Vaş traduction Portugais
9,577 traduction parallèle
İçeri girip şu ikisini kırpmanı istiyorum.
Quero que vás lá dentro... e mates aqueles dois.
Gidip müzakereyi kabul etmeni istiyorum ama bölgemizden uzakta ayarlamalarına izin verme.
Quero que vás até lá e concordes com o encontro, mas não deixes que seja longe do meu território.
Evet, totemler dini törenimizin parçası. Ancak kabullenme vasıtasıyla öğütlediğim kurtuluş peri masalı değil.
Os Totens fazem parte do nosso ritual, sim, mas prego a salvação através da aceitação, e não com contos de fadas.
Kendine ya da başkasına zarar vermeyeceğin sürece.
Não, a menos que vás fazer mal a ti mesma ou a outra pessoa.
Gitme.
Não vás.
Kirsten, lütfen oraya gitme
Kirsten, por favor não vás aí dentro.
Kirsten, girme oraya
Kirsten, não vás aí dentro!
Mükemmeliyetçilikle dalga geçme.
Não vás mexer com a perfeição.
- Gitmene izin veremem. - Seçim hakkı vermiyorum.
- Não posso deixar que vás.
- Evet ama bu kadar hızlı sürme.
- Sim, mas não vás tão depressa!
Rachael'ın odasına gitmeni ve ne olursa olsun dışarı çıkmamanı istiyorum.
Quero que vás ao quarto da Rachael. Não saias de lá por nada.
Bay Pouzihno park alanında yeğeniyle buluşmanı istiyor, tamam mı?
Mr. Pouzinho quer que vás ter com a sobrinha ao estacionamento.
- Of be, asansör de amma ağır vasıtaymış.
- Este elevador é lento.
Tessa, bu kızla gitmeni istemiyorum.
Tessa, não quero que vás no carro com essa rapariga.
- Seks vasıtasıyla.
- Através do sexo.
- Dokunuş vasıtasıyla.
- Através do toque.
Senden uzak bir diyara gitmeni istiyorum. Eski bir yurttaş tarafından hükmedilen bir diyar. Benim yüzümü tekrar görmekten pek hoşnut olmayacak birisi.
Preciso que vás a uma terra distante, uma terra governada por um velho compatriota, que não ficaria... feliz de me rever.
Bana onu getirmeni istiyorum.
E preciso que vás buscar.
Düşüncesizce davranma.
Não vás sem estar preparada.
Şimdi gidip kalbi geri almak için sana ihtiyacım var.
E preciso que o vás buscar.
Kader yardım için kafeye gitmeni istemediği sürece, "Olur böyle kazalar" diyorum.
Ao menos que o destino quer que vás até ao café pedir ajuda, diria que os acidentes acontecem.
O zaman sana, akşam yemeğin için koşmanı öneririm, Henry,
Então sugiro que vás para casa para a ceia, Henry, pois eu... tenho outra aldeia para salvar.
- Kimseye söylemeyeceğine inanıyorum.
Confio que não vás dizer a ninguém.
Burada kal, bir yere gitme.
Fica aqui. Não vás a nenhum lugar.
Ama Masha'ya da bulaştılar.
Não vás lá.
Yapma. Kal, lütfen.
Não te vás embora.
Benim de.
É uma pena que vás embora tão cedo.
Bir uçağa ya da bir bota binip seni bulamayacakları bir yere gitmeni istiyorum
- Sair, fugir. Quero que entres num avião ou num barco, e vás para longe onde não te possam encontrar.
Spencer, lütfen gitme.
- Spencer, por favor, não vás.
Gitme!
Não vás!
Malory'nin evini kontrol etmeni istiyorum.
Preciso que vás ao apartamento da Malory.
Charlie, bırakamazsın.
Charlie, não vás embora.
O kliniğe gitmene izin veremem.
Não posso deixar que vás à clínica.
Lütfen gitme.
Por favor, não vás.
Lütfen, gitme!
Por favor, não vás.
Anne, anne.
Mãe? Mãe, não vás.
Hayır, hayır. Türünün son örneklerinden olan tamamen vasıflı bir rehberim.
Sou conselheira qualificada, de uma raça em extinção.
Lütfen, gitme.
Por favor, não vás!
Gitme.
- Não vás!
- Yapma lütfen.
- Por favor, não vás!
Bayan Nell seni hemen ofisine çağırıyor.
A Sra. Nell quer que a vás ver imediatamente.
Şimdi uyu, tamam mı?
Agora quero que vás dormir, está bem?
Benimle kafede buluş.
Preciso que vás ter comigo ao café.
Önümüzdeki iki hafta boyunca hergün onu okuldan alıp eve getirmeni istiyorum.
Preciso que o vás buscar e tragas para casa depois da escola, todos os dias nestas próximas duas semanas.
JT'yi de rahatsız etme.
Também não vás aborrecer o J.T.
Dinlenmeye çalış, ama bir daha ben olmadan o şeyin peşine düşme.
Tenta descansar e não vás atrás daquela coisa de novo sem mim.
- Nasıl yani? David, gitme.
David, não vás.
Çünkü korkarım, bu işin biraz vasıfsız görünüyor.
Porque ele parece um pouco... desqualificado para o trabalho.
- Hayır. Gitme.
Não vás.
- Tamam, o da var. 26 yaşında, vasıfsız biriydim.
- Isso também.
Gitmeden önce, tanışmanı istediğim biri var.
Antes que vás embora, há uma pessoa que quero que conheças.