Yonca traduction Portugais
171 traduction parallèle
Kırmızı yonca, saman ve kepek posası.
Trevo vermelho, feno e farelo de trigo.
Dört yapraklı yonca buldum.
Veja, encontrei um trevo de quatro folhas.
Sığırlarım, atlarım, tavuklarım, yonca tarlalarım ve...
Tenho gado, cavalos, galinhas, alfafa e...
Piskopos'un bana garezi olabilir. Ağzımda bir dolu yonca olduğunu ve vaaz veremeyeceğimi düşünebilir, ama Piskopos bile böyle bir şeyi yapmazdı bana.
Pode ser que o bispo me guarde rancor,.... que pense que tenho a boca cheia de capim e que não sei pregar,... mas mesmo o bispo não me faria algo assim.
Ağzımda bir dolu yonca olduğunu düşünürdü.
Pensou que eu estava na boa vida.
Yaşlı karaağacın altında yonca desenli kilim serili, üstünde Mick Collins ayakta duruyor. Silahına dayanmış, saldırı anını bekliyor.
E aí, num tapete de trevos, sob um velho olmeiro, ergue-se Mic Collins, apoiado na sua espingarda, esperando pela hora zero.
ve... avucunuzun sağ köşesindeki çizgiler... altın işlemeli bir elbise üzerinde dört yapraklı bir yonca olduğu söylüyor.
E... no canto direito da sua palma tem um trevo de 4 folhas e um tecido de ouro.
Şu yonca yaprağından biraz ver.
Quero um uísque.
İkili anlamlardan oluşan bu cennette yonca tarlasındaki kuzu gibi... hoplayıp zıplayan sen değil misin sanki?
Um paraíso de ambiguidades em que tu, mais do que ninguém, fazes um regabofe.
Bu da yonca, yani iki ay sonra yonca olacak.
E isso é alfafa, ou será daqui a dois meses.
Yonca filizi ve bir tabak maya ezmesi istiyorum.
Quero os rebentos de alfafa e... um prato de puré de levedura.
"Pomona'daki yonca tarlalarında gizli Japon havaalanı şüphesi var."
"Suspeito de aeródromo japonês escondido nos campos de alfafa em Pomona."
Hay allahım, durumun ne kadar umutsuz olduğunun farkında değil mi bu adam? Tepelere paraşütle katiller indiriyorlar ve daha yeni Pomona'daki yonca tarlalarında gizli bir havaalanı olduğunu rapor ettim!
Estão a atirar assassinos de pára-quedas para as colinas e recebo relatórios sobre pistas de aterragem secretas escondidas nos campos de alfafa em Pomona.
Judy Fox kolyemi çaldı, hani şu üzerinde yonca olanı.
A Judy Fox roubou o meu porta-chaves. Sabes, aquele com o trevo?
İçine düşmek istediğin tezeğin yonca olduğunu düşünmek istiyorsan bana inanma.
Se quiseres continuar de olhos tapados, não acredites em mim.
Büyük bir yonca örümceği.
Uma aranha trepadora-de-árvores gigante.
Yonca tarlasında birbirinin kollarına atılan iki gencin sevgisi gibi değil.
Não o amor de Romeu e Julieta ou o dos clichés dos anúncios.
Yüreklere sevinç veren bağları budanmadan ölmekte... düzgün sıralanmış çitleri dal budak etrafa saçılmakta... nadastaki tarlalarında delice otu... baldıran ve şahterlerle kaplanmakta... ve bunları sökecek saban pas tutmaktadır... çuha çiçeği, mesine ve yeşil yonca veren... güzel çayırlar orak diye inlemekte... tembelliğe alışmakta ve nefret edilesi... deve dikeni, kuzu kulağı... yaban maydanozunun saldırısı... altında hem güzelliklerini hem de... faydalarını yitirmektedir.
Nossos vinhedos, campinas, bosques e sebes... pelo abandono, caem em estado selvagem. Até nossos lares, nós mesmos, nossos filhos... perderam, ou não aprenderam por falta de tempo... as ciências que seriam úteis ao nosso país. Mas selvagens, assim como os soldados... que só meditam em sangue... crescemos em blasfémias, olhares ferozes, trajes difusos... e tudo que não pareça... natural.
Muhtemelen kafamıza bir yonca takıp bir karayolunun kenarına atacaklar.
Se calhar colam-nos trevos na testa, e despejam-nos junto a uma via rápida.
Hepsinde yonca yaprağı şekli var.
