Yüzlerce traduction Portugais
4,555 traduction parallèle
Burada yaşayan yüzlerce insan, kadın ve çocuk var.
Mas, há centenas de pessoas a morar aqui. Mulheres, crianças.
Yüzlerce masum insanı öldüreceksek işi, kuralına göre yapacağız.
Se vamos matar centenas de pessoas inocentes, vamos fazê-lo segundo as regras.
Yüzlerce masum insanı öldürmekten daha fazlası mı?
Mais do que matar centenas de pessoas inocentes?
Sen ve Heller yüzünden, bugün yüzlerce insan öldü.
Milhares de pessoas morreram hoje devido a si e ao Heller.
Ailemin yüzlerce yıllık geçmişi var.
Minha familia já tem várias gerações.
Yüzlerce millik alanda çiftlikler ve pirinç tarlalarından başka bir şey yok.
Só há fazendas e plantações de arroz, em mais de cem quilómetros.
Bir kısmı hariç doğru. Böyleleri daha yüzlerce var.
É apens um capítulo.
Eğer hırsız olsaydım ki böyle bir şeyi itiraf etmiyorum o programı yok etmeye zorlanmadan önce yüzlerce kez okumuş olurdum.
Se eu fosse o ladrão, algo que não estou a admitir, podia ter lido aquele horário cem vezes antes de ter sido obrigado a destruí-lo.
Titan'da yüzlerce göl var. Bunlardan birisi Kuzey Amerika'daki Superior Gölü'nden büyük.
Titã tem centenas de lagos, um dos quais maior do que o Lago Superior na América do Norte.
Sıfırın yüzlerce derece altındaki Titan suyun asla sıvı halde bulunamayacağı kadar soğuk.
A centenas de graus negativos, Titã é demasiado frio para a água ser alguma vez líquida.
Hem yüzlerce var hem hiç yok.
Uma centena, e nenhum.
Yüzlerce adamdan.
Uma centena de homens.
Burada yüzlerce müşteri tarafından değerlenmiş 9 binin üzerinde sunucumuz var.
Temos mais de 9.000 servidores aqui, usados por várias centenas de clientes.
Ama havalandırmaya koyulacak küçük bir miktar bile yüzlerce insanı öldürür.
Mas, basta uma pequena quantidade no sistema de ventilação... E centenas de pessoas morrerão.
Hastalıktan kırılıyorsunuz sayı olarak çok azsınız ve denizden yüzlerce mil uzaktasınız.
Estais enfraquecidos pela doença em grande inferioridade numérica, e a centenas de quilómetros do mar.
Bu kaleyi yüzlerce nesil savundu.
Cem gerações defenderam este castelo.
Yüzlerce metre.
Centenas de metros.
Dünyaya doğru yüzlerce mil.
Milhares de pés debaixo da terra.
Bunlara sebep olacak yüzlerce şey var.
Há outras 100 coisas que podem causar isto...
Bu teknoloji yüzlerce yıldır mevcut.
Esta tecnologia existe há centenas de anos.
Çünkü bir tane varsa, yüzlerce de vardır.
Porque onde há um podem haver centenas.
Doğal çevrenin, kendi atalarına sunduğundan onlarca, hatta yüzlerce kat fazla güneş enerjisi elde etmenin yolunu buldular.
Encontraram uma forma de colher dez a cem vezes mais energia solar do que a fornecida naturalmente pelo ambiente aos seus antepassados.
Yüzlerce doz.
Centenas de doses.
Biz de yüzlerce tabak satmak istiyoruz.
E queremos vender milhares desses pratos.
Her yıl yüzlerce patent başvurusu yapıyoruz.
Nós aplicamos centenas de patentes a cada ano.
Ama sizi temin ederim ki bu ameliyatı yüzlerce kez yaptım.
Mas, posso-lhe garantir, fiz este procedimento centenas de vezes.
Bak, Japonlar, Mirakuru'yu geliştirirken yüzlerce kişi üzerinde deney yaptılar. Bu araştırmaları okudum.
Os japoneses fizeram experiências com o Mirakuru em centenas de homens.
Hawalama yüzlerce insan uğruyor.
Centenas de pessoas visitam o meu "hawala".
Tamam, ama cezaevinde tutuklu yüzlerce vardır. Bu herkes olabilirdi.
