English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Y ] / Yaşıyorum

Yaşıyorum traduction Portugais

6,328 traduction parallèle
Boşandım, kız kardeşimle yaşıyorum.
Tenho 47 anos, divorciada, vivo com a minha irmã uma adita em recuperação.
Boşandım, kız kardeşimle yaşıyorum. O da eroin bağımlılığı tedavisi görüyor.
Tenho 47 anos, sou divorciada e vivo com a minha irmã que é uma heroinómana em recuperação.
- Hala Afganistan zamanında yaşıyorum. İşsizim ve bovling pistinde eşofmanlarımla oturuyorum.
Ainda estou com a hora do Afeganistão, estou desempregada e estou com calças de treino numa pista de bowling.
Bir aşk macerası yaşıyorum.
Eu tenho um caso.
Doğru ya, ben İngiltere'de yaşıyorum.
Espera, pois é. Estou na Inglaterra.
Pasta süsleme tıkanması yaşıyorum.
Estou a ter um bloqueio de ideias.
Her gün tekrar yaşıyorum zaten.
Revivo isso todos os dias.
Şehrin doğu yakasında yaşıyorum. Yazlarımızı Bedford'da geçiririz.
Moramos no Upper East Side, passamos o verão em Bedford.
"Otuz yıldır iğrenç bir hayat yaşıyorum kolay kolay sıkılan bir insan değilimdir."
E eu vivi a minha vida fechada em casa durante 30 anos, por isso aborrecer-me não é tarefa fácil.
Yaşıyorum.
Estou viva.
Yani, hâla biraz sorun yaşıyorum, ama...
Quer dizer, ainda tenho um problema, mas...
Çocuklar, ben bir vicdan krizi yaşıyorum.
Crianças, estou a passar por uma crise de consciência.
MacArthur Park'ta berbat bir yerde yaşıyorum ama küçük bir yardımla Oakland'a taşınacağım.
Estou num buraco em MacArthur Park, mas espero mudar para Oakland, com alguma ajuda.
- New York'ta yaşıyorum ve de aşığım.
- Estou em Nova Iorque e apaixonado.
Dürüst olmak gerekirse yardım etmenin rahatlığını yaşıyorum.
Honestamente, é um alívio saber que simplesmente ajudei.
Yarım kalmış iş olduğumdan mı hâlâ yaşıyorum?
Sou uma ponta solta e ainda sim continuo vivo?
Nerde yaşıyorsun? - Orda yaşıyorum. O benim oğlum mu?
Não faça isso!
Hayır, üzgünüm. Burada ben yaşıyorum.
Não, desculpa.
Ben gerçeklikte yaşıyorum, oysa kadere inanıyor. Muhtemelen tekboynuzlara da inanıyordur.
Eu vivo na realidade e ele acredita no destino e, provavelmente, em unicórnios.
Karavanımda yaşıyorum da koşullar ne zaman el verirse buraya duş almaya gelirim.
Eu vivo na minha carrinha, por isso sempre que posso tomo banho aqui.
Palos Verdes'te yaşamıyorum. Büyükannem ile San Pedro'da yaşıyorum. Çünkü yedi yaşındayken ailem beni terk etmiş.
Não vivo em PH, vivo em San Pedro com a minha avó, porque os meus pais me abandonaram quando tinha sete anos.
Son yedi yıldır esir olarak tutuluyorum. Sanki cehennemde yaşıyorum gibi geliyor.
"nos últimos sete anos foi mantida em internamento."
Bir kabusun içinde yaşıyorum. "
Estou a viver um pesadelo. "
Bu nesille iletişim kurmakta sorunlar yaşıyorum.
Tenho alguns problemas em conseguir estabelecer uma ligação com esta geração.
Bu yüzden gözlerden uzakta yaşıyorum. en azından öyle yaşadığımı sanıyordum.
Por isso estou fora do radar. Pelo menos pensei que estava.
Yukarı duvara ya da oluşumların arasındaki açıklığa bakıyorum ve oraya girmek istiyorum ve bir parlaklık ya da resim görüyorum ve... ve sonra onu yaşıyorum.
