Yurttaşlar traduction Portugais
294 traduction parallèle
Bütün yurttaşlarımız için koruma sağlayacağız, sadece şehir içinde ya da sorunlu denilen bölgelerde değil.
Nós daremos protecção a todos os nossos cidadãos. Não apenas no interior da cidade ou nas chamadas, zonas problemáticas.
Ekselansları, bu mükemmel adada size bazı şikayetleri olan muhtelif yurttaşlar bulunmakta.
Vossa Excelência, há diversos cidadãos desta ilha soberana... que vêm aqui com queixas.
Gemiyi ele geçiren cesur yurttaşların partisi olmalı bu.
Um corajoso grupo de cidadãos deve ter capturado o barco.
Ama yurttaşlarımın İngiltere'ye yaptıklarını gördükten sonra, Norman olduğum için.
Mas de ser normanda depois de ver o que os meus fizeram a Inglaterra.
Pskov ve Novgorod'un iyi yurttaşları! Eğer Buz Savaşı'ndan bahsetseydiniz size saldıracak, aklınızı başınıza getirecektim.
Eu dava-lhes uma surra, sem misericórdia, se não tivéssemos vencido a batalha no gelo.
Bütün namuslu yurttaşlar, yoksulları dar gelirlileri, açları korumak için elimden geleni yapacağımı biliyorlar.
Os cidadãos decentes, comuns sabem... que farei tudo para proteger os desafortunados... os que ganham mal, os que comem mal!
Yurttaşlar zevkten çılgına döndü!
O povo exprime a sua alegria.
Yurttaşları onu göreve uygun bulursa, fakir bir adamın bile vali olacağını düşünen bir köylüydü o.
Era um rapaz do campo que pensou que até um pobre podia ser governador se os seus concidadãos achassem que ele tinha qualidades para o cargo.
Milattan önce 5. yüzyılda bir zorbanın yönetiminde zulüm çeken Atina yurttaşları onu sürgüne gönderdiler.
No século V antes de Cristo, os cidadãos de Atenas, tendo sofrido sob um tirano, conseguiram expulsá-lo.
Yıllar sonra paralı askerlerden kurulu ordusu ile zorba geri döndüğünde aynı yurttaşlar ona şehrin kapılarını açmakla kalmadılar hükümet üyelerini idam ederken onun yanında durdular.
Quando regressou, anos mais tarde, com um exército de mercenários, os mesmos cidadãos, não só lhe abriram os portões, como ficaram ao seu lado enquanto executava os Membros do Governo.
Vergimizi ödeyen yurttaşlarız!
Somos contribuintes! Estamos a passar fome!
Yurttaşlar ne dedi?
Que dizem os cidadãos?
Aziz Catesby, lütfen Dük Hazretlerine gidiniz ve benimle birlikte, Belediye Başkanı ile yurttaşların da burada olduğunu, kendisiyle tüm ülkenin menfaatine ilişkin son derece acil ve önemli konularda görüşmek istediğimizi bildiriniz.
Volta junto do gracioso Duque : diz-lhe que eu próprio, o Alcaide e os homens-bons viemos... sobre questões da maior importância... relacionadas com o interesse geral, celebrar uma conferência com sua graça.
Sayın Lordum merak ediyor, önceden haber vermeden, böyle ordu gibi yurttaşları peşinize takıp burada niye toplandınız diye.
Pergunta com que fim haveis chamado tais hordas de cidadãos que a ele se dirigem.
İşte, size büyük saygı ve sevgi duyan yurttaşlarınızın şiddetli ısrarları karşısında, onlarla birlikte,...
É para tanto que, de acordo com os cidadãos, vossos mui devotos e leais amigos, e por sua veemente instigação..
Kabul buyurun, Sayın Lordum, yurttaşlarınızın dileği bu.
Aceitai, meu bom senhor. Vossos cidadãos assim vos rogam.
Hadi, gelin yurttaşlar.
Vinde, cidadãos.
Dövüşe, kahraman yurttaşlar!
Lutai, valorosos peões!
Ve siz, Atinalılar siz dünyanın başkentinin yurttaşları, siz onun kültürünün temsilcileri siz ileri gelenler, elçiler, Pers'te Darius'la hala işbirliği içinde bulduğum sizler babama karşı da böyle davranmıştınız Atina'nın desteği için bizim yanımızda rehin olarak kalacaksınız.
E vocês, atenienses... cidadãos da capital do mundo... representantes de sua cultura... dignitários, emissários... que encontrei na Pérsia conspirando com Dário... como fizeram contra meu pai... ficarão aqui como reféns... para satisfazer nossos caprichos.
Değerli yurttaşlar, burada kanlarının son damlasına kadar düşmana karşı savaşmış kahraman askerlerimizi ağırlama şerefi bize ait.
Cidadãos! Tivemos o privilégio... De hospedar os gloriosos soldados...
Sonra da, yurttaşlar küçük Prenses'e bağlılıklarını sunabilsinler diye tüm ülkede tatil ilan edildi.
Foi então proclamado um grande feriado em todo o reino... para que todos classes alta ou baixa... prestassem homenagem à pequena Princesa.
Ateizm çöplüğünü yurttaşlarımızın kulaklarına kusması için Henry Drummond'u neden buraya getiriyor peki?
Porque está trazendo Henry Drummond para que vomite o seu ateísmo nojento com o seu ódio ao nosso povo?
Yurttaşlarım ve görünmez dinleyici dostlar, antik zamanlarda kutsal Sina'nın kutsal tepelerinden bizi koruyup ve burada, bu mahkeme salonunda bu mahkeme salonunda...
