English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Y ] / Yargıçı

Yargıçı traduction Portugais

10,268 traduction parallèle
Şimdi Jeanine Pirro büyük jürinin karşısına çıkıp "Bu şahıs Galveston'da işlenen bir cinayetten yargılanacak." diyebilir.
Agora a Jeanine Pirro pode ir ao grande júri e dizer : "Esta pessoa vai ser julgada por homicídio em Galveston."
- Hayır, Sayın Yargıç. Vermedim.
Não, Meritíssimo, não o fiz.
Sayın yargıç, tanığımız Bob Durst.
Meritíssimo, a nossa primeira testemunha é Bob Durst.
Evet sayın yargıç.
Sim, meritíssima.
- Oldukça yargılayıcı bir efsaneymiş.
- Isso é um mito julgamental.
Yargıç Denner haklı. İşin üstünü kapadım.
- O Juiz Denner tem razão.
Şu anda, yargıç senin suçlu olduğunu düşünebilir ve soğukkanlı bir katili serbest bırakmak kolay değildir ulusal güvenlik adına olsa bile. Ama senin olmadığın bir soğukkanlı katili.
Neste momento, aquele juiz pode pensar que és culpada e não é fácil deixar um assassino implacável sair em liberdade, mesmo em nome da segurança nacional, mas não és uma assassina implacável.
Bay Cooper'ın tıbbi sorunları vardı, Sayın Yargıç.
Cooper teve um problema médico. Não pode estar presente.
Sayın Yargıç, devam etmeden önce bir şey söyleyebilir miyim?
Antes de continuar, posso dar-lhe uma palavra?
- Özel konuşma, Sayın Yargıç?
- Em privado? - Negado.
- Sayın Yargıç.
- Meritíssimo. - O que foi?
Özür dilerim, Sayın Yargıç.
- Lamento, Meritíssimo. - Disse a Mr.
Sen Yüksek Mahkeme yargıcısın, Richard.
É um mero juiz, Richard.
Sen de hep paranoyak, çok bilmiş ibnenin tekiydin Sayın Yargıç.
E você foi sempre foi um canalha arrogante e paranoico. Meritíssimo.
- Sayın Yargıç!
- Meritíssimo.
Öyleydi, ta ki yargıç davasını düşürünceye kadar.
Ficou, até ao juiz rejeitar a acção judicial dele.
Dur bileyim, ilk aradığın hiçbir fonksiyonu kalmamış, eşini döven Yargıç Barnes oldu.
Deixe-me adivinhar, começou pelo bom velho juiz Barnes, agressor de mulheres.
- Yargıç seni her şeyden akladı.
- O juiz ilibou-te de tudo.
Sayın yargıç. Bu kabul edilemez.
Meritíssimo, é inaceitável.
Buradayım. Sayın yargıç.
Estou aqui, Meritíssimo.
- Ne? Sayın yargıç, bu bir rezalet.
Meritíssimo, isto é ridículo!
Sayın yargıç.
Meritíssimo!
Bunun onula ne alakası var? - O bizim yargıcımızdı.
- O que é que isso tem a ver com ela?
Benim işim yargıç olarak kurbanlar için adaleti getirmek ve bir daha kimseyi incitmeyeceklerinden emin olmak.
O meu trabalho como juíza é obter justiça para as suas vítimas, e garantir que ele nunca mais magoa ninguém.
Yargıç bana lolipop vermişti.
O juiz deu-me um chupa-chupa.
Yargıç ve cellat olman gerektiği ne büyük bir hiciv...
- Que sátira... - As tuas acções são deploráveis... -... que devas ser juiz e carrasco.
Acil mahkeme emriyle koşucunun cesedini çıkarıp otopsi yaptıracağız. Yargıç Lynch'le konuşup hızlandırırım.
Vamos pedir um mandado de emergência, vamos exumar o corpo da atleta e fazer uma autópsia.
- Eğer bize sitedeki kullanıcı adı ve şifreni vermezsen 50 cinayetten yargılanacaksın.
- Se não nos der o seu login e senha para podermos invadir este site de leilões, vai ser preso por todos os 50 assassinatos.
- Sayın Yargıç, biz...
- Meritíssima, nós...
Roger Birnham'ın savunmak için, Sayın Yargıç.
Roger Birnham em nome do arguido, Meritíssima.
Zevkle Sayın Yargıç...
Muito prazer, Meritíssima.
Yargıcın bu duruşmayı bir dava haline çevirmeyeceğinden eminim.
Creio que o juiz vai concordar e não vai levar a julgamento.
Tanığa hâlâ yemin altında olduğunu hatırlatınız Sayın Yargıç.
Lembre a testemunha que está sob juramento, Excelência.
Sayın Yargıç, 4 Kasım'a ait orijinal kamera görüntüleri elimde.
Excelência, tenho aqui o vídeo original de 4 de Novembro,
Davalı, bu görüntüyle oynamıştır Sayın Yargıç.
A defesa manipulou o vídeo, Excelência.
Sayın Yargıç, bu saatten sonra yapılacak bir avukat değişikliği hükümsüz bir davaya yol açabilir.
Excelência, uma mudança de advogado pode resultar em anulação.
Eğer Qasim Kabil'de mahkeme karşısına çıkıp yargılanmazsa cezasını rehineye uygulayacağım.
Se Qasim não estiver em Kabul para enfrentar o seu julgamento a sentença dele será transferida para o refém.
Yargıç Korkmaz'ın bilgisayarı için istediğimiz arama emrini onaylamadı.
E nenhum mandado.
Yargıcın yanında işedim.
Fiz xixi ao lado do juiz...
Buyurun sayın yargıç.
Presente, Meritíssimo.
Evet bu doğru sayın yargıç.
Correto, Meritíssimo.
Bir nüfuz nehri derin derin akıyor yoksa Yargıç Denner'a size karşı ne kadar kolay birinci dereceden cinayet davası açtırdığımızı unuttunuz mu, Ajan Keen?
Esqueceu-se de como foi fácil fazer com que o Juiz Denner retirasse a acusação de homicídio, agente Keen? Olhem em redor.
Görevli Yargıç, Sayın Jesse Moss.
Preside o Juiz Jesse Moss.
- Var Sayın Yargıç.
É, Meritíssimo.
Sayın Yargıç, daha mahkeme başlamadan yersiz iddialarda bulunuyor.
Meritíssimo, ela está a fazer declarações infundadas sobre o carácter da vítima - ainda antes do início do julgamento.
Yargıcın merhamet nedenli serbest bırakmasına sevindim.
Ainda bem que o Juiz concordou com uma libertação compassiva.
Başka bir sorum yok Sayın Yargıç. Dur.
Não tenho mais perguntas, Meritíssimo.
Sayın Yargıç, 17 numaralı jüriye geldiği için teşekkür ederiz.
Meritíssimo, gostaríamos de agradecer e dispensar o jurado número 17.
Şimdiye kadar bana söylenen Dennis Vaughn adında bir New Jersey ceza mahkemesi yargıcı olduğu.
O que me disseram até agora : A vítima é um juiz criminal de New Jersey chamado Dennis Vaughn.
Yargıcın neden şehirde olduğuna dair bir fikriniz var mı?
Este é Sherlock Holmes e Joan Watson. Alguma ideia do motivo do juiz estar na cidade?
Yargıcın New Jersey valisinin yeniden seçim kampanyası için bir bağış toplantısına katıldığını söyledi.
Ela disse que ele veio a uma arrecadação de fundos para a campanha de reeleição do governador de Jersey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]