Olho para a parede, vejo o espaço entre as formações e quero entrar naquilo. Fico com uma imagem, um quadro e e, depois, vivo-o.
Kamp 4'de bir haftadan fazla kalamadığım ve hep tırmanmak istediğim ve bu yer benim evim olduğu için kayalıklarda yaşıyorum.
Não posso ficar no Campo 4 mais de uma semana e só quero escalar aqui, por isso, esta é a minha casa. Vivo aqui, nos rochedos.
Fırlatma protokolünde ufak bir sorun yaşıyorum.
Estou com um pequeno problema no lançamento.
St. Louis, ama son zamanlarda göçebe gibi yaşıyorum.
Louis, mas ultimamente passo a vida a viajar.
Ben ilaç işindeyim. Belki yasal değil ama gri bir bölgede yaşıyorum.
Pode ser legal, mas... estou numa área perigosa na melhor das hipóteses.
Demek istediğin, kuş dışkısıyla daha iyi şanslar mı yaşıyorum?
Se queres dizer, se estou a ter mais sorte com excrementos de pássaro?
Bay Spratt ile bir sorun yaşıyorum leydim.
Estou a ter um certo problema com o Sr. Spratt, Minha Senhora.
- Hala burada yaşıyorum.
Ainda moro aqui.
Zarar da var, pislik de var ve ben bununla yaşıyorum.
Houve danos e tiveste culpa, e eu tenho de tomá-la.
Sen Amerikan rüyanı yaşarken, ben bunun rüyalarıyla yaşıyorum.
Enquanto estás a viver o teu sonho americano, eu sonho com isto.
Burada yaşıyorum.
Eu moro aqui.
Lawrence Anderson'ın motorlu araç kayıtlarında sıkıntı yaşıyorum.
Não encontro o registo de propriedade automóvel do Lawrence.
İki cinayette şüpheli ve bu konuda biraz sıkıntı yaşıyorum.
Ela é suspeita de um homicídio duplo e isto está a incomodar-me.
Uzaylılar geldikten sonra her günümü son günümmüş gibi yaşıyorum.
Desde que os alienígenas chegaram, vivo cada dia como se fosse o último.
Ben yaşıyorum, kimse okumayacak.
É minha para viver, não para ser lida.
Bir yıldır bu kasabada yaşıyorum ve ordunun bizi sarsmak için nasıl bir bilgi kontrolü uyguladığını epeydir gözlemliyorum.
Moro em Hill há mais de um ano, e tenho observado a forma como o Exército implanta o controlo de informação. Para corroer a nossa comunidade.
İki cinayette şüpheli ve bu konuda biraz sıkıntı yaşıyorum.
- Suspeita em duplo homicídio. - Não estou à vontade com isto.
Hangi evde yaşıyorum demiştin?
Que casa disse onde mora?
Senin masanın büyüklüğü kadar bir evde yaşıyorum.
Vivo numa casa do tamanho da sua secretária.
Seattle'da yaşıyorum.
Moro em Seattle.
12 yaşındaki halini hatırlıyorum.
Lembro-me de quando tinhas 12 anos.
O anı yeniden yaşıyorum.
Continuo a reviver, esse momento.
Sadakat çatışması yaşıyorsun anlıyorum.
Eu percebo, as lealdades conflituantes, percebo a sério.
Tamam, 15 yaşındaki çocuğun tişörtünü giymiş 80 yaşında bir ihtiyar olduğundan ona inanıyorum ama sen sadece Stuart'a, annene ve HBO kanallarına kızgınsın.
Nele eu talvez acredite porque é um velho de 80 com uma camisola para 15 anos. Tu só estás chateado com o Stuart, com a a tua mãe e todas as HBO's.
Ve okudukça anlıyorum ki onun yaşadığı şeylerin aynısını biz de yaşıyoruz.
E quanto mais leio, mais percebo que... o que passámos, é exatamente o que ela passou.
Kötü haberi yaşıyorum şu an.
Estou a viver as notícias más!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]