English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ V ] / Vaktin

Vaktin traduction Portugais

3,260 traduction parallèle
Şey, ben... Şey, vaktin nasıl geçtiğinin hiç farkında değildim.
eu... acho que perdi a noção das horas.
Boşanma evraklarını imzalatmak için öğlen 2'ye kadar vaktin var. Yoksa ona manyaklık nasıl olurmuş gösteririm.
Tem até às 14h para ter os papéis do divórcio assinados ou vou mostrar-lhe quem é uma puta maluca.
Ne kadar vaktin var?
- Tens tempo?
Şimdi, ışığı görmeden önce 2 koca hafta satış yapmak için vaktin vardı.
O que significa uns bons 15 dias de intervalo até veres a luz.
İçeride vaktin ne kadar ağır ilerlediğini unutmuşum.
Esqueci-me de quão lentas passam as horas aqui dentro.
Sadece insanlara vaktin yok.
São as pessoas que não têm tempo para isso.
Biraz vaktin varmı?
Posso falar contigo?
Edward, ona harcayacak vaktin yok!
Edward, você não tem tempo para ela!
Yani 11 : 45'e kadar vaktin var.
Isso significa que tens até às 23h45m.
Bunun için vaktin olduğuna emin misin?
Tens a certeza que tens tempo para isto?
Defiance'a geri götürecek vaktin yok.
Nunca o irás levar de volta para Defiance.
Yatma vaktin geçmiş.
Já devias estar na cama.
- Kiliseyi araştıracak vaktin oldu mu?
Soubeste alguma coisa daquela igreja?
- Vaktin yok Freddie.
Não há tempo para isto, Freddie.
Aşkım, sana seve seve hediye ederim ancak burayı yönetmeye vaktin var mı?
Querida, eu teria todo o prazer em oferecer-te este presente, mas será que vais ter tempo para geri-lo?
Düşünmek için pazartesiye kadar vaktin var.
Dou-te até segunda-feira, para pensares sobre o assunto.
Bunu sana anlatmak için çok heyecanlanmıştı, ama senin bunun için yine vaktin yoktu.
E estava animado para te contar, mas tu não tinhas tempo.
"İnsanları yargılarsan, onları sevmeye vaktin olmaz" "
"Se julgas as pessoas, não tens tempo de amá-las"
Biraz vaktin var mı?
- Tem um segundo?
Senin buradaki vaktin dolmamış mıydı?
Não passou já o seu tempo de estar aqui?
- Hangi palavraya ayıracak vaktin yok?
- Não tem tempo para que merdas?
Hararetli bir tartışmaya benziyordu. Vaktin uygun olmadığını düşündüm.
Uma discussão feia, imaginei que não era boa hora.
Sabah 10'a kadar vaktin var.
Tens até às 10 da manhã.
- Bunun için vaktin olduğuna emin misin?
Tem a certeza de que tem tempo para isto?
Vaktin var mıydı?
Tens um minuto?
Buna ayıracak vaktin yoksa daha sonra da- -
Se estás muito ocupada, nós podemos...
Okul vaktin geldi çocuk.
Está na hora de ir para a escola, rapaz.
Yatma vaktin geldi Kira.
Vai arranjar-te para ires dormir, Kira querida. Sobe.
- Vaktin var mı?
Podes ficar um pouco?
- Vaktin tükeniyor!
- Porquê? - O tempo está a esgotar-se!
Vaktin tükeniyor.
O tempo está a esgotar-se.
Gece vakti döneceğim. Ölme vaktin geldiğinde.
Regressarei ao cair da noite, quando for altura de morreres.
- Biraz vaktin var mı?
- Tens um segundo?
Yarın tam bu saate kadar vaktin var.
Tem até amanhã a esta hora.
Seni büyüten adam olan Peder Barnett'ı öldürdükten sonra........ polisler gelmeden önce vaktin vardı ama sen geri dönüp elmasları çıkarmadın.
Depois de matar o Padre Barnett, o homem que te ajudou a criar, tiveste tempo antes dos polícias chegarem, mas, não foste buscar os diamantes.
- Biraz vaktin var mı?
- Tens dois segundos?
Hâlâ ona babalık yapma vaktin var.
Ainda tem tempo de ser um pai para ele.
Fazla vaktin olmayabilir.
Pode levar algum tempo.
Bence senin gitme vaktin.
Penso que seja tempo de ires embora.
Fazla vaktin yok.
Não tens muito tempo.
Yatma vaktin geldi.
Está na hora de te ires deitar.
Sanırım aybaşı vaktin gelmiş.
Parece que alguém está naquela altura do mês.
Sanırım artık gitme vaktin geldi.
Acho que está na hora de ires embora.
Çok fazla vaktin yok Letta. Bu yüzden söylemen gereken ne varsa çeneni açmanı öneririm.
Não lhe resta muito tempo, Letta, pelo que sugiro que ponha seja lá o que tiver a dizer para fora do seu peito.
- Vaktin var mı Callie?
Tens um minuto?
Çok daha önce alman gereken dersi alma vaktin vaktin geldi sevgili Pamuk.
Acho que finalmente chegou o dia, minha querida Branca, para aprenderes uma lição bem dolorosa.
Regina, tatlım. Biniş dersi alma vaktin.
Regina, querida, é hora da tua lição de equitação.
Düşün. Vaktin var.
Bom, pense nisso.
Tamam, vaktin doldu.
- Certo, o tempo acabou.
Aklında ne varsa biraz daha vaktin olur.
Dou-te tempo para fazeres o que te vai na cabeça.
- Vaktin var mı?
Tens um minuto?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]