Tem todos o mesmo sinal.
Eyalet çiçeği kırmızı yonca.
A flor oficial é o trevo vermelho.
Boğa yarışlarından sonra yonca yaprağı kavşağı fıçı yarışı.
Iremos trazer alguns dos corajosos montadores de touros... alguns cavalos rápidos e charmosas damas. Agora a nossa corrida de barris.
Bu yonca seni sonsuza kadar orada tutacak.
Este trevo vai-te manter fechado para sempre.
4 yapraklı yonca.Topraktan 4 yapraklı yonca koparmalısın. Sonra yoncayı bedenine yerleştir.
Com um trevo de 4 folhas que encontrarás... ao lado do poço.
Küçük kızlar 4 yapraklı yonca aramamalıdır.
As meninas não deviam andar à procura de trevos.
Tamam, onu öldürmek için 4 yapraklı yonca bulmalıyız.
Temos que encontrar um trevo de 4 folhas para matar o duende.
- Evet... - 4 yapraklı yonca olmalı.
Tem que haver um trevo. Ele disse que havia.
Burada oturup 4 yapraklı yonca aramak için çok geç artık.
Não podemos estar aqui à procura de trevos.
Aç bir gezgini zarif bir Vak yonca çorbası ile başlayan lezzetli bir ev yemeğinden daha iyi yatıştıracak başka bir şey var mıdır?
Que melhor maneira para suavizar satisfazer um viajante esfomeado do que com uma refeição caseira deliciosa? A começar por uma sopa delicada de trevo Vak!
- "Uğurlu Yonca."
- "The Lucky Shamrock"
Bir tefeci dükkanındayım Uğurlu Yonca kumarhanesinin karşısındaki caddede.
Atrás da rua do Cassino Lucky Shamrock.
Taze çikolatalı yonca şeklindeki kurabiyeler.
Biscoitos de chocolate acabadinhos de fazer.
Tekerleklerdeki çamura ve metal çerçevedeki yonca tohumlarını [br ] değerlendirsek, ben bu aracın bir çiftçiye ait [ br ] olduğunu veya en azından kırsal kesimde yaşayan birine [ br] ait olduğunu söyleyebilirim.
A julgar pela lama noas rodas e na alfafa incrustada nas frestas do metal, eu diria que este veículo pertenceu a um fazendeiro, ou, pelo menos, alguém que viveu numa área rural.
Evet, bayım ama "Yonca biter de yersin..." Bu atasözü biraz bayatça.
Sim, mas "enquanto a grama cresce..." O provérbio é velho.
- Hey, Kes şunu! -... dört yapraklı yonca...
Pare com isso!
Bir yonca tarlasında bulundu.
Descoberto num campo de alfalfa.
Bu da üç düzine yonca.
E três dúzias de trevos.
Ve o da bir katıra değişmiş. Ve o katır da yonca yemeye kıra gitmiş.
E trocou uma mula por ele, e a mula veio a ser a salvação das férias de Páscoa.
Sonra bir çimdik yonca ve cömert bir miktarda tarçın.
Uma pitada de cravinho moído e bastante canela.
Bu otun içinde yonca yaprağı var.
Isto tem trevos lá dentro. Trevos de quatro folhas.
Ne? Bu kitaba göre... bu cinler dört yapraklı yonca esansını duyarlarsa... geçici bir süre için güçlerini kaybedebilirlermiş.
Segundo este livro,... o duende perde os poderes temporariamente se entrar em contacto com a essência do trevo de quatro folhas.
Oraya girip, yonca yaprağıyla kafa olmasını sağlayıp... kafası iyiyken flütü aldığımız gibi kaçmalıyız.
Temos de lá ir, dar-lhe uma pedrada com estes trevos,... agarrar na flauta e fugir enquanto o gajo está pedrado.
O geceye dair tek hatirladigim sey yonca.
Minha única lembrança real dessa noite era o trevo de quatro folhas.
Adamım, bu... Güzel bir yonca.
Vá, é um... belo trevo de quatro folhas.
Yedi yapraklı yonca.
Um trevo de sete folhas.
O aptal yonca beş para etmez bir çöplük.
Esse trevo estúpido é uma porcaria inútil!
- Yonca.
Trevo.
Bu kaba yonca, Bayan Rosen.
É alfafa, sra. Rosen.
Yani, yonca yaprağı.
Um trevo de quatro folhas.
Seni yonca yosması seni.
Se insiste...
Dört yapraklı yonca.
O quê?