Yamyamlar traduction Portugais
146 traduction parallèle
Eminim o yamyamlar Babe'ye aynısını yaptı.
Como os canibais fizeram com Babe!
Yamyamlar.
Canibais.
Yamyamların korkunç törenini görünce dehşete kapıldım.
Toda a noite observei, horrorizado, os canibais e o seu espantoso espectáculo.
Yamyamlar sabahtan önce benim için buraya gelemeseler bile, o burdaydı.
Se os canibais não vierem por mim antes do amanhecer, Ele poderia fazê-lo.
Çok şükür, yamyamlar gitmişlerdi. Kayıp kurbanını fazla aramadan.
Os canibais tinham-se ido embora, por sorte, para mim, sem procurarem os seus companheiros desaparecidos.
Buradan su almaya karar verdiler, yamyamları öldürünce de bizi burada bırakmak istediler.
Ancoraram aqui, para se abastecerem de água e para nos abandonarem. quando surpreenderam e mataram os selvagens.
Ayrıca bilgi olarak söylemeliyim ki, yamyamlar ara sıra, bu adayı ziyaret ederler.
Informação, também, sobre os selvagens que ocasionalmente, visitam a ilha.
Yamyamları da unutma. Yamyamların unut.
Ele so quis assustar-nos.
Ama yamyamlar yoldaysalar yakında gelirler.
Mas se os escarumbas saíram logo de Isandhlwana, poderiam estar cá, bem... agora.
Etrafta yamyamların olduğunu anlamamız o kadar sinir bozucu oldu ki ürkütücü yerden aceleyle ayrıldık.
A descoberta de que ali viviam canibais perturbou-nos tanto... que saímos imediatamente daquele lugar.
Yamyamlar...
Canibais...
Yamyamlar!
Canibais!
Cezalandırılmayı hak eden yamyamlar ve katiller gibi... cezalandırılacaksınız.
Serão castigados como os canibais e assassinos merecem ser castigados!
Sizden bahsediyorum Sizi yamyamlar
Pois é o que eu digo, escutem-me
Hala taş devrindeki yamyamlar gibi yaşayan insanlar var dünya üzerinde..... acımasız, düşmanca ve çevreden yalıtılmış geçerli olan kanunun güçlü olanın ve ayak uydurabilenin hayatta kaldığı bir dünya
Ainda há gente vivendo na idade da pedra e praticando canibalismo. Ilhados num meio ambiente brutal. Onde prevalece a lei do mais forte...
Merak ediyorum gerçek yamyamlar kim?
Pergunto-me, quem serão os verdadeiros canibais...
Sizi yamyamlar!
São canibais?
Yamyamlar. Bize saldırdılar.
Os canibais atacaram-nos.
Mike'ın yamyamlar hakkında anlattığı şeylerin hiç biri gerçek değil.
Escuta : Nenhuma das histórias que Mike contou sobre os canibais é verdade.
Peki ya yamyamlar...
Mas então, os canibais...?
Yamyamlar kızı yediğinde çocuk daha bebekti.
" quando os canibais os comeram, ele ainda era muito pequeno.
Yamyamlar!
E tu estás metido em problemas.
Yamyamlar da misyoneri yemeden önce... böyle söyler.
Também é o que o canibal disse ao missionário, pouco antes de o comer.
Yamyamlar.
O Povo Feroz.
Yamyamları gördük.
Nós vimos o Povo Feroz.
Yamyamlar gelmeden önce yaşadığımız yer.
Era onde vivíamos antes da chegada do Povo Feroz.
Yamyamlar seni yakalayacak.
O Povo Feroz vai-te apanhar.
Yamyamlar şafaktan önce geldiler.
Os Ferozes vieram ao amanhecer.
Yamyamların eviydi.
Aqui era a casa do Povo Feroz.
Yamyamlar.
- Canibais.
Bu adaların bazılarında yamyamlar olduğunu duymuştum.
Ouvi dizer que havia canibais em algumas destas ilhas.
Yamyamlar yemedilerse, bir kaç dakika içinde burada olurlar.
Se ainda não tiverem sido comidos por canibais, devem estar a regressar.
Seni adam edeceğim Şaban! Kongo'daki bütün yamyamların çüklerinin küçülmesini beklemem gerekse de!
Hei-de espevitar-te, soldado Pyle... nem quem tenha de capar quantos canibais há no Congo!
Fareler- - Ufak yamyamlar onun her tarafındaymış.
Os ratos... esses pequenos canibais estavam todos em cima dele.
- Yamyamlar.
Canibais.
Mekik kazası, Lanetli Dünya, yamyamlar.
Uma nave caída... a Terra Maldita, canibais...
Ben de anlatırdım geçirdiğim felâketleri yaşadığım etkileyici kazaları ölümden nasıl kıl payı kurtulduğumu küstah düşmana nasıl esir düştüğümü ve nasıl köle olarak satıldığımı. Birbirlerini yiyen yamyamları Anthropophagi'yi ve başları omuzlarının altından çıkan insanları.
falei de acasos assaz desastrosos de episódios pungentes em dilúvios e batalhas fugas por um triz das fauces da morte de como fui por insolentes inimigos capturado e vendido como escravo dos canibais que uns aos outros devoram os Anthropophagi e de homens cuja cabeça desponta sob seus ombros.
Aynsley, yamyamlar!
Aynsley, são canibais!
Eğer o yamyamlar geri gelirse onlar için hazır olacağız.
Se os canibais voltarem, estaremos prontos para eles.
Belki de burada yamyamlar filan yoktur.
Se calhar não há canibais!
Yamyamlar çatal kullanmaya başlasaydı buna da gelişme der miydiniz?
Se canibais usassem talheres, chamaria a isso progresso?
Cuma onu yamyamların kazanından kurtardığım için... önümde büyük bir minnetle diz çöktü.
"O meu homem, Sexta-feira, jogou-se " aos meus pés com gratidão " por eu o ter salvo da panela dos canibais'.
Bir de yamyamlar.
E os canibais.
Cumayla birlikte yamyamların kampına gittiğimizde... gördüklerim karşısında dehşete kapıldım, adeta kanım dondu
"Quando o meu homem Sexta-Feira e eu chegámos ao acampamento dos canibais, " todo o meu sangue gelou nas minhas veias com o horror do que vi. "
Burası hukuk ofisi, yamyamların odası değil. - Karen!
Isto é um escritório de advogados, não é um hotel nas Antilhas.
Yamyamlar.
Caçadores de cabeças, canibais...
Yamyamlar, hasta tacizciler, bebeklere işkence yapan ve öldürenler.
Canibais, degenerados que molestam, torturam e assassinam crianças.
Yamyamlar senin vudu olduğunu öğrenirse tencereyi boylarız.
Se esses canibais descobrem que tu és o vudu, metem-nos numa panela!
Yamyamlar!
Centenas de canibais!
Yamyamlar.
Eles são canibais.
- Yamyamlar, keyifler nasıl?
Yo, então tá tudo pessoal?