Wilkerson traduction Portugais
42 traduction parallèle
Bay Wilkerson, Emmie Slattery'nin başucundan yeni geldim.
Estive até agora à cabeceira da Emmy Slattery.
İyi geceler, Bay Wilkerson.
Boa noite, Sr. Wilkerson.
Bay O'Hara, Jonas Wilkerson'ı işten çıkarın.
Sr. O'Hara, tem de despedir o Jonas Wilkerson.
Yanki Wilkerson ve beyaz avam kızı Slattery?
O Ianque Wilkerson e a desavergonhada da Slattery!
Burada Bay Gerald'ın kahyalığını yapan, şu beş para etmez nefesi kokmuş, beyaz Wilkerson'u gördüm.
Vi o desavergonhado do Wilkerson que foi capataz do Sr. Gerald.
Emmie, Bn. Wilkerson oldu.
A Emmy agora é a Sra. Wilkerson.
- Wilkerson, başkanın kayınbiraderi.
- Os seus nomes são : Mervin Dikinson, cunhado do presidente da câmara.
Milkson, Sorrenson... Jensen, Wilkerson ve Zeider.
Milkson, Sorrenson, Jensen, Wilkerson e Zeider.
Bayan Wilkerson'ın bir çakısı var.
Miss Wilkerson tem um canivete suíço.
- John Smythe ve Brenda Wilkerson.
- John Smythe e Brenda Wilkerson.
"Şeref geçen gün çok iğrenç..."
Eu preciso de Berkeley e Wilkerson no almoço.
Karen Wilkerson, Astsubay Wilson'ın müdürüyüm.
Matar todos que sabiam do plano era o objectivo dela, então porquê ficar?
Albay Lawrance Wilkerson. Orduda 31 yıl görev yaptı. Vietnam'da görev yaptı. 2002-2005 yıllarında Colin Powell'ın Kurmay Başkanıydı.
CORONEL LAWRENCE WILKERSON CHEFE DE PESSOAL DE COLIN POWELL.
Julie Wilkerson, kaybolmuş.
Julie Wilkerson... Desaparecida.
Havalı sağır çocuk Oliver Wilkerson...
O miúdo fixe surdo Oliver Wilkerson...
Oliver Wilkerson da buradaymış.
Aquele é o Oliver Wilkerson.
Neyse, sonra görüşürüz Randall Wilkerson.
Bom, até logo, Randall Wilkerson.
2006 yılında, Anna Wilkerson'a ilik kanseri teşhisi konuldu.
Em 2006, Anna Wilkerson foi diagnosticada com sarcoma de Ewing.
Mariel Wilkerson.
Mariel Wilkerson.
Mr. Wilkerson'a ne oldu?
O que aconteceu ao Sr. Wilkerson?
Sara Wilkerson?
Sara Wilkerson?
Wilkerson'a ne oldu?
O que se passou com Wilkerson?
Wilkerson mı?
Wilkerson?
O zaman Cindy saat 9'da Wilkerson'a nasıl mesaj çekti?
Está bem. Então, como foi que a Cindy mandou um msn às 21h?
Onu Bill Wilkerson öldürdü.
Então, inventamos outra história. O Bill Wilkerson matou-a.
Belki de Cindy'yi kıskançlık yüzünden Bayan Wilkerson öldürdü.
Quem é que sabe? A mulher pode tê-la morto num ataque de ciúmes.
Bayan Strauss işe gitmemişti. Bunun üzerine iş arkadaşı Bill Wilkerson onun evine gitmiş.
Strauss não tinha aparecido no trabalho, então, um dos colegas, Bill Wilkerson, foi a sua casa.
Eğer gerekirse Bay Wilkerson bir avukat ordusu tutar.
O Sr. Wilkerson vai arranjar um advogado, se necessário.
Bill Wilkerson, Ivana West'in arama ve mesajları.
Mark Strauss, Bill Wilkerson, Ivana West.
Sana nasıl yardım edebilirim? Wilkerson karısını takip etmek için bir şeylere ihtiyacı var... soru sormak yok.
Aqui o Wilkerson precisa de um farejador digital, para localizar a mulher, sem fazeres perguntas.
Şu anki kiracılarımız Bay ve Bayan Wilkerson ve Tommy.
Os nossos hóspedes atuais registaram-se como Sr. e Sra. Wilkerson e Tommy.
Siz Bay ve Bayan Wilkerson olmalısınız.
Devem ser o Sr. e a Sra. Wilkerson. - Isso mesmo.
Yoksa onların rehinesi mi?
A Sra. Wilkerson é prisioneira?
Yoksa Bayan Wilkerson mı rehineleri?
O prisioneiro está no baú?
Bayan Wilkerson bana imdat çağrısı yaptı.
Fez...
Acaba Tommy, Ahbaplar'ına üçlü ilişki için katılıp sonra da kanepedeki yerini Bayan Wilkerson'a mı bırakıyordu?
Seria o Tommy a juntar-se aos seus amiguinhos para um ménage à trois, sendo depois substituído pela Sra. Wilkerson no sofá?
- Jonathan Percy Wilkerson.
Jonathan Percy Wilkerson.
Bernice, klimanın yakınına geçtiğimiz için bizden hep nefret etti.
A Bernice odiava-nos, aos Wilkerson, porque tínhamos o lugar mais perto do ar condicionado.
Elinde delil olmadığı için, saygı değer Yargıç Wilkerson'ın davayı düşürmekten başka şansı yoktu.
Sem provas, o meritíssimo juiz Wilkerson não teve alternativa a não ser arquivar o caso.
Ortadan kayboldu Bayan Wilkerson.
Tens algum higienizador de mãos?
Wilkerson bu kanunda her şeyi batırdı.
Wilkerson pôs tudo no relatório.
Gördün değil mi?
A Sra. Wilkerson estava a fazer-me o sinal de socorro.