Companheiros presentes e todos os que nos ouvem nas montanhas santas do Sinai numa era da antiguidade, Deus ditou-nos a sua Lei. E aqui, nesta sala...
"Yurttaşları için en iyisini isteyen bir Almanya."
"uma Alemanha que exija o melhor do homem."
Beyaz Yurttaşlar Konseyinin üyelerini çağırın.
Chamem a liga dos brancos, o conselho!
Kral Harald'ın yurttaşları!
Súbditos do rei Harald!
Bunu, Kar Tepesi yurttaşları adına istiyorum.
São os cidadãos de Snow Hill que pedem-no.
Ben senin şu acınacak durumuna dikkat çekeceğim ve iyi kalpli Yalta yurttaşları seni para yağmuruna tutacak.
Eu chamarei a atenção para o seu pobre estado e os piedosos cidadãos de Ialta cobri-lo-ão de moedas.
Partimiz yasaları ve düzeni yeniden ele aldı ve yurttaşlarımıza sokaklarda güvenliği getirdi.
O nosso partido prometeu restaurar a lei e a ordem e fazer das ruas um lugar seguro para qualquer pacifico cidadão.
Yurttaşların Çareviç'i, basit bir burun kanamasından bile ölebilir.
Cidadãos, meu herdeiro pode morrer por um sangramento no nariz.
Fakirden çalıp, masumu katlediyorsun. Sen altınlarını saklarken, yurttaşların açlık çekiyor, sefil hayatının ne anlamı var?
De que serve a tua miserável vida, se roubas aos pobres, chacinas inocentes e exibes ouro enquanto os cidadãos morrem de fome?
İyi yurttaşların kilisesi.
Igreja de bons cidadãos.
Size inanmıyorum. Bana bağımsızlık hakkında ders mi vereceksiniz? - Yurttaşların hiçbiri.
Não creio que você possa dar-me lições de independência, nem de civismo.
Britanyalı vergi mükelleflerinin katlanmak zorunda kaldığı bu ağır yük karşısında siz aziz yurttaşlarım askerlerimizin zorlu cephelerde timsali olacakları bir kararlılık ve cesaret örneği göstererek bu zor günlerin üstesinden geleceksiniz.
sei que os meus compatriotas carregarão com a mesma determinação e coragem que os nossos soldados mostrarão quando executarem a sua tarefa atroz no campo de batalha.
Sizlere Amerika Birleşik Devletleri'nin tüm yurttaşları adına cesur Amerikalı Franklin Delano Roosevelt'i takdim ediyorum.
Em nome do povo de todos os Estados Unidos, proponho a candidatura desse valoroso americano, Franklin Delano Roosevelt.
Yurttaşlar!
Cidadãos!
Ne de olsa, bu şekilde yurttaşlarından kaçıyorsun.
Fugir aos seus colegas daquela forma, peço desculpa.
Bu ülkenin saygın, yasalara bağlı yurttaşlarının korkusuzca sokaklarda dolaşabilmesini istiyorum.
Quero que os cidadãos respeitadores da lei deste país, possam andar nas ruas sem medo.
Hazar'ın Petrol İşçileri'nden benim sevgili yurttaşlarıma selamlar!
Os trabalhadores de petróleo do Cáspio abraçam os seus conterrâneos. - Por que assustas as pessoas?
Eeee, buradan, bu topraklardan, senin birçok kız ve erkek talebelerin, saygıdeğer ve önemli yurttaşlar, ee, doktor, mühendis ve avukat olmak için şehre göçettiler.
É... aqui, desta terra, muitos de seus pastores e pastoras partiram para a cidade, para se tornarem cidadãos honrados e respeitados. Médicos, engenheiros e... advogados.
Yurttaşlarımın birbirlerinin kuyusunu kazdığını görmek özel ilgi alanıma giriyor.
Eu preocupo-me com cidadãos perseguidos.
Şahsen sizin yaptıklarınız ve hükümetin uygulamaları yurttaşları öylesine çileden çıkarıyor ki, artık her şey olabilir.
A atuação do Governo e Sua Majestade irrita a tal ponto a população, que tudo é possível.
Dostlar, Romalılar ve yurttaşlar baylar ve bayanlar, dinleyin...
Amigos, romanos e cidadãos, oiçam o que tenho para vos dizer, amigos e amigas.
Bayan Fielding, kendi yurttaşlarınıza karşı bizim tarafımızda mısınız?
Está do nosso lado, contra o seu próprio povo?
- İyi akşamlar yurttaşlar.
Boa noite, cidadãos.
Asayiş ve disiplin..... en azından bunu sağlamalıyız, yurttaşlarım!
"Ordem e organização, " nada menos, bons cidadãos!
Sevgili yurttaşlarım...
" caros cidadãos.
Yurttaşlar, lütfen buraya kayıt olun.
Aproximem-se, camaradas.
Sevgili bay bayan tüm yurttaşlarım Danzig'ten ve Langfuhr'dan,... Ohra'dan, SchidIitz'den Prusya'dan,... deresinden tepesinden olmak üzere,... hepinizi tanıyor ve bağrıma basıyorum ancak bir temennimiz var.
"Queridos camaradas do Povo... " De Danzig e Langfuhr, " de Ohra, Schidlitz e Praust!
Evet yurttaşlar.
Sim, cidadãos, canalização.
Çinli yurttaşlarız.
Tudo o que eu estou a pedir é um favor pequeno, rapazes.