
Bir yıldır bununla uğraşıyorsun!
- Tens estado todo o ano com isso!
Hem de basit işlerle uğraşıyorsun.
As coisas que uma mulher pode fazer a um homem.
Yanlış adamla uğraşıyorsun. - Hiç sanmam.
Penso que sabe a resposta de algumas perguntas que tenho em mente.
Herkes altın arıyor ve sen çiftlikle mi uğraşıyorsun?
Toda a gente anda à procura de ouro e você lavra numa quinta?
Ne işle uğraşıyorsun, evlat?
O que você faz, meu filho?
Bak tatlım, 5 yıldır beni terbiye etmeye uğraşıyorsun...
Querida, já são 25 anos a esforçares-te inutilmente para lhes dar educação!
Yine bahçenle mi uğraşıyorsun?
Tem andado entretido no jardim?
Boşuna uğraşıyorsun, Cooney!
Estão a bloquear o avanço.
Onun rahatı için çok uğraşıyorsun, değil mi?
Claro que deseja pô-lo confortável, não é?
Neden sürekli onunla uğraşıyorsun?
Por que sempre está pegando as coisas dele assim?
Dinle Peppe, inan bana boşuna uğraşıyorsun.
Pepe, não te enerves. Deixa lá aquilo.
Boşuna uğraşıyorsun.
... que ela não quer saber.
Bence bu belayla boşuna uğraşıyorsun.
Você estará. Para que se importar?
Neden Hud'la uğraşıyorsun, Büyük baba?
Porque implicas com o Hud, avô?
Sen ne işle uğraşıyorsun, George?
Qual é a sua profissão, George?
Bana birşeyi söylememek için çok uğraşıyorsun.
Tens-te esforçado bastante por me esconder algo, Billy.
Tabii, sadece haritada tanınmamıza ve zengin olmamıza uğraşıyorsun.
Claro! Apenas quer pôr-nos no mapa. Enriquecer-nos a todos!
Yanlış adamla uğraşıyorsun bayım.
Apanhou o homem errado, Sr.
Ama unutma ki boşuna uğraşıyorsun.
Mas estão a perder tempo.
Boşuna uğraşıyorsun Paul. Albay Rol olmaz dedi.
O coronel Rol disse que não.
Ogden, gerçekten tuhaf bir insanla uğraşıyorsun.
Ogden, estás a lidar com uma ave rara.
Gideli daha bir yıl oldu, onu hayatımızdan silip atmaya uğraşıyorsun!
Ele se foi há 1 ano... e está tentando esquecê-lo como se nunca tivesse existido.
Benim için neden uğraşıyorsun bilmem.
Não sei porque se preocupa comigo.
Baştan beri kızımla uğraşıyorsun.
Andas sempre a incomodar a minha filha.
Bunda neden bu kadar çok uğraşıyorsun, orospu çocuğu olduğunu kendine kanıtlamak için mi?
Porque se empenha tanto nisso, para provar que é um filho da mãe?
Saatlerdir uğraşıyorsun!
Está aí há horas!
Ama ne yazık ki, çabucak büyümek için çok uğraşıyorsun.
Mas está a esforçar-se demais para se tornar adulto demasiado cedo.
- Niye pencereyle uğraşıyorsun?
- Por que você está mexendo na janela?
Gazeteleri ve her şeyi unut... Neden bunlarla uğraşıyorsun?
Esqueça dos jornais e tudo isso, por que não?
- Onunla ne diye uğraşıyorsun?
- Porque te metes com ele?
- Joiner, hala bunlarla mı uğraşıyorsun?
Joiner, ainda trabalhas com dados viciados?
- Neden o herifle uğraşıyorsun?
- Por que voce está se metendo com aquele cara?
Ne uğraşıyorsun onlarla?
Por que se incomoda?
Neyle uğraşıyorsun, bunlarla mı?
Faz isso profissionalmente?
Şu fareler her an buraya dalabilirler... ve sen hala dandik kavanozlarla uğraşıyorsun.
Estes ratos introduzir qualquer momento E você continua jogando com tolos frascos.
Ne işle uğraşıyorsun?
Em que trabalha?
- O zaman niye benimle uğraşıyorsun?
Então porquê me pergunta?
Bakıyorum da Chopin'in prelütleriyle uğraşıyorsun.
Estou a ver que andaste a tocar os prelúdios de Chopin.
Ama sen benimle sürekli uğraşıyorsun.
Tu estás sempre a meter-te comigo.
Sen sadece cenaze masrafların için uğraşıyorsun. Gülümse bebeğim.
Limitas-te a andar por aí para poupar as despesas do funeral.
Neden böyle şeylerle uğraşıyorsun?
Porque estás tão interessado nessas coisas?
Onu değiştirmek için tartışıyorsun ama boşuna uğraşıyorsun.
Mas você é como todos os outros, aliás, pior... porque os outros não me fazem sermões. Tem razão, desculpe.
Evet, kasabanın her işiyle uğraşıyorsun.
O escrivão governa a cidade, pode dizer-se.
Hayvancılıkla uğraşıyorsun.
És um rancheiro.
Kendi derdinle uğraşırken etrafında kadınların olmasından hoşlanmıyorsun, değil mi?
Não quero que as mulheres em torno quando faz sua coisa, certo?
- Çünkü avcılıkla uğraşıyorum. Neden ucu kesilmiş bir tüfek taşıyorsun?
Porque tem uma espingarda de cano curto?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]