Yüreğim traduction Portugais
338 traduction parallèle
"... yüreğim kan ağlıyor... "
Meu coração sangra.
"... yüreğim... "
"Meu coração..."
" Yüreğim aşkınla yanar İnan ki taparım sana
" É do coração que estou a falar Para sempre te hei-de adorar
Hiç olmazsa buna yüreğim yok.
Pelo menos, não tenho coragem para isto.
- Beni bilirsin. Yüreğim sızladı.
- Não tive coragem.
Ama boğ kendini yüreğim, dilimi tutmam gerek.
Mas pára, coração, a minha língua deve conter-se.
Tut kendini yüreğim, tut kendini!
Sossega, meu coração!
Yüreğim, katılaşma, taş olma sakın yüreğim!
Coração, não percas a tua natureza!
Babamın dostlarına yüreğim, kollarım açık.
Aos seus amigos abrirei os braços.
Şimdiyse ne iğrenç geliyor bana, yüreğim bulanıyor baktıkça.
E agora, que horror causa à minha imaginação!
İyi olsa, neden kötülük soksun içime? Tüylerim ürperiyor. Yüreğim yerinden fırlayıp, kaburga kemiklerime çarpacak nerdeyse.
Se ela ê boa, por que eu cedo a tal sugestão... cuja horrível imagem arrepia meu cabelo... e faz meu coração tranquilo bater na costela, contra a natureza?
Yüreğim epey sabırlıdır.
O meu coração é muito paciente.
Başka türlüsünü yüreğim kaldırmazdı.
Não suporto que seja de outra maneira.
Harvey ile benim yüreğim bu altın gibi anlarda sıcacık olur.
Eu e o Harvey ficamos todos enternecidos nestes momentos dourados.
"... yedi yıl ve yedi çarpı yedi yıl denizde seyir almıştım. Gemim çapasız, yüreğim ise umutsuzdu.
Sete anos e sete vezes sete anos eu naveguei... o meu barco sem âncora o meu coração sem esperança.
Ölseydim ve gömülseydim Ve duysaydım sesini Toprağın altındaki tozdan yüreğim Sevinç duyardı hala
"Se estivesse morta e enterrada e ouvisse a tua voz debaixo da terra o meu coração de pó ainda se alegraria."
- Yüreğim ağzımda.
Mas que emocionante que ê isto.
Şu andaki kocamla karşılaştığımız o gün, ben Edward'ın naaşının ardından yürürken o melek kocamın, o sevgili evliyanın kanı, ellerinde daha kurumamışken, yanıma geldiğinde, kısacık bir sürede, şu kadın yüreğim, aptalca, onun ağzından dökülen tatlı sözlere tutsak düştü.
Quando aquele que ora é meu esposo veio ao meu encontro, acompanhava eu o corpo de Eduardo, quando ele de suas mãos mal lavara ainda o sangue derramado daquele anjo que foi meu outro esposo, em tão curto espaço de tempo, meu coração de mulher se deixava cativar por suas palavras.
Yüreğim, görünüşümden on kat daha hafif.
Meu coração está mais alegre que meu olhar.
Yüreğim senin için kanıyor.
Meu coração sangra por você.
Parmaklıklar arkasında ve kilitli kafes içinde görünce yüreğim parçalandı.
Quando vi as grades na janela e o parque fechado, fiquei desconsolada.
Birtaneciğim. Canım sevgilim benim. Yüreğim senin.
Minha querida, queridíssima querida menina.
Geceleri gözüme uyku girmiyor, sağlığım bozuldu, yüreğim yanıyor diyeceğim ona.
Vou dizer-lhe que me tira o sono à noite, me estraga a saúde, me deixa desgostoso.
Yüreğim ölesiye kederli.
Minha alma está triste até a morte.
Öyle bile olsa şaşırmazdım. Yüreğim ağzıma geldi yahu.
Não deixaria isso por menos mas quase senti o coração parar.
Ellerim, seninkilerle aynı renk. Yüreğim seninki gibi soluk olsa kendimi hor görürdüm.
Minhas mãos estão da cor das vossas mas envergonhar-me-ia, se meu coração fosse tão alvo.
Yüreğim parçalanıyor.
Parte-me o coração.
Biçare yüreğim derdi hani,
Dizia ele assim Ao meu pobre coraçäo,
Biçare yüreğim derdi hani...
Dizia ele assim... Ao meu pobre coraçäo...
Bana Regan'ın ikizini gösterin. Aynı yüz, aynı ses, her şey aynı... ama onun Regan olmadığını bilirim. Bunu bana yüreğim söylüyor.
Se me mostrasse uma dupla da Regan, com a mesma voz e tudo, e no meu íntimo, eu saberia que não era a Regan.
Yüreğim hazır.
O meu coração está pronto.
Yüreğim sızlar ve bir ağrılı uyuşukluk sarar
O meu coração dói E o adormecimento confuso
Mükemmel hissediyordum, ama şimdi birden bire yüreğim atmaya başladı.
Estava bem, e de repente, é... tenho... uma crise de fé, sem dúvida.
Yüreğim göz koydu sana
E o meu coração Está virado para ti
Onu uyarmaya yüreğim elvermedi.
Eu não tive coragem de dizer-lhe.
Eve geldiğinden beri efendimin favorisi, sadece onun sözleri dinleniyor, az önce attığı dayak yüzünden de hala yüreğim sızlıyor.
Desde que ele aqui chegou, passou a ser o preferido, só a sua opinião conta, e não esqueci a pancada de há pouco.
Yüreğim değişmeseydi ağlayabilir miydim?
Poderia eu chorar, se o meu coração não tivesse mudado?
- Yüreğim ağzıma geldi.
- Pregou-me um susto.
Teslim olsun. Benim yüreğim dayanmıyor artık, tükendim.
Meu coração não o suporta mais, estou esgotada, não o posso suportar mais.
Yüreğim yanıyor!
Sinto-me pessimamente.
Gerçi ağlamak için çok neden var ama bin bir parça olana kadar şu yüreğim ağlamayacağım.
Tenho motivo de sobra para chorar mas este coraçäo quebrará com cem mil fracassos antes que chore aqui.
Parçalan yüreğim, ne olur parçalan!
Parte, coraçäo. Imploro-te! Parte, coraçäo!
Yüreğim bu cüceye karşı kinle dolmuştu.
O meu coração enchia-se de ódio contra o homúnculo.
Bu hüzünlü suratı ne zaman görsem, yüreğim parça parça oluyor.
Parte-se-me o coração de olhar para ti.
Yüreğim kan ağlıyor ama bunu belli etmemeliyim
O meu coração vai chorar Mas não deve mostrar.
- Yüreğim tropik bir yerden yana.
- Inclino-me mais para algo tropical.
Yüregim agzima gelecekti.
Tinha o coraçäo aqui.
Yüreğim bulanıyor gördükçe.
Meu coração fica doente quando eu vejo.
Seninle ve çocuklarla olan da buydu, çünkü yüreğim yanıyordu.
Porque dói muito.
Yüreğim ağzımda.
Estou ansiosa.
Eğer kitap diliyle konuşacak olursam benim yüreğim ağzımda.
Não me importo, o meu está.