Yüçe traduction Portugais
9,460 traduction parallèle
Lütfen Yüce Tanrım, kızına yardım et.
Por favor, meu Deus, ajude a Sua filha.
Yüce Tanrım, hayır!
Meu Deus, não!
Yüce Meryem, Tanrı'nın annesi, şimdi ve ölüm anımızda biz günahkârlar için dua et.
Santa Maria, Mãe de Deus rogai por nós, pecadores, agora, e na hora da nossa morte...
A, Alison ve Alison da hapiste. - Yüce Tanrım.
A Alison é o "A", e a Alison está na prisão.
Yüce Meryem, Tanrı'nın annesi şimdi ve ölüm anımızda biz günahkârlar için dua et.
Santa Maria, Mãe de Deus rogai por nós pecadores agora, e na hora da nossa morte.
Yüce Meryem, Tanrı'nın annesi şimdi ve ölüm anımızda biz günahkârlar için dua et.
Santa Maria, Mãe de Deus rogai por nós pecadores... Agora... e na hora da nossa morte...
- Yüce Tanrım.
- Jesus Cristo!
Yüce Kızıl Ejder'e.
No Grande Dragão Vermelho.
Yüce...
No Grande...
"Ve işte Yüce Kızıl Ejder..."
"E contemplem um Grande Dragão Vermelho..."
Yüce kahraman Theseus bile labirentten Kral'ın kızı Ariadne'nin yardımı olmadan çıkmayı başaramamış. Ona bir ip uzatmış, ipucu, hayat bağı vermiş.
Mesmo o grande herói Teseu não encontrou o caminho para fora do labirinto sem a ajuda da filha do Rei, Ariadne, que lhe deu um fio, uma pista, uma tábua de salvação.
Kuzeyde sizin kadar güçlü, sizin kadar kararlı ve azimli biri,... ve sizin kadar yüce biri yok Lord Cassel.
No norte, não há ninguém mais forte, ninguém mais poderoso, ninguém mais determinado do que o poderoso carvalho, Cassel.
Yüce hakkın kralına ve hediyelerine bir bak!
Contemplai o direito divino dos reis e as suas dádivas.
Kralın askerlerinin İspanyol ordusuna karşı kazandığı yüce zaferini duyurmaktan büyük bir haz duyarız.
"Comunicamos com alegria o êxito da infantaria do rei " contra as tropas espanholas.
Yüce Tanrım!
Misericórdia, Senhor!
- Kutlamalarınız yüce olsun efendim.
Que as vossas celebrações sejam gloriosas, Sire.
- Mütevazı toplantımız Yüce Dutch'a layık değil mi?
A grande Dutch é boa demais para um simples briefing?
Çok yüce ve kudretlisin, değil mi?
És tão arrogante e prepotente, não és?
Frank'i arayan bir kız. Yüce Tanrım.
- Uma rapariga à procura do Frank.
Yüce tanrım.
Querido Deus. Roma é a seguir.
Yüksel yüce tanrım, öfkenle!
Erguei-Vos, Senhor, na Vossa ira.
Woge hâlindeki bu yaratığın tek dokunuşu derisini yakıp kafatasını parçalayarak o yüce savaşçıyı öldürdü. "
Um toque da besta transformada queimou o guerreiro até à morte, queimando a pele - e quebrando o crânio. "
- Yüce Tanrım!
Santo Deus!
- Yüce Tanrım.
Meu Senhor.
Yüce İsa da öyleydi yanlış hatırlamıyorsam.
Também Cristo teve, segundo me lembro.
Kendini işine adamıştır ve yüce gönüllüdür.
É dedicado. E generoso.
En yüksekteki sığınakta yaşayan her kim olursa Yüce'nin gölgesinde dinlenecek.
" Aquele que vive na habitação do Altíssimo descansará à sombra do Todo Poderoso.
Çünkü Yüce Tanrı sayesinde buradayız.
Porque é pela graça Dele que estamos aqui.
Bilmelisin ki Tanrı benim çobanım, ve onun kıymetlisi Yüce İsa da benim yanımda.
Deveria saber... Tenho o amável bom pastor, Sua Santidade, Jesus Cristo, do meu lado.
Yüce Tanrı'nın yarattığı en sakar kız ben olmalıyım.
Devo ser a rapariga mais desajeitada que Deus já pôs na Terra.
- Yüce İsa!
Credo!
- Yüce Tanrım.
Jesus, Maria, José!
Yüce Tanrım.
Senhor Jesus.
- Yüce ruh.
Espírito poderoso.
Yüce Tanrım, çaresizliğini anladığındaki ifadesini görmek için her şeyi yaparım.
Daria tudo para ver a cara dela quando perceber que está indefesa.
Evet, yüce Tom Mason kızını alıp kendi ölümüne yolluyor.
Sim! O grande Tom Mason agarrou na filha dele e voou com ela até à morte!
Bu yüce saray ilk defa böyle rüşvetçi bir pislikle karşılaşıyor.
Nunca este magnífico Palácio foi frequentado por tanta gentalha.
Yüce Tanrım.
Última chamada!
Yüce Tanrı aşkına.
Meu Deus do Céu.
- Sessiz yüce adamdan bahsetmenden memnunum.
Estou contente por ter falado do tipo grande e silencioso.
Yüce Tanrım!
Mãe de Deus!
"İyi bir insan geçmişte yaptığı hatalar için özür diler ama yüce bir insan hatalarını düzeltir."
"Um bom homem desculpa-se pelos erros do passado, mas, um grande homem corrige-os".
Karl Haas yüce bir insandı.
O Karl Haas era... um grande homem.
Bizimkisi yüce bir görev.
Nossa missão é honrada.
Sonunda insanlar Yüce Tanrı'ya feryat etti ve bir ışık hüzmesi bırakıldı.
Até que as pessoas recorreram ao Pai Todo Poderoso... e um raio de luz celestial foi lançado.
Dallas Yüce İsa Yürüyüşü
Grande Comício de Jesus em Dallas
Ama eğer kendinden daha yüce bir varlık için oynarsan, işte o zaman olağanüstü şeyler gerçekleşebilir.
Mas é quando jogas para algo superior a ti que algo extraordinário pode acontecer.
Hatta Tony, ayaktasın, çünkü sen hediyeni yüce Tanrı için kullanıyorsun.
Por falar nisso, Tony, levanta-te, porque tu estás a usar o teu dom para a glória de Deus.
Ona koçlukla vaizliğin pek de farklı olmadığını, ikisinin de kendilerinden yüce bir şeye hizmet ettiklerini söyledim.
Eu disse-lhe que treinar e pregar era quase a mesma coisa. Ambos servimos algo maior do que nós.
Bu gece burada takımlarımızın ya da okullarımızın isimlerinden dolayı değil, hepsinden yüce olan isim sayesinde bir araya geldik.
Não estamos aqui reunidos esta noite por causa do nome das nossas equipas ou das nossas escolas, mas por causa do nome acima de todos os nomes.
- "Yüce Tanrım."
- Jesus vive.
yüce tanrım 1013
yüce isa adına 71
yüce isa 607
yüce allah 17
yüce isa aşkına 17
yüce meryem 28
yüce efendimiz 34
yüce tanrı 88
yüce isa adına 71
yüce isa 607
yüce allah 17
yüce isa aşkına 17
yüce meryem 28
yüce efendimiz 34
yüce tanrı 88