Yazıyorsun traduction Portugais
1,209 traduction parallèle
Şiir mi yazıyorsun?
Está escrevendo poemas?
Hala yazıyorsun demek?
Tu escreves?
- Ve kitap yazıyorsun?
A escrever os seus livros.
- Benimle konuşurken bişeylermi yazıyorsun? - Bişey yazmıyorum.
- Estás a escrever enquanto falamos?
Hala yazıyorsun
Estás a escrever!
Gazetende neler yazıyorsun?
Que andas a escrever na merda do teu diário?
Aynı yazdığın gibi yazıyorsun.
Falais como escreveis.
Korkunç şeyler yazıyorsun.
Os seus horrores.
Kabuslar yazıyorsun.
Os negros pesadelos! Com que fim?
Sanırım hayatın çıkışsızlığı hakkında yazıyorsun. Sahi mi?
Refere-se ao modo como na vida nada resulta da melhor forma.
İyi yazıyorsun.
Escreves bem.
Ne yazıyorsun?
Como está a correr?
Bilmiyorsan neden yazıyorsun ki?
Se não sabia, para que o estava a escrever?
Çok zarif yazıyorsun.
Escreves com graciosidade.
- Ne hakkında yazıyorsun?
- Estás a trabalhar em quê?
Ne yazıyorsun sen?
Amoroso, que escrevias?
Neden yazıyorsun?
Por que escreves?
Roman mı yazıyorsun!
Andas a escrever um romance?
Soo Jung'a mı yazıyorsun?
Estás a escrever ao Soo Jung?
- Ne yazıyorsun?
- O que estás a escrever?
İnsanlara mektup mu yazıyorsun?
Tens de escrever cartas às pessoas?
- Ne yazıyorsun?
- Uau! Que estás a escrever?
- Bunları kitabına mı yazıyorsun?
- É para o teu livro?
- Ne yazıyorsun?
- O que é que estás a escrever?
Sen de teklifini yazıyorsun.
Escreve-se a licitação.
Ne yazıyorsun?
E que escreve?
Pekâlâ, ne yazıyorsun?
- Vá, o que é que estás a escrever?
Kitap mı yazıyorsun, bir caniyi mi yakalıyorsun?
Está a escrever um livro ou anda à caça de um intrujão?
Oray a ne yazıyorsun, Larry?
O que estás a introduzir aí?
- Sen ölüm sayfası için yazıyorsun.
- Você escreve os obtuários.
Ne yazıyorsun?
O que é que estás a escrever?
Ama onsuz hayatla yüzleşemezsin, o yüzden bu berbat soneleri yazıyorsun.
Mas sem ela não enfrentamos a vida, por isso fazem-se sonetos marados.
Hikaye mi yazıyorsun?
Estás a escrever uma história?
Sırtıma bir şey mi yazıyorsun?
Estás a escrever nas minhas costas?
Kitap mı yazıyorsun? Afedersin. Bak.
Está a escrever um livro?
Ucuz aşk romanı falan mı yazıyorsun?
Tás a escrever um romance barato?
Hoşuna gitse de gitmese de tarih yazıyorsun.
Quer queiras quer não, estás a fazer história.
Sirenin ve arkandaki ters yazılarınla Kendini bir şey mi sanıyorsun?
Achas que és importante por causa da treta da sirene, e das letras ao contrário.
Baban bir öykü yazıyor, sen de inanıyorsun.
O teu pai inventa uma história, e tu acreditas.
El yazısı mı çalışıyorsun?
Estás a praticar caligrafia.
Ama bu yazın yanlış ellere geçerse olacakları anlamıyorsun bence.
Mas não sei se compreendes o quão destruidor isto poderá ser nas mãos erradas.
Hediyeleri alamıyorsun ne yazık ki.
Não ficamos com as prendas.
Belirtilerini yazıp, enter'a basıyorsun ve kanser kelimesinin ekranda görünmesini bekliyorsun. - Bunu yapabiliyor musun? Tabii.
E podes fazer isso?
Ben seks hakkında yazıyor olabilirim ama.. ... sen insanların üzerine işemesinden hoşlanıyorsun
Posso escrever sobre sexo, mas tu gostas que te mijem em cima.
Kendini kim sanıyorsun da hastalarıma gereksiz reçeteler yazıp duruyorsun?
Quem pensa que é... receitando medicamentos desnecessários a meus pacientes?
On yıl arayla yazılmış iki notu nasıl açılıyorsun? İkisinde de aynı anlaşılmaz ifade var.
Então, como explicas que os bilhetes contenham a mesma frase obscura?
- kaydediyorsan neden bir de yazıyorsun?
Porque estás a escrever se estás a gravar isto?
Bir yazı tura atıyorsun takım bok yoluna gidiyor.
Um lançamento de uma moeda e uma equipa vai por água abaixo.
Kaskına "öldürmek için doğdum" yazıp barış rozeti takıyorsun.
Escreve "Nascido para Matar" no capacete mas usa um símbolo de paz.
- Yazın ne yapıyorsun?
- O que é que vais fazer neste Verão?
Senin alın yazın. Ne konuştuğunu dahi bilmeyen biri, sende onun Celtic dilini konuşamıyorsun, yada bu ölü dilin adı neyse.
Seu destino, pois Não importa ela não falava uma palavra da Língua Comum, e você não sabia qualquer palavra de Célta, ou qualquer que seja aquele idioma morto.