Verirsin traduction Portugais
2,596 traduction parallèle
Mazlo'yu şimdi ele verirsin ve bunların hepsi biter. Pekâlâ, bu...
Denuncie o Mazlo agora e isto acaba.
Onlara zarar verirsen, Jax'e zarar verirsin.
Se tu lhes fizeres mal, estás a fazer mal ao Jax.
Sen bize bilgi verirsin, biz sana değil.
Tu partilhas conosco, não o contrário.
Sen kardeşine kızgınsın. Ona birazcık bağırır çağırısın, hayat dersi falan verirsin. Ona benim gibi tam anlamıyla kızgın olamazsın.
Estás zangada com o teu irmão, vais gritar com ele, dar-lhe uma lição de vida, mas não podes estar zangada como eu estou.
Bunu mahvedersen çok zarar verirsin.
Estrague isso, e fará vários estragos.
Yeni müşterin olursa Alex'e verirsin, Alex de beyne girer.
Arranjas um cliente, dás ao Alex e entra no cérebro.
Ya bize Daniel'i verirsin ya da arama izni çıkartırım.
Ou nos dão o Daniel ou eu arranjo um mandado.
Bazen doğru şeyi yapmak için çabalarsın Michael ama sadece daha fazla hasar verirsin.
Às vezes, Michael, tentamos fazer as coisas certas e só... Causamos mais estragos.
Hayır diyerek ikimize de acı verirsin.
Se disseres não, causará dor a ambos.
Evet diyerek ikimize de zevk verirsin.
Se disseres sim, causará prazer a ambos.
O zaman bana seninkilerden biraz verirsin.
[Risos] Ah, tudo bem, bem, você pode me dar alguns dos seus.
Şimdi bana yakut terlikleri verirsin yada köpeğin nehre uçar. Hayır, lütfen.
Dá-me os teus sapatos de rubi ou atiro o teu cão para o rio.
Miğferi takmasına nasıl izin verirsin?
Como é que o deixaram colocar o elmo?
Çıkmalarına nasıl izin verirsin?
Como pudeste deixá-los ir?
Birine cinayet işlemesi için nasıl "emir" verirsin?
Como se ordena a alguém que cometa um homicídio?
öfkeden patlayıverirsin.
Ficas vermelho e irritado e explodes.
Sonucunu haber verirsin.
Ponha-me a par do resultado.
Spektrometrede inceledikten sonra haber verirsin.
Avisa-me assim que a passares pelo Espectrómetro de Massa.
Sadece tepki verirsin, anlıyor musun?
A reacção é que conta, entendes?
Ona yardim etmek için elimden bir sey gelirse, haber verirsin.
Diz-me o que posso fazer para o ajudar.
O zaman sorulara cevap verirsin.
- Vou precisar de respostas.
Herhangi bir şey çıkarsa bana haber verirsin.
Avisa-me se encontrares. Obrigado.
Adamlarını geri istiyorsan, kızı bana verirsin.
Queres o teu pessoal de volta? Dá-me a menina.
Bir adama, hep ikinci bir şans verirsin.
Dá-se sempre uma segunda oportunidade a um rapaz.
O gulyabaninin, zavallı yaşamına anlam veren yegane şeyi almasına nasıl izin verirsin?
Como é que deixaste aquele vampiro tirar a única coisa que dá significado à tua vida patética?
Sen bana o mektupları verirsin. Ben onları yok ederim.
Dás-me as cartas, e eu acabo com elas...
Eğer onu gerçekten seviyorsan, Tara'nın bu işi kabul etmesine izin verirsin.
Se realmente gostas dela, deixa-a aceitar este emprego, Gemma.
Bunun olmasına nasıl izin verirsin?
Como pôde deixar isto acontecer?
- Bunun olmasına nasıl izin verirsin?
Como pôde deixar isto acontecer?
Bir şeyler hatırlarsan haber verirsin değil mi?
Caso se lembre de alguma coisa, contacte-nos.
Neden böyle bir şey... Bunun cevabını sen verirsin diye umuyordum.
Tinha esperança de que respondesses a isso.
Çok basit, sen bana Birkhoff'u verirsin ben de sana kutuyu.
É simples, dás-me o Birkhoff e eu dou-te a caixa.
Ona bir şey olmayacağını biliyorum çünkü ona gelen merminin önüne atlayıverirsin sen.
Sei que não, porque tu vais meter-te à frente da bala.
Ya cevap verirsin ya da buradaki işin biter.
Responde a pergunta ou entrega o distintivo.
Haber verirsin. Biz dışarıdayız.
Avise-me, vamos estar ali fora.
Acil toplantılara her zaman ellerin ve dizlerin üstünde mi cevap verirsin?
Fica sempre de joelhos nas reuniões de urgência? - Não.
Sen de onlara taviz verirsin.
Então você oferece concessões.
- Bir raunda ne verirsin?
- Quanto por um round?
- Evet, haber verirsin.
Sim? Avise-me quando quiser!
Ne kadar verirsin?
Quanto pagarias?
Arka kapından girmek istese kesin izin verirsin.
E se quisesse ir-te pela "porta" de trás, tu deixavas.
Bitirdiğin zaman kullanmama izin verirsin belki.
Talvez quando o acabares, deixes-me usá-lo.
Genetik mutasyonu içine koyarsın, vücuda verirsin ve taşıyıcı ajan hedef hücrelere yüklenir.
Enchemo-lo de mutação genética, contamina o corpo e o portador e solta-se nas células destinadas.
Ya adamı ele verirsin, ya da gümüşlerinin yarısını.
Vais entregá-lo ou entregas metade do que tens guardado.
Sirke zarar verecek bir şey yaparsan, bana cevap verirsin.
Se fizeres alguma coisa que ponha em risco o circo, vais ter de te ver comigo.
Belki seni tekrar ziyaret etmeme izin verirsin.
Talvez permita que venha visitá-la de novo.
Bırakalım Kay konuşsun sonra sen ona cevap verirsin.
Vamos deixar a Kay falar e depois pode responder.
Önce testislerinden birini tıraş edersin. Tüm bitler diğer testise geçince o testisteki kılları ateşe verirsin.
Tens de rapar um testículo, para os chatos saltarem todos para o outro, e, depois, pegas fogo aos pelos desse.
Bu zaman zarfında, sende kızlara evde eğitim verirsin.
Enquanto isso, podes ensinar as meninas em casa.
Belki karşılığında bana bir şey verirsin?
Talvez possa ganhar alguma coisa com isso.
Ya bana 4 milyon dolar verirsin ya da tuvalete gitmeme yardım edersin çünkü ben yapamıyorum.
Me ajudas a ir á casa de banho, porque eu não consigo.