Varsın traduction Portugais
2,422 traduction parallèle
Bırakalım tadına varsın.
Deixa-o divertir-se.
Blender bir tek ayık sen varsın.
Blender, tu és o único que está sóbrio.
Sen varsın. Kusura bakma Hetty,... ama Yemen'den gelen tüm konuşmaları analiz ettim ve garip bir şekilde, konuşmaların çoğu buradaki hapishaney kaçkınıyla alakalı.
Com licença, Hetty, mas fiz uma análise sobre todas as notícias provenientes do Iémen mas parecia estranho que muitas delas estivessem ligadas a uma revolta na prisão a ocorrer aqui.
Tabii ki sen varsın.
Sou eu quem manda.
- Evet, varsınız. Yolcuları geldikleri sıraya göre oturtmak zorundayım.
- Sim, mas já chegaram mais pessoas.
Ayrıca, sen ve Annie varsınız.
E além disso, tenho-te a ti e à Annie.
Çünkü benimle konuşan bir tek sen varsın.
Porque és a única a falar comigo.
Hâlâ sen varsın.
Ainda te tenho a ti.
Elinde silahı olan ben varım ; emirlerime boyun eğecek olan sen varsın.
Sou eu, o tipo com a arma, e tu és o que fazes tudo o que eu mandar.
Evet, yalnızca siz varsınız.
- Sim, são os únicos aqui.
O yüzden hepimiz sana güveniyoruz. Bu musibette bize bakacak bir tek sen varsın.
E é por isso que contamos contigo e só contigo, para cuidar de nós durante esta catástrofe.
Ediyorum ama benim geleceğimde sen varsın.
Claro que sim, mas tu estás sempre lá.
Ortada dağ ve siz varsınız ve kendi yolunuzu kendiniz seçiyorsunuz.
Ali está a montanha, e ali estás tu, e tu escolhes a tua própria descida.
- Başrolde sen varsın.
- És a protagonista.
Sırada siz varsınız.
São os próximos.
Sadece sen mi varsın?
Estás sozinho?
Yanımda bir tek sen varsın Devon.
És tudo o que tenho neste momento, Devon.
Kanını içmesem bile aklımda hep sen varsın.
Mesmo sem ter o teu sangue no sistema, só penso em ti a toda a hora.
Sırada siz varsınız!
Vocês são os próximos!
Bir de sen varsın, seni aşağılık yüz hırsızı!
Sem contar contigo, meu ladrão de caras sem valor!
- İşte! Demek bunun arkasında sen varsın.
- Tu estás por detrás disto.
Eldeki tüm verilere göre de bu pisliğin tam ortasında sen varsın!
E segundo tudo o que foi ouvido, você está mesmo no epicentro.
Biliyorsun ki sadece sen varsın.
- Sabes que só me interesso por ti.
Eşcinsel bir ailenin eve gidip ipek kimonolarında ağlamalarına neden olacaksa, varsın olsun.
E se um casal de pais do mesmo sexo acabarem a chorar em casa, nos seus quimonos de seda, que seja.
Bu işte hala varsın değil mi?
Ainda estás no barco, certo?
Stross, bu şeyler hakkında bilgi sahibi olan aramızda bir tek sen varsın.
Stross, tu és o único que entendes dessas coisas.
Hades! Sırada sen varsın!
Hades, você é o próximo!
Ben de aynı düşü görüyorum,... içinde sen varsın.
Eu tenho o mesmo sonho e tu entras nele.
Şimdi sen varsın.
Agora, tenho-te a ti.
Abelhammer, sırada sen varsın!
Abelhammer, é a seguir.
Benim için ise, sadece sen varsın.
E eu só te tenho a ti.
Sadece sen varsın.
Somente tu.
Sırada sen varsın ibne.
Tu és a seguir, bicha.
Evet özel ama listede sen de varsın.
É sim, mas você está na lista.
Bir sürü şey kaçırdım. Umrumda değil. Çünkü sen varsın ve bana bazı notlar verirsin, çünkü sen iyi bir arkadaşsın.
Perdi muita coisa, mas não me importo, porque te tenho, e vais-me dar as anotações, porque és uma boa amiga.
Yaşadığım şeyleri anlayan bir tek sen varsın.
É a única que entende aquilo pelo que estou a passar.
Çünkü arabamda siz iki aptal varsınız.
- Porque tenho dois idiotas no carro.
Burda da ikiniz varsınız...
Aqui estão vocês.
Ben insanlar sorunların farkına varsın diye çabalıyorum.
Tento que as pessoas se envolvam nos problemas em seu redor.
Bu varsın anlamına mı geliyor?
Significa que conto contigo?
Bir saniye susun! Bırak da dünya sendeki potansiyelin farkına varsın!
- Deixe que o mundo veja como é bom.
İçimde sen varsın, Jarnsaxa.
Tu tens o meu coração, Jarnsaxa.
Tekrar alacağına ne kadarına varsın iddiasına? Çiçekçi
Quanto queres apostar que ele vai fazê-lo outra vez?
Nazar yok manti. Sen varsın!
Não estamos nada enguiçados, rapaz.
Olan biten onca şeyden sonra bana iyi davranan bir tek sen varsın.
Sabes, quando tudo estiver dito e feito, tu és a única coisa boa, para mim.
Şu an listemde en üstte sen varsın.
Neste momento, estás no topo da minha lista.
Ama sen varsın.
Mas tu estás.
Birçoğunda sen varsın.
E está em muitas delas.
Sırada sen varsın.
Ele virá atrás de ti, a seguir.
Baş rolde de sen varsın, Grogan.
O poder de fazer e desfazer ao meu capricho, Grogan.
Bunların arasında ikiniz de varsınız.
Entre elas, estão vocês.