Yazan traduction Portugais
3,133 traduction parallèle
Sean'ın çalışma masasından, "Depo." yazan anahtarı aldım
Fui até à mesa do Sean, trouxe a chave que dizia "Depósito".
Orada tek yazan böyle bir durumda size artık para ödemek zorunda olmayacağım.
- Diz que não preciso de os pagar.
Daha önce alnında sayı yazan kız görmedin mi hiç yoksa?
Nunca viste uma miúda com um número desenhado na testa?
Sana yazan kızları sürekli ittiğini söyledi.
Disse que afastas sempre as miúdas que se atirem a ti.
Üzerinde "Kaltak görebiliyormuş" yazan bir tabela asmaya hazırım.
Estou pronta a pendurar um cartaz a dizer : "A cabra consegue ver".
Ayrıca "On bininci ameliyatınız kutlu olsun!" yazan bir de pankart asacağız.
Também vamos pendurar uma faixa a dizer "Parabéns, Dr. Webber, pela 10.000ª cirurgia!"
Ama ilk önce, yazan kişiyi sizlere göstereyim.
Mas primeiro deixem-me mostrar-vos quem o escreveu.
Şöyle bir durum vardı. Diğer yandan ben saygın bir yazardım. 2007 yılında ilk kitabım çıkmıştı, ama ben akşamlarımı Second Life'ta, bu büyük sanal dünyada, üstünde faggery-daggery-doo yazan bir uzay aracını oradan oraya sürerek, afro saçlarla küçük köylere ve konserlere sanal bombalar bırakarak, ve etrafa büyük penisler çizerek geçiriyordum.
Deu-se um ponto em que eu era, já tinha sido um escritor respeitado em 2007, quando o meu primeiro livro saiu, mas eu despendia as minhas tardes no Second Life, aquele imenso mundo virtual, dirigindo uma nave espacial, com as palavras :
- Hani üzerinde "Plân B" yazan.
- A que tem o nome "Plano B".
Bunlar üzerinde "Burt" yazan kol düğmeleri.
São botões de punho com o nome "Burt".
- Bunlar ders kitaplarını yazan adamlar.
- Foram eles que escreveram os livros.
Senin hayatının kendi versiyonlarını yazan insanlar olunca hoşuna gitmiyor demek.
Então não gostas quando alguém escreve a sua própria versão da tua vida?
Belki de "Açık" yazan tarafı çevirmeyi unuttular.
Se calhar esqueceram-se de inverter o cartaz.
Büyük bir hata olduğumuzu yazan bir e-posta gönderdin bana.
Mandaste-me um e-mail a dizer que éramos um erro.
Düğüne çıkmayacağını yazan e-posta.
Aquele a dizer-lhe que não ias aparecer para o casamento.
Argus'ta yazan her şeye inanmamalısın.
Não acredites em tudo o que lês no The Argus.
- O temizlik firmasına çok ağır laflar yazan bir mektup yollayacağım.
- Tenciono escrever, a essa empresa de sabões, uma carta com palavras bem fortes.
Mike, millet "N'aber, Nate'i ben öldürdüm." yazan isim kartlarıyla falan dolaşmıyorsa şayet ufak gezimiz boşuna olacak demektir.
A menos que encontremos alguém que diga "Olá, sou o sujeito que matou o Nate." - Isso vai ser uma perda de tempo.
yazan çicekler alırdım
"Serás sempre o meu amor."
Ana odada, üzerinde "Sadece yetkili kişiler" yazan bir kapı var.
A porta da sala principal, marcada "só pessoal autorizado"
Philip Seymour Hoffman ve Crank Yankers adinda küçük gösteriyi yazan adami.
Philip Seymour Hoffman, e um tipo que uma vez escreveu para um pequeno programa chamado Crank Yankers.
Teklif ettiğinde, masada "beni iç" yazan bir şişe vardı. "Beni ye" yazan bir pasta.
Quando ele me pediu em casamento, na mesa havia uma garrafa rotulada com "bebe-me", um bolo escrito com "come-me,"
Bu rehberlerde yazan turist tuzaklarından biri değil.
Não é uma daquelas armadilhas que tens nos livros de viagem.
DNA, gerçek cinayetleri yazan bir yazara aitmiş.
Afinal, o ADN pertence a um escritor de crimes reais.
Üstünde Hester'in baş harfleri yazan bir para tomarı buldum.
Encontrei um rolo de dinheiro com as iniciais do Hester.
Benim de üzerinde "Federal Bikini Müfettişi" yazan bir tişörtüm var ama Amerika'da öyle bir mevki yok.
Eu tenho uma camisola a dizer "Inspetora Federal de Biquínis" mas é um ramo do Governo que não existe!
Üzerinde "merhaba, ben bir suçluyum" yazan kolye takmak gibi bir şey.
É como usar um cartaz no pescoço a dizer : "Olá, sou um bandido".
Üzerinde senin adın yazan bir viski var orada.
