Yass traduction Portugais
161 traduction parallèle
Seni yassı burunlu, küçük gözlü dalkavuk.
Seu patife amalucado, nariz chapado de olhos pequenos! Ei!
Öbürleri çok yassıydılar.
Não gostei dos outros, eram demasiado finos.
Önceden göğüsleri yassıydı.
Ela não tinha peitos.
Uteler ve Yassıkafalar genelde barışçı tiplerdir.
Os Utes e os Cabeças-Chatas são geralmente nativos pacíficos.
Onlar Yassıkafalar ve bildiğim kadarıyla kimseyi yaralamadılar.
São Cabeças Chatas e eles nunca fizeram mal a ninguém que conheça.
- Yassıkafalar olduklarını bilmiyordum.
- Eu não sabia que eram Cabeças-Chatas.
Yassıkafa dili bilmiyorum.
Eu não falo a língua dos Cabeças Chatas, sabes isso?
Onlar kim, Yassıkafalar mı?
Quem são eles, Cabeças-Chatas?
Onlar Yassıkafa mı dedim?
Perguntei se são Cabeças-Chatas.
- Yassı kafalı motoruna ne oldu?
- Que foi isso na cabeça?
Seni aptal, kuş beyinli, yassı kafa içinde de büyük bir kavun var.
Estúpido, miolos de galinha, cabeça de vento... Tenho as pernas tortas, os ouvidos... sim?
Allahın emriyle hayatım bana bağışlandı. Kurulumun üç üyesinin ölümünün yassını tutuyoruz.
Por vontade de Deus, fui poupado, mas lamento a morte de 3 membros do meu Conselho.
Yassı bir aynayla düzgün nişan alabilir misin?
Consegues apontar com precisão com um espelho plano?
- Elveda yassı kafa.
- Adeus, cabeça chata.
Kılıç ne yassı ne de düz olmalı ama iyi yönlendirilip kalp ve akciğerlere batırılmalıdır.
Não deve ser de lado, nem perpendicular. Mas bem dirigida... para furar o coração e os pulmões.
Orada, birbirlerini mızraklayıp homurdanan birkaç düztaban... ve yassı kafalı ilkel insandan başka bir şey yok!
Não há lá nada, além de estúpidos Neandertais com pés chatos... às marretadas e aos grunhidos.
Kendimi biraz yassı hissediyordum da.
Tenho-me sentido muito magro.
Yassı kaldırım taşı alıp yürüyüş yoluna koyabiliriz.
Podias tirar aquelas pedras do meio do jardim e metê-las ao longo do passeio.
Anlamı şu. Bir adamla konuştum. Bana Kolorado, Yassı Kaya kasabasındaki pilot eğitim okulundan söz etti.
Estive a conversar com um tipo... que me falou de uma escola de aviaçäo em Flat Rock, no Colorado.
Kolorado'da, Yassı Kaya'da orman yangını çıkmaz, çünkü hiç ağaç yoktur.
Näo há fogos florestais em Flat Rock porque näo há lá árvores.
O yüzden oraya Yassı Kaya demişler ya gerzek.
É por isso que se chama Flat Rock, idiota.
Bu yüzden Yassı Kaya'yı seçmişler.
Por isso escolheram Flat Rock.
Yassı Kaya'ya yerleşip seninle yaşarım.
Fico em terra em Flat Rock e serei a tua miúda.
Al bana Kolorado'da, Yassı Kaya'da bir pilot okulundan söz etti.
O Al falou-me numa escola de formaçäo em Flat Rock, no Colorado.
Onu Yassı Kaya'ya uçuracak bir pilot bulunca alabileceğimi söylemiştin.
Disse que o podia ver quando encontrasse um piloto para o levar para Flat Rock.
Seni de Yassı Kaya'ya götürüyorum.
Vou levar-te comigo para Flat Rock.
Tuzlu suyu dene yassı surat!
Experimente água salgada, imbecil!
Yassı ve kaşarlı ama pizza değil.
É espalmada e gordurosa, mas não é uma pizza.
- Büyük, yassı erişte işte.
Um noodle grande e achatado.
Ben büyük, yassı erişte istemiyorum.
Não quero um noodle grande e achatado.
Yassı kurtlar genellikle erdişidirler.
Os Platelmintas normalmente são hermafroditas.
Bu minik çıkıntılar, yassı tepeleri olan sütun şeklindeki yapraklar.
Estes pequenos botões são os topos lisos das folhas em forma de coluna.
Yassılmış bir ceset görünüyor mu?
Vês algum corpo esmagado ou atropelado por um carro?
Silindirlerin üzerinde yassı noktalar oluşuyor.
O tambor fica com manchas.
Yassıülke Filmcilik.
Filmes dos Países Baixos.
Şirketi Yassıülke Filmcilik...
A empresa chama-se Filmes dos Países Baixos.
Basit bir yassı pili alıp donatım yaparak on kat çalıştırabilirim.
Posso pegar na bateria do teu iate e fazer com que dure uma década.
Yassı piller, pipo tütünü... mazot, çamaşır suyu... diş ipliği, doğumgünü mumları...
As baterias do barco, tabaco de cachimbo, óleo diesel, lixivia, fio dental, velas de aniversário...
Neden birinin.... 26 tane yassı pile ihtiyacı olabilir ki?
Porque é que alguém precisa de 26 baterias de barco?
Tahta gibi yassılaşıyorsun.
Você está ficando lisa.
Saçın biraz yassı görünüyor da.
É que o teu cabelo está muito liso.
Yassı solucanlar.
Platelmintos.
Daha 18 saat bile olmadan, yassı solucanlar çıktı.
Mal passaram 18 horas e jà temos platelmintos.
Yaptığından emin ol dışa yassılaşmasın.
Para que não achate de um lado.
Yengeçler özellikle yassılaşır patlayan dalgaların etkisini en alt seviyeye getirirler. Iguanaların kayalara tutunmak için büyük pençeleri vardır.
Os caranguejos locais tornaram-se especialmente achatados, minimizando os efeitos do bater das ondas, e as iguanas têm garras enormes para se agarrarem às rochas.
Avlarını aramak için ihtiyaçları olan büyük, hassas gözleri vardır ama bedenleri yassıdır ve kenarları yaldızlıdır.
Têm os grandes olhos sensíveis necessários para procurar presas, mas os corpos são achatados. E os flancos são muito prateados.
Yassılaştır.
Alize-o.
Ve sonra, aynı mermi tekrar... buraya girmiş, uyluk kemiğinin yassılaştırdığı yer olan bacağına.
E depois, a mesma bala voltou a entrar aqui, na coxa, onde o fémur... a achatou.
Beni ıslah etmek istediler... eve götürmek... kafamı yassılaştırmak kulaklarımı sivrileştirmek.
Queriam reabilitar-me levar-me para casa achatar-me a testa e tornar as minhas orelhas pontiagudas outra vez.
- Moralini düzelt, yassı burun!
- Ânimo, bonitão!
Yassı burunlu aptal, küt burunlu budala, düzkafalı ben iftihar ederim böyle bir fazlalıkla...
Vil idiota, estúpido, cabeça chata!