Yon traduction Portugais
1,979 traduction parallèle
Yon Rha'ı aramanız gerekiyor.
Deves estar a falar do Yon Rha.
Yon Rha! Seni tembel adam!
Yon Rha, seu preguiçoso!
Hey, Ne yapıyon len burada? !
O que estás a fazer aqui?
Halüsinasyon ya da ilerlediği yön üzerinde tam kontrolüm yok.
Não controlei completamente a tua alucinação na direcção que tomou.
Sizinle bu öğleden sonra heyecanlı bir göreve çıkıp ardından size "Yon Sanal Bar" ında kulplu sürahide bira ısmarlayabilir miyim?
Estás interessada numa tarde de animada expedição, seguida de uma cerveja numa taverna virtual?
Yön bilgisayarı Sıhhiye istasyonunun çevresindeki büyük bir Nebula'dan dolayı karmaşık bir rota hesaplamak zorunda kaldı.
O navi-computador teve de calcular uma rota complexa para contornar uma grande nebulosa perto da estação médica.
Fırtınaya ben yön veririm.
A tempestade eu aguento.
Eğer salgın ilerlediği yön üstünde durduysa, o hastalığı nasıl kaptı?
Se a epidemia parou abruptamente, como é que ele contraiu a doença?
Biliyoruz ki anormaller yükselişte. Ve şimdi, onlara yön gösterecek birisine ihtiyacımız var.
Todos sabemos... que as aberrações estão em ascensão e agora só precisamos de alguém que as lidere.
Hey bu sokak tek yön - Hmm
Isto é sentido único.
Kaplan yılanlarının, çıngıraklı yılanlarda olduğu gibi ısı dedektörleri yoktur. Bu nedenle, bu kör avcılar tamamen çatal dişlerine güvenerek yön bulmak zorundadır.
As serpentes-tigre não têm sensores de calor como os das cascavéis, pelo que estas caçadoras cegas guiam-se apenas pela sua língua bifurcada.
Müthiş bir yön bulma mekanizması.
É um dispositivo de direcção soberbo.
Artık hayatlarına yön veremezsin. Buna her kalkıştığında işleri iyice berbat ediyorsun.
Não podes controlar mais a vida deles, e sempre que o faças, vais piorar as coisas.
Rüzgar yön değiştirir. Nehirler tersine akar falan işte.
Ventos de mudança, rios de sangue, e tal.
Senin yön algıların berbat.
Seu senso de direção é um droga.
Bugün Çin'de, ülkenin en harika manzaralarından bazılarını da içine alan çok geniş bir alanda 1,500 kadar doğal koruma parkı var. Çin, gelecek için kendisine yeni bir yön belirlerken eski gelenekler hala daha kültürünün önemli bir parçası olmayı sürdürüyor.
Hoje em dia, há mais de 1.500 reservas naturais designadas na China, cobrindo largas áreas de algumas das mais finas paisagens do país.
Manastırın içerisindeki gizem Tibet kültürüne büyük oranda yön veren ruhani bir lokomotiftir. Budistler bu hayattaki eylemlerin bir sonrakini etkilediği sonsuz bir yaşam döngüsüne inanırlar.
Profundamente dentro do mosteiro são os motores espirituais que espalham muito da cultura tibetana.
Yön mikrofonu lazım.
Preciso de um microfone direccional.
Bu ise hislerine yön vermek için bir fırsat.
- Caramba. - Pois. A polícia Chinesa está estranhamente orgulhosa por ter o seu próprio criminoso ao lado do John Wayne Gacy e do Andrei Chikatilo.
İlaveten sizin burayı kontrol altına alıp topçu atışlarına yön vermenizi istiyorum.
Para bloquear aqui, eu quero a sua unidade de reconhecimento para dar auxílio à nossa artilharia.
Genç suratlarınıza bakınca sizler gibi, kendi akademik kariyerime yön verişim aklıma geldi.
Olhando para os vossos rostos jovens e frescos, lembro-me de quando também eu estava a decidir o meu futuro académico, como humilde aluno licenciado.