Vamos, há ali uma bebida com o seu nome.
- Kimlikte yazan mı?
- Conforme está no BI?
- Harika. Yaletown'a "Sana demiştim." yazması için uçakla yazı yazan kişiyi işe almak istediğimden değil ama Ames'in ölümü konusunda biraz haklılık hissettim.
Eu não fazia alarde por aí a dizer, "Eu disse-te", mas sim, sinto-me um pouco vingado com o acidente do Ames.
Çünkü eğer bu notu yazan kişi Bay David Clarke hakkındaki gerçekleri açığa çıkarmaya karar verirse karşılaşacağımız durum bu.
Porque é isso que vai acontecer se o autor deste bilhete decidir expor a verdade sobre o Sr. David Clarke.
Üzerinde yazanı okumazlarsa tabelayı kafalarına geçiriyoruz.
Eles podem ler as palavras ou usá-las para bater.
Paramı kodu yazan kişinin üzerine yatırıyorum.
A minha aposta é em quem escreveu o código.
- Üzerinde yazan ismi okuyabiliyor musun?
Conseguem ler o nome nela?
"Janie öldü" yazan bir tişört almalıyım.
Devia arranjar uma t-shirt que dissesse, "A Janie morreu".
Earl Mayfield'ın telefonunda Renko'nun söylediği kişi olmadığı yazan bir mesaj vardı.
Havia uma SMS no telemóvel do Earl Mayfield a sugerir que o Renko não era quem ele aparentava.
Kutsal kitapta yazan her şey normal mi?
Tudo o que está nas Escrituras é verdade?
Çıplak bir uyurgezer veya tahtaya tersten yazı yazan biri olabilirim ancak en azından okuldaki uyuşturucu alıp bileğini kesen tiplerden değilim.
Posso ser a miúda que anda sonâmbula por aí núa e que escreve ao contrário no quadro da aula, mas pelo menos não sou uma dessas desesperadas que corta os pulsos e toma vicodin na escola.
Gerçek olan tek şey tabelada yazan "geri ödeme yoktur" kısmı. Komiserim bekle.
A única coisa que é real é a placa : "Sem reembolso."
20 yılımı üstünde "kurallara uy" yazan afişleri asmaya harcadım.
Passei 20 anos a colocar cartazes que dizem "Obedece".
2,200 sayfada üst yöneticilerden kaynaklanan ciddi bir kusurun ve Lehman'dakilerin repo 105 dedikleri bir şeyi kullanarak borç kısmında yazan 50 milyar $'lık bir sayıyı kayıt defterlerinden taşımasını da içeren muhasebe hilesinin detayları açıklanmakta.
As 2200 páginas denunciam um lapso grave de executivos de topo e detalha as manobras contabilísticas usadas pela Lehman, incluindo a utilização de algo a que chamam Eureka 105, para retirar da contabilidade uma dívida de 50 mil milhões.
Bugün McKenzie'den şey yazan bir e-posta aldığımı biliyor muydun...
Sabes que recebi um e-mail da Mackenzie, hoje...?
Kyle, hepimiz "Hükümet, elini sosyal güvenliğimden çek" yazan Çay Partisi sloganını hatırlıyoruzdur.
Kyle, todos nos lembramos dos cartazes do Tea Party que diziam : "Tirem as mãos do Governo da minha Segurança Social".
Gösteriş için hepsi. Bir parça kağıtta yazan, bir cümle sadece.
É um pró-forma, uma frase numa folha de papel.
Adının başında yapımcı yazan herkes toplantı odasına.
Todos os produtores à sala de reuniões.
Onları yazan ve her yıl ona postalayan benim.
Sou eu que as escrevo e lhas envio todos os anos.
Burada yazan bilgiyi ona ileteceksin, sonra da neler olacağını göreceğiz.
Tu vais passar esta informação e depois veremos o que acontece.
Kışlarını Whistler'da geçiriyorlar, Yazlarını Muskoka'da... Ve ellerine üzerinde ismimiz yazan 26 milyar dolarlık sözleşmeleri var.
Passa o inverno em Whistler, verão em Muskoka, e tem um contrato de 26 milhões com o nosso nome.
Çocukların bu kelimeye karşı asilik yaptığını yazan bir kitap okuduk da.
Acabámos de ler num livro que as crianças... aprendem a rebelar-se contra essa palavra.
Cassie'nin arabası kurcalanmıştı ama öncesinde... öğrendiğimiz kadarıyla bunun... Cassie'nin Bells Glen Hız yolu haberiyle bağlantılı... olduğunu yazan bir not aldık.
O carro da Cassie foi sabotado, mas hoje de manhã recebemos aqui na emissora uma notícia ligada à história da Cassie e a auto-estrada Bells Glen.
Bu yüzden patron olan sen ve dediklerini yazan emir altındaki kişi benim.
Por isso é que tu és o chefe e eu a serva que digita as coisas.