Verdiğini traduction Portugais
4,052 traduction parallèle
Simon her zaman olmuşken ayyaş bir şarlatan ve avantacı Simon'ın kendine çekidüzen verdiğini görmek Robin'e geldi çok acı.
Ele sempre fora um mandrião e um aldrabão refinado, mas ver o Simon todo arranjadinho deixou a Robin em estado agitado.
Biliyor musun, neden onun adını bir domuza verdiğini şimdi anlıyorum.
Percebo porque deste o seu nome a um porco.
Önem verdiğini çok iyi gösteriyorsun.
Sabes mesmo como fazer um rapaz sentir-se especial.
Sonra, yüzüğü bana ödünç verdiğini hatırladım.
- Lembrei-me que ela emprestou-mo.
Oğlumun kanının ona hayat verdiğini ve ancak onun kanının öldürebileceğini.
Só que o sangue do meu filho deu-lhe vida, e somente o sangue dele o matará.
Hayatını benim için verdiğini bilerek yaşayabilir miyim sanıyorsun?
Acha que eu poderia viver comigo mesma, sabendo que você deu a sua vida por mim?
Kime oy verdiğini ya da teninin rengini bilmez.
Não sabe em quem votou nem a cor da sua pele.
Gördüm. - Hadi birlikte çıkıp oraya gidelim ve azimli siyahilere oy hakkı verilmesine karar verdiğini duyuralım da bu karmaşa bitsin.
Bem, vamos os dois ter com eles e anunciar que vai deixar os negros votar.
Abraham Lincoln ve Teddy Roosevelt'ın bana bir amaç verdiğini kesinlikle söyleyebilirim.
Decerto, Abraham Lincoln, Teddy Roosevelt, deram-me algo a que pudesse aspirar.
16 yaşımda benimle arkadaşlık etmesi için annemin ona para verdiğini öğrendim.
Aos dezasseis anos, descobri que a minha mãe pagava-lhe para ser meu amigo.
Cesedi organlarının nasıl işlediğini ve deneylere nasıl cevap verdiğini göstermez.
O cadáver não me mostra como funcionam os órgãos, como respondem a testes.
Bana ne verdiğini hatırlıyor musun?
- Lembra-se do que me deu?
Onları Oregon'a kadar takip ettiğini ve Rose onunla dövüşmeye kalktığında da kıçını eline verdiğini duydum.
Ouvi dizer que ele as localizou no Oregon, e quando a Rose tentou lutar ele salvou-lhe o traseiro.
Sana bir şans vereceğim ve doğru olanı yaparsan, yemin ederim ki annemize ve küçük kardeşimize zamanı geldiğinde, ailene önem verdiğini söyleyeceğim.
Vou dar-te uma escolha, e se fizeres o coreto, Juro que eu vou dizer a tua mãe, e ao nosso irmão mais novo, que quando chegou a hora, puseste a família em primeiro lugar.
Onu sana eski erkek arkadaşının verdiğini biliyorum.
Porque eu sei que o teu ex-namorado te ofereceu esse ursinho.
O zaman babanın seni bana verdiğini bilmek sizi mutlu edecektir.
Então, vai ficar feliz por saber que o seu pai autorizou o nosso casamento.
Michael ve Rosa ya bir bebek hediyesi verdiğini duydum.
Ouvi dizer que deste a Michael e a Rosa um presente para o bébé.
Yani videoyu silmek yerine, o lanet olası iPadleri verdiğin herkese içine bu videoyu yükleyip de mi verdiğini söylemeye çalışıyorsun?
Portanto, o que estás a dizer é que, ao invés de apagares o vídeo como disseste que fazias, acabaste por enviá-lo a todos a quem deste a porcaria de um iPad?
Ama babanızın size verdiğini değil?
Mas não é o que o seu pai lhe deu.
Evet, ama o hepsini verdiğini söyledi.
Mas ele disse que desistiu de tudo.
Damien'in rolü Azita'ya verdiğini açıkladılar.
Anunciaram que o Damien escolheu a Azita.
Ona birinin IV verdiğini mi gördünüz?
Viu alguém a injectar-lhe o soro?
İşlerin iyi gittiğini düşünmenize sevindim ama bu biraz endişe verici çünkü Wesley'e baktığımda kilo verdiğini göremiyorum.
Ainda bem que está tão otimista, mas é preocupante, pois quando olho para o Wesley, não me parece mais magro.
Çoğu uzman obezite salgınının son 30 yıl civarında patlak verdiğini düşünüyor.
A maioria dos especialistas creem que a epidemia da obesidade teve início nos últimos 30 anos.
