Viro traduction Portugais
482 traduction parallèle
Arkamı dönüp evet dedim.
Eu viro-me para ele e digo : "Sim."
Şimdi şu posta kutusuna kadar gideceğim ve sonra dönüp ateş etmeye başlayacağım.
Vou até àquele poste... e depois viro-me e começo a disparar.
Ben hiç dönüp onlara bakmıyorum ki.
Nunca me viro para olhar para eles.
Makası değiştireceğim ve sonra geri...
Viro a alavanca e depois torno a virá-la...
Oradaki köşeye doğru gidip döneceğim.
Vou até àquela esquina ali e viro.
- Sağolun, ben hallederim.
- Não, obrigada, eu viro-me.
Bu gece bana katılmanızı istiyorum. Mutlu hatıralar defterimin sayfalarını birlikte çevirelim... ve genç Jett Rink'i ilk gördüğüm zamanı anlatayım size.
Vou pedir-vos que me acompanhem esta noite, enquanto viro as páginas do meu livro de memórias felizes... e recordo a primeira vez que vi o jovem Jett Rink.
İşin doğrusu, senin için deli divane oluyorum.
Por você, eu viro de cabeça para baixo.
Ancak bu düğmeyi çevirdiğimde yine ayağa kalkacak.
Ele caminhará novamente quando eu viro isto em.
Görürsen böyle dediğimi söylersin tamam mı?
Viro-me para o outro lado. Se a vires, diz-Ihe o que eu te disse.
Bazen, ben onlara bakmazken,.. .. bilerek bakışlarını değiştiriyorlar.
Às vezes dá-me a sensação que mudam de humor mal viro costas.
Ben arkamı dönerim.
Eu viro as costas.
- Ben kimsenin aleyhine dönmedim.
- Não me viro contra ninguém.
Turn my face to the wall lf she's gone l can't go on
Viro a cara para a parede Se ela partir não consigo continuar
" Arkamı döndüm ve birden, amansızca üstüme saldırdı o soru.
"Viro-me " e, de repente, irresistível, pergunto a mim próprio
Arkamda bir sarışın varmış gibi kendimi hazırlayıp..... kendimi yakışıklı ve harika hissettiğim zaman dönüp bakarım aynaya!
Vou me aprumar... para jogar o charme em uma bela dona loirona. E quando eu estiver pronto, eu me viro!
Ben kasabaya şerif oluyorum. Sonra da vahşi batı kültürünün en sevilen karakterlerinden biri olup, çıkıyorum.
Eu viro xerife da cidade... e acabo me tornando um dos personagens mais amados... do folclore do Oeste.
Özellikle şu şekilde.
Se quero olhar a Catherine viro o corpo todo para este lado. Mais para este lado.
Ne zaman arkamı dönsem fısıldaşıyorsunuz.
Sempre que viro as costas, vocês começam a murmurar.
Ne zaman arkamı dönsem konuşuyorsunuz. Benim hakkımda konuşuyorsunuz fısıldaşıyorsunuz.
Sempre que viro as costas apanho-os a falar sobre mim.
Söylerseniz sizi bırakırım ve sırtımı dönerim...
Se me disserem, liberto-vos e viro costas...
Ve bakmak için kafamı çevirdiğimde gitmiş oluyor.
Quando me viro para olhar, some.
Ben istediğim zaman döneceksin.
Eu viro-o quando quiser.
Karşı geleyim deme, Ben istediğimde döneceksin.
Para o lado, para cima, para baixo, viro-o.
Peki çocuklar, burası sizi bırakacağım yer, tabi Varşova'yı görmek istemiyorsanız.
Eu viro aqui a menos que queiram visitar Warsaw.
Her zaman dönmüyorum.
Eu não viro sempre.
Arkamı dönünce bunu oyuncak yapamazsınız.
Isto não é um brinquedo para mexerem sempre que me viro.
Kıvranıyorum!
Eu viro...
- Ben kendim hallederim.
- Eu me viro.
- Evet. - Sonra iki gün sola gidiyorum.
- Depois viro à esquerda e sigo por dois dias.
Sonra nehri geçiyorum ve tam sağ yapıyorum, dağların karşısından.
Depois atravesso o rio... e viro à direita, longe das montanhas.
Ben daha çok yaslı dul eşle ilgileniyorum.
Viro-me mais para a viúva.
Etrafında dönüyorum,
Viro costas :
- Dönelim mi?
- Viro? - Sim.
Nereye baksan onu birileriyle el sıkışırken görüyorsun.
Sempre que me viro, ele está a cumprimentar alguém e todos eles contam para o voto. Quero saber todos os pontos fracos dele.
Hayır.Pek çoğumuz gibi o kısmları bilmem.
Não. Como a maioria de nós, eu viro a cara a tais coisas.
Kostia'ya dönüp, gülümsüyorum. Ve...
Eu viro-me para o Kostia, sorrio e...
Bir saniye yalnız bıraktım hepsi bir havalara girmiş.
Viro as costas por um momento, e ficam com manias de grandeza!
Kendim hallederim, sağol!
Eu me viro sozinho, grato.
Ne taraftan? Soldan mı?
Viro à esquerda, ou à direita?
- Seni bulduk Tek Göz Willy. - Hangi tarafa çevireyim?
Para que lado viro?
Kan şekerim biraz daha düşseydi ölmüş olacaktım.
Óptimo. Se o meu nível de açúcar descer mais, viro cadáver. Obrigado por parares.
Anahtarı saat yönünde çevireceğim, düğmeye basacağım, patlama gerçekleşmeden önce iki saatim olacak.
Viro a chave no sentido dos ponteiros do relógio, carrego no botão, e tenho duas horas até à detonação.
Miles, çocuklarımla ilgilenmek için bir kaç gün ofisten ayrılıyorum ve her şey alt üst oluyor!
Miles, só sei que viro costas uns dias para estar com os miúdos e vai tudo para o caraças!
Dörtte ben dinozor olurum!
Às quatro viro dinossauro!
ki buna eminim çekiçi çevireceğim.
Viro o martelo ao contrário.
Ne zaman arkamı dönsem gitmiş görünüyorsun.
Sempre que viro costas, era suposto teres desaparecido.
Tam köşeyi dönmüştüm ki, adam bana çarptı.
Viro numa esquina e aparece um homem que me bate no peito.
Bir kadın gördüğüm zaman kızarıp kafamı çeviriyorum.
Quando vejo uma mulher, coro e viro a cara.
Başımı çeviriyorum
Viro a cabeça para a direita...
Maurice!
Quer apostar que agora me viro e não te vejo?