English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Y ] / Yiyor

Yiyor traduction Portugais

2,343 traduction parallèle
- Evde biftek yiyor.
- Está em casa a comer bifes.
O, yalancı donut yiyor adamım.
Ela come "falsonuts", meu.
Mark Turner katil tarafından kovalanıyor veya kapıya doğru koşuyor, Fakat arkasından darbeyi yiyor Katil ona birkaç kez vuruyor.
O Mark Turner tentou ou derrubar o assassino ou correr para a porta, mas foi golpeado nas costas, caiu e o homicida golpeou-o mais duas vezes.
- Uçakları yiyor da ondan.
Porque engole aviões.
Bazı zamanlarda sanki bir şey onu yiyor gibi paranoyak davranıyordu.
Agia estranhamente nestes últimos dias, como se algo o corroesse.
Mahalledeki herkes orada yiyor.
Toda a gente da vizinhança come lá. St.
İki tane daha, lütfen. Ama içim içimi yiyor.
Mas isso está a destruir-me por dentro.
Çok fazla yiyor ve Sır saklıyor ve Porno izliyor.
Ele está a comer mais, a guardar segredos e a ver pornografia.
Vay canına. Lanet olsun bu tırtıl yemek yiyor.
Caramba, esta lagarta come bem..
Muzu çok hızlı yiyor.
Ele come bananas depressa.
Yemek yiyor.
Está a comer.
Tek söyleyebileceğim şu ki ; bu herif yiyor, içiyor, çalışıyor ve dövüşüyor.
Pelo que percebi, ele limita-se a comer, dormir, treinar e combater.
Çok az yiyor. Çok az konuşuyor.
Mal come, mal fala comigo.
Biz burada partilerde çalıp güzel yemekler yiyor güzel kadınlara bakıyor olacağız.
Nós ficamos a fazer a festa, a comer bem e a olhar para mulheres bonitas.
Ton balıklı sandviç yiyor olurdum.
Estava a comer uma sandes de atum.
Eğer bütün "keşke" ler at olsaydı, her akşam "keşke" eti yiyor olurdum.
Ei, se desejos fossem cavalos, eu estaria a comer - carne de desejo todas as noites.
İyi mi? Yemeğini güzelce yiyor mu?
- Ele está bem?
Ne yiyor, evi nerede, yakınları, mülkiyet.
O que ele come, sua casa, parentes propriedade.
Ayrıca anladığım kadarıyla, Majesteleri'nin kızlarıyla olan ilişkisini de sürdürüyor. Ve onlarla sık sık yemek yiyor.
Segundo sei, também tem mantido relações com as filhas de Vossa Majestade e que as convida frequentemente para jantarem com ela.
Aslında, yemek odasındaki çiçek yiyor.
Na verdade, é a planta da sala de jantar que a tem comido.
- Mason'larda yemek yiyor.
- Está a jantar em casa dos Mason.
Ve enfeksiyon derini yiyor.
E a infecção está a comer-lhe a pele.
Eşyaları yiyor. Dondurma ve kurabiye gibi şeyler mi yiyor?
Começou com coisas pequenas, bocados da almofada do sofá, peluches.
- Evet, evet, evet. Sadece mamasını yiyor.
Estou só a dar o biberão.
Sanırım yemek yiyor.
Penso que está a almoçar.
Herkes bir şeyler kapmak için birbirini yiyor.
E todos brigam pelo o que conseguirem ter.
Demek erkekler bunun için kafayı yiyor?
- Os homens passam-se com isso?
Evden çıkmaya kalkışırsa elektrik şoku yiyor.
Ele leva um choque se tentar sair da propriedade.
Kırmızı et yiyor musun? Evet.
- Tu comes carne vermelha?
Güzel onlar akşam yemeği yiyor.
Bem, eles vão.
- Yiyor muyuz artık? - Evet, yiyoruz.
- Podemos comer?
Mektubu daha erken açmadığımız için içim içimi yiyor. - Eğer açsaydık, bunu önleyebilirdik.
Estou com aquele sentimento incómodo de que se tivessemos aberto as cartas mais cedo poderíamos ter prevenido isto.
Yemin ederim, bütün gün kafamın etini yiyor.
Juro que a única coisa que ela faz é passar o dia a ligar-me.
Rahat bırak beni. McGee bu bilgisayarın içindekileri analiz et diye başımın etini yiyor.
McGee está a chatear-me para analisar o conteúdo do disco rígido deste laptop.
Kafasında o ana dönüp duruyor ve kafayı yiyor.
Lembra-se do momento da explosão e fica desnorteado.
Koltuğa devrilmiş, iç çamaşırlarıyla makarna yiyor, sence?
Está sentado no sofá, de cuecas comendo macarrão, o que acha?
Senin eleman Liam Pearl'ü doğrayan kancık görünüşe göre yemeklerini kuzey tarafında bir lokantada yiyor.
O teu amigo, o Liam o verme que golpeou a Pearl? Aparentemente costuma comer num sítio em North Side.
Babasının parasını yiyor.
Montado no dinheiro do pai.
Onlar ne yiyor?
O que comem elas?
Bu herifte neyin nesi ayrıca ofisimde ne halt yiyor söyler misin?
Quem é este idiota e o que faz ele no meu escritório?
Neden öğle yemeğinde mısır gevreği yiyor?
Porquê cereais ao almoço?
Büronun verdiği asıl dürtü başlıca milliyetçilik ama bu adam beş yıldır durmadan Amerikan hükümetinin parasını yiyor.
O motivo original que a agência deu foi por ele ser nacionalista, mas este gajo tem vindo a sugar dinheiro ao Governo, há cinco anos.
Yemeği evde yiyor demek.
O Boyd vem almoçar a casa.
Adam mısır gevreğini çatalla yiyor.
Ele não sabe o que diz. - Ele come cereais com um garfo.
Nargile lambam ile tüttürüp baksırımla oturmuş, aptal hindimi yiyor olacaktım.
Não, estaria aqui a tentar fumar um cachimbo de água, a comer peru fumado em boxers.
Ne zaman istese dişilerin peşinden koşuyor ve en iyi yemekleri yiyor.
Anda atrás das cadelas e come sempre do melhor.
Neyse içim içimi yiyor, haydi.
Mas eu já devia ter vindo aqui há muito tempo.
Yalnızca tatlımı yiyor ve adamın konuşmasını dinliyordum..
Estava só a acabar a sobremesa e a ouvir o tipo a falar.
Temel olarak kurtlar seni yiyor.
Basicamente, és comida pelos vermes.
Kurtlar seni yiyor, geriye sadece kemiklerin kalıyor.
Os vermes devoram-te. Só sobram os ossos.
Yemeğini yiyor musun?
Tens-te alimentado?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]