Vurus traduction Portugais
2,166 traduction parallèle
Birinci vuruş.
Primeira tentativa.
Büyüksün adamım, hadi yeni vuruş.
As tuas hormonas estão a ferver. Vamos lá, próxima tacada.
- Güzel vuruş.
- Muito bom pontapé.
- Çok güzel bir vuruş.
- Dá-me a bola!
Şampiyonada bir vuruş kim ister?
Quem vai encarar o campeão?
İyi vuruş.
Boa tacada.
Soldan git ve kaleye vuruş yap.
Vai para a esquerda, e rematas.
Yakın vuruş. Sağ, sol. Balboa düştü.
Socos a pouca distância, esquerdos e direitos e lá vai Balboa!
Kafasındakine bak, General. Aşırı şartlanmış bir vuruş.
Um espeto no crânio!
Ayakla vuruş iyiydi.
E pontapé concretizado.
Tanıdığım kimsenin vuruş tokuşumu izlemesine izin vermem.
Não vou deixar que me dêem uns pirafos!
"Vuruş tokuş" daha önce hiç duymamıştım.
"Dar uns pirafos", nunca tinha ouvido essa.
Sert vuruş, kazan ya da öl
Pesado. Animem ou morram.
Hemen vuruş yapamıyor ve atak Philadelphia tarafından engelleniyor.
Não consegue a tacada, e o Filadélfia não dá espaço.
Batı Almanya'ya serbest vuruş!
É um livre para a Alemanha Ocidental!
Doğru, üç vuruş!
Isso mesmo, três golpes.
Bunu yapsaydım bir daha asla eskisi gibi vuruş yapamazdı.
Nunca mais abriria o jogo da mesma maneira.
Kurtarıcı vuruş.
As imagens de vigilância.
İlk vuruş bu kovana ciddi hasar verdi.
O primeiro ataque fez grandes danos nesta nave.
Bugünkü vuruş müthişti.
Foi uma grande jogada.
- Güzel vuruş.
- Bem feito.
Bu, ikinci sınıflardan Blake Smith için çok önemli bir vuruş olacak Marshall futbol takımından yeni geldi.
É um remate de muito longe para Blake Smith, do segundo ano, transferido da equipa de futebol europeu da Marshall.
Vuruş çok iyi!
O remate é válido!
Doğuştan iyi bir sağ elin var onu savurman, vuruş şeklin..
Tens uma direita inata, o impulso que dás, o soco.
Şanslı bir vuruş yapmıştı.
Ela teve sorte! Ok.
Tamam, beş-altı şanslı vuruş.
Talvez cinco ou seis golpes de sorte...
Belli ki John Dorian üç hafif vuruş metodunu bilmiyorsun.
Aparentemente, ainda não está familiarizado com o método das três pancadinhas do John Dorian.
Peki ya kesin vuruş gelirse?
- E quanto a um tiro direto?
Bu aşındırıcılar ıstakaya vuruş anında sürtünme vererek topa vurma imkanı sağlar.
Os abrasivos ajudam a dar aderência ao taco quando toca na bola.
- Güzel vuruş, Anne.
- Bela tacada, mãe.
Burası vuruş çizgisi.
Isto aqui é a linha "Levas um estouro".
Karanlıkta çılgınca bir vuruş. Ara sıra birşeyler yapmak ister misin?
Queres sair comigo um dia destes?
- Bilgiyi birçok vuruş senaryosu ile doldurdum, ama bu röntgenlerde işe yaramayacaktır.
Introduzi os dados em múltiplos cenários de impacto, mas não funciona com raio-X.
Güzel vuruş.
Bela tacada. Chega facilmente ao 75 m.
Tina vuruşu gibi sert bir vuruş istiyorum.
Eu queria apertar aquilo tão forte quanto o Ike a bater na Tina Turner.
O vuruş çocuk için değilmiş.
O caldo não era para o miúdo.
Ilık bahar havası, sonrasında vuruş sahasındaki salınışlarım.
O ar morno da primavera, as batidas que dei depois na jaula.
Bu vuruş senin için, bebeğim.
Vou bater esta por ti, querida.
Kesinlikle, bu bir dibe vuruş.
Na verdade, isto é que é o fundo.
"İkinci vuruş füzesi, 5 dakika içinde mevzilenecek"
A arma será accionada dentro de cinco minutos.
Bir serbest vuruş hakkın var.
Dou-te uma oportunidade para me dares.
Kişisel bir vuruş var mı?
- Arrasou alguém em especial?
Gerçek bir vuruş.
É a sério!
Beleş vuruş işte.
Vá lá.
Bay çift vuruş bana halk içinde nasıl davranacağımı söyledi.
E não vai ser qualquer um a dizer-me como devo comportar-me em público.
Elimde Mac-10 var. Tek vuruş. Beni öldürmek için tek vuruş hakkın var.
Eu tenho uma Mac-10, um tiro, tem apenas 1 tiro para me matar se não me matar, começo a disparar.
Sadece bir vuruş, Parker! Sadece bir! Hadi, Parker!
Só mais um, Parker, só mais um!
Bir sonraki vuruş bu tozları kemiğin içine soktu.
A facada seguinte incrustou os sedimentos no osso.
Şehre doğru uzun, sıkı, hızlı bir vuruş.
Acerta na bola, é um longo e difícil voo para o centro.
Doğrudan ve yoğun bir vuruş.
Um impacto directo e concentrado.
Git birkaç vuruş yap
Vá encontrar algo para jogar.