Buluruz. Evet, Morgan yön tarifini sevmez.
O Morgan não gosta de seguir indicações.
Sonra yön değiştirip Eylül sonuna kadar Sacramento'ya ulaşıyor.
Depois muda de direcção, vai para sul, para Sacramento no final de Setembro.
Uyarıyı alıp yön değiştirdiler.
Receberam o alerta e foram desviados.
Ve de Sam Crow için bir "aksi yön" olamayabileceğinden korkuyorum.
E receio que para Sam Crow, não haja direcção oposta.
Size tek bir yön gösteririm... böylece diğer yöne bakmazsınız.
Como vos faço olhar para um lado, esquecem-se de olhar para o outro.
Sadece hayatına biraz yön vermesi gerekiyor.
Ele precisa de um rumo na vida.
Tamam, ihtiyacı olan tek yön kapının önü.
Sim, o único rumo que precisa, é para fora daquela porta.
Dur, hayır. Bu yön...
Não, foi...
- Yön?
- Rumo?
Hayata yön veren sözler.
Palavras para regerem uma vida.
Kimseye söyleme bunu çünkü eğer okuldaki belalılar sen de farklı bir yön görürse...
porque se os valentões descobrirem que é diferente...
Yön bilgisayarı bizi aya doğru sürüklüyor!
O computador de navegação está a levar-nos direitos àquela lua!
Aptallar. yön bilgisayarını yeniden programlayın!
Idiotas, reiniciem o computador de navegação!
Çabuk, yön bilgisayarını yeniden programlayın!
Rápido, reiniciem o computador de navegação!
Komutanım yön bilgisayarına göre hedefe sadece bir parsek kaldı.
Senhor, o navi-computador indica que só nos falta um parsec.
kendilerine yeni bir yön çizmeliler.
E agora eles precisam de encontrar um novo caminho.
Etrafımda gelişen bir dünya var Ona yön veren ben miyim?
Um mundo cresce ao meu redor. Sou eu que lhe dou forma,
...... Yoksa önceden belirlenmiş çizgiler mi elime yön veriyor?
Ou serão os seus contornos pré-determinados guiando minha mão?
Hangi yön olursa. Bir dizi hızlandırıcı rokete ihtiyacımız var.
Qualquer que seja, vamos precisar de um sério poder de aceleração.
- Ters yön!
- Caminho errado!
Çatıdayım ve görüş açısı çok iyi. Her yön görünüyor, tamam.
Estou no telhado, e... tenho uma boa vista, em todas as direcções.
Büyük adım, sayılar için sayı doğrusuna dik olan... yeni bir yön oluşturmaktı. İşte orası - 1'in karekökünün bulunduğu yer.
O grande avanço foi a criação de uma nova direção de números, perpendicular à linha dos números, e é aí que está a raiz quadrada de - 1.
Merak etme, yön bulmak benim altıncı hissimdir.
Não te preocupes, orientação é o meu sexto sentido.
Akıntı yön değiştirdi Nim.
A corrente mudou, Nim.
Fırtına yön değiştiriyor! Bu kötü!
A tempestade está a mudar de direcção.
Asla yön değiştirmeyecek.
Nunca vai mudar.
Efendim, rüzgâr yön değiştirmek üzere.
Sua Alteza, o vento parece que vai mudar.
Yön mü değiştirdi?
Impossível!
Sanırım sana hangi yön dersek oraya gideceksin.
Você vai para o lado que dissermos, eu acho.
En önemli şey ise, Jung'un yaşama içgüdüsü ve Freud'un türlerin üremesi üzerine olan düşüncelerine ek olarak Maradona'nın gollerini de insan hayatına yön veren üçüncü psikolojik akım olarak kabul etmek gerektiğidir.
mais importante é a percepção que uma nova influência psiquiátrica tem de ser acrescentada ao instinto de sobrevivência de Jung e às ideias de Freud quanto à reprodução da espécie. A influência do futebol de Maradona é o terceiro dos impulsos essenciais ao Homem.