Mas há centenas de presos.
Arabası içinde yüzlerce. Ve ha, sadece çok fazla direnmek oldu?
E não deu para resistir, pois não?
Yüzlerce çocuğu yardım ediyorlar.
Eles ajudaram centenas de crianças.
Eğer söylenenler doğruysa İranlıların yetiştirdiği yüzlerce gizli ajan.
Se a lenda for verdadeira, de centenas de Agentes iranianos recrutados,
Bana daha önce yüzlerce kez edilmemiş olan hangi eziyeti edebilirsin?
O que podes fazer-me tu que já não me foi feito centenas de vezes antes?
Sayfa ailelere gelen yüzlerce linç, idam, silahlı saldırı tehdidi ve Müslüman karşıtı mesajlar yerine suç kanıtı olarak görüldü.
Vista como uma prova de culpa, em vez de centenas de ameaças de linchamento público, de decapitação e balas na cabeça de membros da família, assim como de mensagens antimuçulmanas.
O şeyin yüzlerce kişiyi öldürebileceğini biliyorsun, değil mi?
Sabe que isso pode matar centenas de pessoas?
Bu gece şehirde yüzlerce... parti var. Hadi dışarı çıkıp biraz daha içelim.
Há uma centena de festas na cidade, esta noite.
Her yıl cinayetten silahlı soyguna ve çocuk kaçırmaya kadar yüzlerce davaya bakıyoruz.
Investigamos centenas de crimes todos os anos, desde homicídios a assaltos e raptos.
Yüzlerce isim hem de.
Centenas deles.
Sonuç olarak da yüzlerce dula, yetime ve parçalanmış aileye göz kulak olundu.
Como resultado, centenas de viúvas, órfãos, famílias destruídas, estão a ser bem-cuidados.
FBI, Dominik'i Moskova'da 52 kişinin ölümüne ve yüzlerce yaralanmaya sebep olan bir nükleer araştırma merkezini bombalamak suçundan tutukladı.
O FBI prendeu o Dominik acusado de bombardear um centro de pesquisa nuclear em Moscovo que matou 52 e feriu centenas.
Dominik Salvi, şahsen yüzlerce masum Rus'un ölümünden sorumludur.
Dominik Salvi é pessoalmente responsável pelo morte de centenas de inocentes russos.
Yüzlerce alim yasaklı kitapları korumaya çalışarak cesurca direndi.
Centenas de estudiosos resistiram corajosamente, tentando conservar os livros proibidos.
Yüzlerce yıl sonra Avrupa'da gerçekleşen bilimsel uyanışı Müslüman alimler ve bilim insanları tarafından uzun süredir canlı tutulan bir alev tutuşturmuştu.
O novo despertar para a ciência, que teve lugar na Europa centenas de anos depois, foi ateado por uma chama há muito protegida por estudiosos e cientistas islâmicos.
Ark'ta yüzlerce insanın ölebilecek olmasını bilmek, uyumayı güçleştiriyor.
Sabendo que centenas de pessoas podem estar a morrer na Arca, torna-se bastante complicado dormir.
Yüzlerce kişi Ark'tan dünyaya geri yollanıyor.
Centenas de corpos a serem devolvidos à Terra a partir da Arca.
Başkan Grant yüzlerce mil öteden...
O Presidente Grant, mesmo ao estar longe...
Yüzlerce arkadaşımın önünde seni pusuya düşürerek ve ailemden kimse yoktu!
Encurralar te na frente de vários amigos e ninguém da minha família!
Bazıları yüzlerce metre uzunluğunda olur.
Alguns são de 30 metros de comprimento.
Yüzlerce kilometre boyunca çölden başka bir şey yok.
Não há nada se não deserto ao longo de centenas de quilómetros.
Daha yüzlerce kez yapacaklarını bildikleri hâlde insanların ilk seferleri için kendilerine ne kadar baskı uyguladıklarını düşün.
Penso na pressão que colocam na primeira vez, sabendo que farão mais um milhão de vezes.
- Tüm kanalları izledim, onun adı hiç bir haberde görünmüyordu. Yani, yüzlerce insanı öldürmeye çalışması senin için sorun değil. Öyle mi?
Aceitas ele deixar as pessoas morrerem?