Vücudu traduction Portugais
2,198 traduction parallèle
Tüm vücudu mu?
Todo o meu corpo?
Ofisimde ve vücudu harap olmuş durumda.
Está no meu consultório, e está uma desgraça a nível físico.
Ama o zaman tekrar travma riski doğar. ... ki zaten vücudu bana travma yaşıyorum diyor.
Mas corres o risco de voltar a traumatizá-la, que é o que, pelo corpo dela, vejo que acontece.
O zaman çocuğun uzunca bir zaman düşük oksijenli bir ortamda kaldığı belli. Vücudu buna uyum sağlamış.
Então é óbvio que aquela criança estava encurralada num ambiente com pouco oxigénio durante tanto tempo que o seu corpo se adaptou a isso.
Kartal kafası olan aslan vücudu.
O corpo de um leão e a cabeça de uma águia. É um grifo, certo?
Vücudu kabul edecektir.
O seu corpo deve aceitar.
Şöyle diyelim, Trish'in ağzı git dedi, ama vücudu...
Digamos que Trish disse para ele ir, mas seu corpo disse...
Mitchell... Onun durumu, vücudu... Yanlış bir şeyler var.
Mitchell é... o estado dele, seu corpo... não está certo.
Turk'ün ne kadar sıkı bir vücudu olduğuna baksana.
Olha como o Turk parece rijo.
Bu sıska vücudu nerede görsem tanırım.
Reconheceria aquela figura magricela em qualquer lugar.
Farenin vücudu tedaviyi reddetti.
O corpo do rato rejeitou a cura.
Belki de vücudu dokuyu doğal yollardan atacaktır.
Talvez o corpo dela expulse o tecido de modo natural.
Bunun gibi sıcaklıklarda, insan vücudu en az...
Em temperaturas como esta, o corpo humano precisa ao menos...
Bilgin olsun insan vücudu ve su konusunda haklı...
Só para sua informação, ele está certo - sobre o corpo humano e a água...
Tek yapman gereken Kralı memnun etmek. Kutsama töreninden sonra ekmek ve şarabın gerçekten İsa'nın vücudu ve kanı olduğunu söylemek.
Apenas tendes que dizer, para satisfazer o rei, que depois da Consagração, a hóstia e o vinho são verdadeiramente o corpo e o sangue de Cristo.
- Hesaplarımıza göre eğer bu cihaz sizin tarafınızdan tamamıyla onarılabilirse vücudu sonsuza dek düzeltebilir.
- Nós pensamos que se o conseguisse reparar, ele podia curar o corpo, para sempre.
... aynen vücudu gibi.
Assim como o seu corpo.
Endişem, devam edip vücudu da kapatıp kapatmayacağı.
Estou preocupado que vá ainda mais longe e desligue todo o corpo.
Tüm vücudu parçalanmış yüzü tanınmaz halde.
As partes femininas todas cá fora, com a cara irreconhecível.
* Umarım bendeki vücudu idare edebilirsin *
# I'm hopin'you can handle all this jelly that I have #
Beni devamlı takip etmesi, ürkütüyor ama müthiş şarkı söylüyor ve vücudu bir harika tabii göğsü olmayan kızları beğeniyorsanız.
Ela intimida-me um bocado pelo seu talento... mas canta mesmo bem e tem um corpo espectacular... Se não gostarmos de mamas.
Belki bir kadın vücudu hissetmezse uyuyamıyordur.
No orfanato só havia mulheres, talvez só adormeça com uma mulher.
Vücudu bir şey söylemeye çalışıyor. Sakin olması gerek.
É a maneira que o corpo tem de dizer que precisa de descansar.
İnsan vücudu karmaşık ve gizemli şeylerle dolu.
O corpo humano é uma experiência complexa e misteriosa.
Vücudu buna daha fazla dayanamaz.
O seu sistema não conseguirá aguentar por muito mais tempo.
Vücudu ayıracı kullanmanın bedelini ödüyor.
O reagente está a prejudicar o sistema dela.
Vücudu burada bulmuşlar.
Foi aqui que encontraram o corpo.
Şekil değiştiriciler asıl vücudu arkalarında bırakıyor olmalılar.
Os metamorfos têm de deixar o corpo original para trás.
Bu vücudu arındırın.
Purifique este corpo.
Şimdi, müşterimiz harika bir vücudu ve boktan bir hayatı olan bir doğal sarışın.
Esta é uma loira natural, com um corpo lindo e uma vida péssima.
Kadının vücudu fetüsü öldürür...
O seu próprio corpo teria destruído o feto muito antes de...
Vücudu keserek açıp bütün organları almışlar.
Abriram-no e removeram-lhe todos os órgãos.
Daha önce hiç bi kadın vücudu üzerinde çalıştınız mı?
Você adora estar perante o corpo de uma mulher?
- Ama vücudu bir şeye sarılmış olabilir.
Mas o corpo pode ter sido embrulhado em alguma coisa.
Bütün vücudu kirli bir Şirine gibi maviye döndü.
Literalmente, todo o corpo dela ficou azul como um Strunf sujo.
Ancak raporunuzda Ra'nın aslında bir insan vücudu içinde yaşayan bir tür uzaylı olduğu yazıyor.
Mas o seu relatório diz que este Ra é na verdade uma espécie de alienígena que vive num corpo humano.
Vücudu çok soğuk.
Está tão frio.
İnsan vücudu ortalama 10 galon su muhafaza eder.
O corpo humana apenas sustenta cerca de 40 litros de água.
Onda vücudu aklını etkiliyordu.
Bem, no caso dela, o corpo estava a afectar-lhe a mente.
Vücudu ameliyatı kaldıracak kadar dayanıklı değildi. Ki bunu söylemiştim zaten.
O organismo estava demasiado instável para a cirurgia, que foi o que eu disse.
Vücudu beyninden daha güçlü olabilir.
Talvez o corpo dela tenha sido mais forte que o seu cérebro.
Addison hastalığı varsa vücudu adrenalin yerine melanin bileşenleri salgılar.
Se tiver doença de Addison... o corpo dele está a produzir melanina em vez de adrenalina.
Adrenalin olmazsa, vücudu düzgün bir stres tepkisi başlatamaz.
Sem adrenalina, o corpo não consegue dar a devida resposta ao stress cirúrgico.
- Ve stres hormonları olmazsa... - Sus artık! ... vücudu ameliyata...
- E sem as hormonas do stress o corpo dele não tem capacidade de se adaptar à cirurgia.
Kızın vücudu da 8 hafta önce yakıldı.
A rapariga foi cremada há oito semanas.
Vücudu bu baskıyı kaldıramadı.
O corpo dele não aguentou a força. Tinha um tumor.
Vücudu bükülmüşse.
Ou torcido.
- Vücudu tehlikede.
- Tem o sistema comprometido.
Goku'nun dövüşten kalma yaralı vücudu iyileşiyordu,
Lutei contra o Piccolo há cinco anos no 23º Budokai
Vücudu tamamıyla iflas ediyor.
A carregar.
"Onun vücudu" derken neyi kast ediyorsun?
- O corpo dele, como?