Zarfı traduction Portugais
2,105 traduction parallèle
Şimdi zarfı ver. Lütfen.
- Agora dê-me o envelope.
Zarfı ver.
Dê-me o envelope.
Tamam, çocuklar, dolandırıcılığı Tara yapacak. Teklif zarfı onda açık arttırmaya gidecek.
Ok pessoal, Tara dará o golpe, ela está com o envelope, então entrará no leilão.
Bu müddet zarfında, bizlere düşen görev menfaatlerimizi göz etmeden, bu sıkıntılı zamanları atlatıp tekrar refaha kavuşabilmemiz için geçmiş senelerdeki yüklerin ağırlığıyla cesaretleri kırılmış olanları sırtımıza almak topraklarımızdaki barış havasını muhafaza etmektir.
No presente, o trabalho ao qual todos estamos igualmente vinculados, é chegar à tranquilidade fundamentada dentro das nossas fronteiras, recuperar a prosperidade neste momento de depressão sem oportunismos e apoiarmos aqueles a quem o fardo dos últimos anos tenha desencorajado ou esgotado.
Umarım bu süre zarfında keşiş olarak kalıp kalmak istemediğine karar verirsin.
Espero que uses este tempo para decidires se queres continuar a ser monge ou não.
Irene, şu zarfı hemen geri ver.
Devolve o envelope.
- Sana bu zarfı o mu verdi? - Evet.
Ela deu-te esse envelope?
Altı haftadır zarfımı alamıyorum.
Não recebo o meu envelope já há seis semanas.
Zarfı bırakman yeterli.
- Basta deixar aí o envelope.
Hep aynı şekilde öderdi. Basit bir zarfın içinde paralar...
Pagava sempre da mesma forma, dinheiro num envelope.
Daha sonra, tükürüğümüzden kendimizi ele vermemek için zarfı süngerle silerim.
Fecho o envelope com uma esponja para não nos identificarem pela saliva.
Bu zaman zarfında çok üzüntülü anlar geçirdim.
Recordo com tristeza daquele período.
Bütün o süre zarfında onunla yatıyor muydun?
Você tem trepado com ele esse tempo todo?
Yine de bu süre zarfında makyaj yapıyorsun, anlıyorum.
O meu marido morreu. Ainda perde tempo a aplicar maquilhagem, pelo que vejo.
Bu zarfı kapının altından atacağım.
Vou pôr um envelope debaixo da porta.
Fakat Zübeyde annenin sağlığı bu süre zarfında hızla kötüleşti.
Ela venerou-a de todas as maneiras, mas a saúde da mãe Zubeyde estava a deteriorar-se.
Bilirsiniz, ailelerimiz bu süre zarfında...
Tipo, com as nossas famílias durante este momento? Um de nós foi assassinado.
Carter'ın ona verdiği zarfın içinde ne olduğunu biliyor musun?
Sabes o que estava no envelope que o Carter lhe deu?
Zarfım sizde mi?
Algum de vocês tem o meu envelope?
Neyse, yarın kapının altından sana zarfını atarım.
Seja como for, depois, ponho um envelope debaixo da tua porta.
Zarfın içinde arazi üzerindeki haklarımı sana devrettiğimi gösteren noterden imzalı bir belge var.
Aqui está uma carta assinada por um notário com a propriedade a seu favor.
Vücudundaki toksinler sebebi ile olan bir kalp kriziydi. Onu gördüğünüz süre zarfında tükettiği bir toksin.
- Foi um ataque cardíaco causado pelas toxinas que tinha no organismo que deve ter ingerido por volta da hora em que o viu.
- Zarfı? - Çöpe atılmış.
- Deitaram fora.
Adli Bilişim zarfı inceliyor.
Vamos analisar o envelope.
Ve herkesin aldığı basın zarfını koyarlar.
E o puséssemos no correio de imprensa que todos recebem?
Zarfı sehpaya bırak ve tuvalete git.
Coloque o envelope na mesa e vá para o quarto de banho.
Bulduğu zarfı birinin kaybettiğini sandı.
Pensou que o envelope que ela encontrou estava perdido.
Ve bu zarfın içindeymiş.
E está... neste envelope.
Jillian zarfı teslim ederken neredeyse öldürülüyordu.
A Jillian quase foi morta, por entregar aquele envelope?
Katil suçlayıcı zarfı aldı.
O assassino vai embora com o envelope incriminador.
Jillian'ın, zarfı neden ona verdiğini öğrenmemiz gerekiyor.
Precisamos de descobrir porque é que a Jillian estava a levar-lhe o envelope.
Zarfın içinde ne olduğunu biliyor muydunuz?
Sabia o que tinha aquele envelope?
Bu süre zarfında yazdığı mektuplar yürek burkan bir itiraf içeriyor. İçine düştüğü çıkmaz ile.
As cartas que escreveu durante esse tempo são confissões desoladoras da assunção da sua condição.
Ev ziyareti esnasında, hastanın, evde kaldığı süre zarfında, tetikleyen krizleri neticesinde, iki hafta veya bir ay süresiyle bu krizler kalıcı bir hale geldi.
Durante sua estadia aqui, este paciente, teve vários ataques com duração entre duas semanas a um mês.
O süre zarfında kulağında hep benim tatlı sesim olacak, evlat.
Vais ter sempre a minha linda voz no teu ouvido, puto.
Zarf kül olup yandı mı?
- O envelope ardeu?
Senin için bir zarf bıraktı.
Ela deixou-me envelope para ti.
- Zarf attığında çok zavallı oluyorsun.
Ficas ridículo quando tentas sacar.
O bir zarf!
isso é um advérbio!
Sanırım kimliğini belirleyemediğimiz birine zarf veren... -... düzenbaz bir ajanımız var. - Düzenbazmış.
Acho que temos um agente da CIA desonesto a entregar um envelope a um tipo que ainda não identificámos.
Pekâlâ, diyelim ki Leo adamın birine bir zarf teslim eder ve ardından ortadan kaybolur.
Portanto, o Leo entregou um envelope a um tipo e depois desapareceu.
Tek istediğim bir yatak, iyi bir kadının sevgisi ve şu kalınlıkta bir zarf.
Só preciso de uma cama, o amor de uma bela mulher e um envelope desta grossura.
- İçinde bir zarf var. Onunla ne yapacağıma karar verdiğim zaman, sana da söyleyeceğim,
E quando souber o que fazer com ele, dir-te-ei.
Bir zarf içinde, kapının önüne bırakılmışlardı.
Estavam à nossa porta num envelope.
Sana bir zarf dolusu hiçbir şey getiririm.
Eu trago-te um envelope cheio de nada.
"Tillie'nin Büyük Aşkı" filminin bileti, üzerinde "rüşvet" yazan bir zarf.
O talão de um bilhete de "Tillie's Punctured Romance", um envelope com a palavra "suborno."
Ön koltukta, üstünde "medyaya" yazan bir zarf var, içinde de bir DVD.
Há um envelope no banco da frente com as palavras "À imprensa" e um DVD lá dentro.
Sorularından zarf attığını anlamıştım. parçaları bir araya getirmeye çalışıyordu.
Pelas perguntas dela, ela só estava a sondar, a tentar juntar as peças.
Bu zarf da nedir?
Que envelope é este?
Evet, 15 no'lu kutu, 5. zarf.
Temos a caixa 15, envelope cinco.
Kutu 15, zarf 5. İşte kazananımız.
Caixa 15, envelope cinco, aí está o vencedor.