Yıkıcı traduction Portugais
6,463 traduction parallèle
Bu işlemin adı yıkıcı boşaltma.
A isso chama-se empréstimos predatórios.
Efendim, o denizaltındaki veriler yıllarca ulusal güvenliğe yıkıcı etkiler yapabilir.
Senhora, as informações naquele submarino podem ser devastadoras para a nossa segurança nacional durante anos.
Sonucun yıkıcı olduğunu biliyorum.
Sei que o resultado foi devastador.
Yıkıcıydı, ama harikaydı.
Foi duro, mas foi brilhante.
Maalesef Vega için yıkıcı bir etki var.
Infelizmente, há uma divisão de influências em Vega.
3 yılın sonunda 3 gece önce çıkmaya başladık.
Depois de três anos, começamos a andar juntos há três dias.
Rhode Island kıyılarında karşınızda sizi çileden çıkaracak dobişko Peter Griffin!
Ao vivo dos lados de Rhode Island, é o gordo que vos deixa malucos : Peter Griffin!
Kendi kıçını zor yıkıyorsun.
Mal consegue lavar o próprio rabo.
İnterneti devre dışı bırakmak için kıçımı yırttım.
Fartei-me de trabalhar para desligar a Internet.
Sonya'yı Piron'dan çıkarken yakaladık.
Apanhámos a Sonya, a sair da Piron.
Birlikte tutuklanmıştık,... ve hapisten çıktığımda, benden bir yıl önce sürgün edildiğini duydum.
Fomos presos juntos, e quando saí da prisão, ouvi dizer que ela tinha sido exilada um ano antes.
Bir merdivenin kilitlerini kırıp beşinci kata çıkacağız. Ben kapıyı açarken Daryl da nöbetçiyi etkisiz hâle getirir.
Cortamos as correntes numa escada, subimos até ao 5º andar, eu abro a porta, e o Daryl apanha o guarda.
Bölüm "Büyük Yıkıcı"
S02
Sanki bizler... yıldızlar gibi çılgınca parlıyoruz. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil.
É como se fôssemos estrelas... com um brilho descontrolado e com dificuldade para encontrar o nosso lugar.
Gidip taşıyıcı anne bulalım ve bir bebeğimiz daha olsun. Artık eminim.
Vamos encontrar uma barriga de aluguer e ter outro filho.
Ertesi yıI, kendisi ve kızı için Max ve Eloise St. Vincent adında yeni yeni kimlikler yaptırdı. ve Marjorie ile birlikte yeni, sahte bir başlangıç yapmak için Philadelphia'ya yerleşti.
No ano seguinte, criou uma nova identidade para ele e para a filha como Max e Eloise Saint Vincent. - E estabeleceram-se em Filadélfia. - Encantador.
Ayrıca bu yılın en acımasız ironisi ise şu : Jenna seksi bir üniversiteli çocukla çıkıyor ve Matty hala bekar ve yalnız.
Ironia das ironias, este ano, a Jenna namora com um garanhão universitário, e o Matty continua sozinho.
Akıl hastası olduğunu söyleyerek onu anlaşmadan muaf tutamaz mıyız? Dışarı çık ve delirmiş gibi yap.
Agora, podemos acabar com este disparate, ir lá para fora e fazer uma despedida afetuosa?
Daha sonra çıkıp kapıyı arkandan kapatıyorsun.
Depois, vais-te embora, trancando a porta,
Onu çözdük, kapladık kendi sistemimizi oturttuk. Başka bir şeyin daha bizi izliyor olduğunu aklımıza hiç getirmedik. Bizden daha acımasız ve yırtıcı bir yaratığın ince ince düzenlediğimiz altyapıyı kendi çıkarları için kullanmaya can attığını.
Nós o mapeámos, desbravámos, construímos interligados, nunca imaginando, que algo nos observava, uma criatura ainda mais cruel e predadora, do que nós próprios, ansiosa para explorar a própria infra-estrutura que nós, tão gentilmente, construímos.
Kızım Vegas'a gitmek için yıllar önce çıkıp gitti.
A minha filha pirou-se para Las Vegas há anos.
Eğer Krieg grubu işin içindeyse hızlı davranmalıyız ya da çıkış stratejileri düşünmeye başlasak iyi olur.
Se o Krieg estiver envolvido, teremos que agir rapidamente, ou temos que considerar planos de contenção.
Birkaç yıl önce onunla çıktık sayılır.
Nós a modos que andámos juntos há uns anos.
Bir parazit gibi başka bedende yaşamana rağmen seni temin ederim ki geçtiğimiz 900 yıl boyunca can sıkıcı hal ve hareketlerin gayet de aynılığını korumuş.
Podes morar, de uma forma parasita, devo acrescentar, noutro corpo, mas deixa-me garantir-te, em 900 anos, os teus sentimentos enfadonhos permaneceram iguais.
Orduları yok olma korkusu ile duvarların arkasına saklanıyor. Ve o duvarda yetmiş yıldır karşımıza çıkıyor ve bizi alt ediyor.
O exército deles esconde-se atrás de muralhas por temer o extermínio, uma muralha que nos desafia e nos afasta há 70 anos.
Bu Yeni Yıl kutlamalarında belki bu tehlikeyi, yok etmeme izin verirsiniz kılıcımla birlikte!
Na celebração deste Ano Novo, talvez me deixeis eliminar esse perigo... Não deixo.