Bilim yıllardır kötüye kullanılan ilaçların nöral devrelere zarar verdiğini ve bizlerde bağımlılık yaptığını gösterdi.
Durante várias décadas, a ciência comprovou que o abuso de drogas pode afetar os circuitos nervosos, de forma a gerar dependência.
Bana numarasını verdiğini söylemiştim değil mi?
Eu disse-te que ela me deu o número de telemóvel dela, não disse?
Onun aldığını biliyorum, sana verdiğini de biliyorum.
Eu sei que ela o levou.
Okul malına zarar verdiğini hiç bilmiyordum.
Que eu saiba nunca tinha destruído material escolar.
Israrın ne sonuç verdiğini bilirim ama...
Eu sei que deve ter parecido isso.
İzin verdiğini söyledi!
Ela disse que sim!
Carol bana onu iş gezisine götürmeye karar verdiğini söylüyor.
A Carol diz que vai tirar férias do emprego.
Duyduğum kadarıyla, bu adam bayağı çatlakmış ama havalimanına yetişmek için binlerce dolar bahşiş verdiğini de duydum.
Do que ouvi, este tipo é maluco, mas também ouvi que dá gorjas de milhares por uma corrida até ao aeroporto...
Tüm uyuşturucu kanalını verdiğini.
Que foi qem nos deu todas as informações
Hiç durup, neden aptal sorularına bu kadar önem verdiğini düşündün mü?
Já paraste para te interrogar por que te interessam tanto as tuas perguntas tontas?
Ugandaya döndüğünde, sana bunu kimin verdiğini soracaklar.
Quando voltar para o Uganda, vão perguntar-lhe quem lhe deu isso.
Vlad kitabı aldığını ve Joey'ya verdiğini itiraf etti... Ama oğlunuz onda olduğunu inkar ediyor.
O Vlad confessou que levou os livros e os deu ao Joey, mas o seu filho nega estar com eles.
Brenner aileye, vadide kimin kalıp kalmayacağına kendisinin karar verdiğini ve kızları büyüdüğünde ne olacağını söyledi.
No dia em que o Brenner disse aos pais o que se fazia no vale com as raparigas... e que era ele a decidir quem ficava e quem se ia embora,
Durum kişisel olunca bunun sana bir hak verdiğini sanıyorsun...
Quando é pessoal, achas que te dá o direito...
Ona cevap verdiğini, hatta postayı okuduğunu bile bilmiyoruz.
Não podemos confirmar se ele respondeu ou recebeu.
Erich'in özür dilediğini ve kendisinin burada olmak için söz verdiğini söyledi.
Ela disse que ele se desculpou e prometeu vir.
Bir işe kendini verdiğini görmek güzel.
É bom ver-te a reagir.
Ona önem verdiğini biliyorum ama gitmemiz lazım.
Sei que gostavas muito dele, mas temos de ir.
İnsanların cinsel temasa, gönülsüz şekilde psikolojik olarak cevap verdiğini biliyor muydun?
Você sabia que a resposta fisiológica em humanos contato sexual é involuntariamente?
Özgürlüğüne her şeyden daha çok değer verdiğini düşünmüştüm.
Pensava que valorizavas tua liberdade acima de tudo.
Londra'da mülk sahibi olan lordlara yıllardır rüşvet verdiğini söylemiş.
Ele disse que tem andado a subornar o lorde proprietário de Londres, durante anos.
- O da 9 kilo verdiğini söylüyor.
Ele disse que perdeu 9.
Neden arabayı verdiğini bilmek istiyorum.
Quero saber os motivos dele.
Kendini adamış. Ne bir terbiyesizliği, ne de mola verdiğini gördüm. NişancıIığı çok iyi.
Super dedicado, não aborrece nem reclama, tem as melhores qualificações.
Abby'nin yaptığı bileklikler sağ olsun, insan vücudunun aşağıdaki şartlara nasıl tepki verdiğini biliyoruz 100 yıldırkinden daha iyi.
Graças às pulseiras da Abby, ao menos sabemos como essas condições afetam o corpo humano, o que é mais do que temos tido há 100 anos, portanto...
Merdivenlerin ordaki kameraları hackleyemem eger Henry'nin bütün servetini tasiyan çantayi kime verdigini ögrenmek istiyorsak Annie bizim tek şansımız.
Não posso piratear as câmaras das escadas rolantes. Então, se quiseres saber quem levou a mala, a Annie é a nossa melhor hipótese.
- Kimin verdiğini biliyorsun.
- Tu sabes muito bem.