Yıllar önce Kubilay'ın tarafındayken çok sinir bozucu bir dikendin Fang Zhen. Korkunç vergi toplayıcılığı yapan, bitkileri yakan sadık köylere silahları depolayan gidip Han'ın vahşetinin altına yeni köyler katan biriydin.
Sois uma pedra no sapato do Kublai há muitos anos, Fang Zhen, a assustar os seus cobradores de impostos, a queimar colheitas, a guardar armas em povoações leais, povoações que suportam a brutalidade do Khan,
Özür dilerim, bu şekilde ortaya çıkmak biraz sapık işi ama seninle bir şey hakkında konuşmalıyım.
Desculpa. Eu sei que é um pouco perseguidor aparecer assim, mas preciso de falar contigo sobre uma coisa.
21 yıl önce, aranızdan bazıları gibi hukuk fakültesi öğrencisiyken, kız arkadaşını Trisha Stanley'i öldürmekten mahkemeye çıkartılan David Allen adında yerel halktan biri vardı.
Há 21 anos quando era estudante como todos vocês, o David Allen foi levado a julgamento pelo homicídio da namorada Trisha.
Aklı karışık. Ben onunla başa çıkabilirim. Belki de bir avukat bulmalıyım.
- Sei, é uma criança confusa.
Senin kıçını mahkemede tekmelemekte kararlıyım.
Vou acabar contigo no Tribunal.
Dostane bir şekilde parçalayıp barbekü mü yapacağız çıtır çıtır olana kadar kızartacak mıyız?
Vamos cortá-lo já aos bocados ou esperamos até estar queimado?
Bu kızları Sulla'yı indirmeden çıkartmayı hiç düşündün mü?
Já pensaste em tirar essas miúdas de lá, sem fechar o Sulla?
Sanki boğuluyorum ve çıkacak bir kıyı arıyorum ama tek gördüğüm karanlık.
É como se estivesse a afogar-me. Eu procuro abrigo, mas só vejo escuridão.
Haneye tecavüz, iki tutuklama. Birkaç yıl önce kız arkadaşını dövmüş,... öfke problemleri, internette kumar bağımlılığı,... 12 yaşında çocuk mahkemesine çıkmaya başlıyor.
- Agressão doméstica, 2 prisões, bateu na namorada há alguns anos, condenação por jogo on-line, detenções desde os 12 anos.
... bildiğin gibi hep kızlara söylerim tecavüzler ortaya çıkınca işin aslını asla unutmamalıyız.
Como sabes, eu sempre digo às miúdas, quando estão a solucionar crimes, que nunca devemos esquecer a principal verdade sobre os assassinos.
Beni iyi biri olduğuna ikna etmek için kıçını yırttığını biliyorum.
Sei que andas a esforçar-te para me convenceres de que és bom rapaz.
Sen yaratıcısın ve farklısın. Bense sıradan ve sıkıcıyım.
Tu és criativa e alternativa, eu sou simples e entediante.
Bu kızları Sulla'yı indirmeden çıkarmayı düşündün mü?
Já consideraste tirar as meninas de lá, sem fechar o Sulla?
Ben kendimi bir Hristiyan üniversitesine park etmiştim. Pepperdine çıkışlıyım. Malibu kedicikleri.
Se pudesse mudar-me para mais perto de uma Universidade cristã, já estava fora em Pepperdine.
Biz uç yırtıcılardık.
Nós costumavamos ser os predadores supremos.
Bu kıç kafalıyı parçalamak ister misin?
Queres fazer uma piñata com este "asshat"?
Kapıyı açarsanız insancıl bir şekilde ortadan kaldırılacaksınız. Başka bir çıkış daha var.
Abram a porta e serão eliminados sem crueldade.
Başka bir çıkış yolu bulmalıyız.
Temos de encontrar, outra maneira.
Naomi... şimdiye kadar yaptığım her şey onca ölüm ve yıkım, ya benim elimden çıktı ya da bana yüklendi.
Naomi... Tudo o que fiz... Todas as mortes e destruição que têm a minha mão e que me obrigaram a fazer...
Callie eve geldiğinde, bütün kıyafetlerini çıkarmalıyız. - Tamam
Quando a Callie voltar, teremos que despi-la, e esfregar a pele dela.
Stan dolandırıcılık ve vergi kaçakçılığından iki yıl hapis yatmış. 2007'de kasıtsız cinayetten beraat etmiş. Eski dövüşçülerle olan altı davasını mahkeme dışında uzlaşarak kapatmış.
O Stan foi condenado a 2 anos por fraude e sonegação fiscal, foi absolvido em 2007 de um homicídio culposo, fez seis acordos extrajudiciais com os seus ex-pugilistas, mas ainda tem a licença de promotor.
Bir kaç yıl önce Espheni gemisinden çıkıverdiğin zamanı hatırlıyor musun?
Lembras-te de uns anos atrás quando saímos da nave Espheni?
Dünyanın sonunun geldiğini görürken kıçını yırtıp ev kredisini ödemenin anlamı ne?
Qual é o propósito de dar cabo do cabedal todos os dias, pagar uma hipoteca, quando sente-se que o mundo está a chegar ao fim?
Bir kaç yıl önce yurtta küçük bir başlangıç yapmıştık ve şimdi bir binamız var.
Sabes, é engraçado. Alguns anos atrás, éramos apenas algo pequeno no meu dormitório da faculdade, e agora, temos um prédio.
Yıkıcı olur.
- Devastadora.