Zehirli traduction Portugais
2,800 traduction parallèle
Nadir bir çeşit zehirli ot.
É uma forma rara de aço...
Esrar kahvehaneleri ; fare pisliği, deri döküntüsü ve her türlü DNA gibi gerçekten de zehirli maddelerin kötülük yuvası.
Antros de ópio estão cheios de materiais tóxicos, tipo excrementos de ratos, raiva, vários tipos de ADN.
Bunu o zehirli kadınla vuruşmaya başlamadan önce düşünecektin...
Devias ter pensado nisso antes de te enrolares com aquela víbora...
Her gün parmaklarından derisine geçmiş, zehirli bu.
Absorvido, dia a dia, pelos dedos, é tóxico.
Yani zehirli konuşması hakkında.
Quanta antipatia.
Korkarım ki, Amanita Phalloides denilen zehirli bir mantar olduğuna inandıkları yabancı bir madde buldular.
Encontraram uma substância estranha que eles acreditam ser cogumelos Amanita phalloides.
Dünyadaki en zehirli mantar türlerinden biri.
Um dos mais venenosos do mundo.
Mankenler ve zehirli mantarlarla ilgili bir şey bilmiyorum.
Não sei nada sobre modelos e cogumelos venenosos.
48 saatten daha az bir zamanda birisi onlara zehirli bir mantar verdi diye bir kadın öldü ve kız arkadaşın da komaya girdi sen de uyuşturucu partisi veriyorsun ve cinayet silahı olarak belirlenen şeyi tuvalette sifon çekiyorsun.
Não dá 48 horas de a sua namorada entrar em coma e uma mulher morrer envenenada por cogumelos, e você dá uma festa regada a drogas. E ainda joga a arma do crime na privada.
Zehirli mantardan söz ediyorum.
Estou falando de cogumelo venenoso.
Bir... bir mantara benziyor ama zehirli bir mantar değil.
É como um cogumelo. Não um cogumelo venenoso.
O halde sanırım yermantarları da zehirli değildi.
São psicodélicos. E as trufas também não eram venenosas.
Üstelik, trençkotlar ve zehirli dartı öğrenmek istiyorsan, adamın benim.
Além disso, se quiseres saber tudo de sobretudos e dardos envenenados, sou o teu homem.
Sakinleştirici bir hap almaya ne dersin seni küçük zehirli cüce?
Porque não tomas um calmante, anãzinha venenosa?
Yıllardır zehirli kimyasallarla uğraşmaktan muhtemelen toksik beyin hasarına uğramıştır.
Provavelmente tem uma lesão cerebral devida a anos a trabalhar com produtos químicos tóxicos.
Zehirli uçucu madde solunumu da olabilir.
Pode ser devido à inalação de um substrato tóxico volátil.
Sorun şu ki sadece iade çeki verebiliyoruz o yüzden diyorum ki eski zehirli kalçanı yerine koyalım.
O problema é que só damos crédito para a loja, por isso sugiro colocar a sua velha anca partida e venenosa aí dentro.
Vücuttaki zehirli maddeleri atmak için harika bir yöntem. Nasıl?
É uma maneira maravilhosa de eliminar substâncias tóxicas.
Zaten baştan aşağı zehirli madde içindeyim.
Como? Estou enterrada até o pescoço em substâncias tóxicas.
Zehirli gaz.
Gás venenoso...
Ellerinde zehirli gaz var.
Eles têm gás venenoso.
- Ayrıca zehirli gaz da varmış.
- E que há gás venenoso.
- Zehirli gaz mı?
- Gás venenoso?
Zehirli gaz mı?
- Gás venenoso?
Bugün erken saatlerde Beth Dorsey adında bir Miami'li Cinayet Büro Amirliği'ne zehirli gaz saldırısında bulunmaya teşebbüs etti.
Estou do lado de fora dos Homicídios de Miami, onde hoje, uma nativa, Beth Dorsey, fez uma tentativa de envenenamento por gás, na esquadra de Homicídios.
Yavrulara geçirmesi için de zehirli bir bölgede yaşamış olması gerek.
Que deve viver num ambiente tóxico para passar às filhas.
Zehirli değil mi yani?
Então, não é venenoso?
Köpeksen zehirli.
Só se for um cão.
Son bulgular gösteriyor ki toprak altında bulunan ve yeterli derinliğe gömülü olan ilgili alanda bir takım zehirli atıkların saklanması için önceki yönetimler tarafından kullanıImış.
Descobertas recentes indicam que, apesar de bem enterrados e à profundidade adequada, a área em questão foi usada pela administração anterior para o despejo de lixo tóxico.
Haven'in ihtiyaci olan son sey o Peder ve kendini begenmis, zehirli fikirleriyle bu kasabayi yönetmesi..
A última coisa de que Haven precisa é do reverendo e do seu veneno moralista.
Çok zehirli bir hava esiyor burada.
Este ambiente é tóxico. Vamos para casa.
İnsanları böyle zehirli ve anlamsız bir katliamda ortada bırakıyorsunuz.
Expor pessoas inocentes a este veneno, - é uma matança sem sentido.
" Tark ikizleri zehirli sumakta boğuşmaya devam ediyor.
" As gémeas Tark continuam a brincar com urtigas.
Zehirli sumağın içinde güreşmişler mi gene?
Deixa-me adivinhar. Brincavam com urtigas?
Zehirli olabilir.
Pode estar envenenado.
Zehirli olmadığına yemin ederim.
Prometo-te, não está envenenado.
Lezzetliler ama zehirli değiller.
Não são venenosas.
Okula zehirli kekler getirip direk içeri girmiş.
Levou bolos baptizados para o internato e conseguiu entrar.
Kimse senin kadar bu emir buyuran zehirli sahtekar kadrosunu bitirmeyi isteyemez.
Ninguém quer mais do que eu que estes hipócritas paguem por tudo o que têm feito.
Çok sıcak ve çok zehirli Eğer yaklaşacak olursak, Saniyeler içinde yanıp boğulabiliriz.
É tão quente e tão tóxico que se chegássemos sequer perto, seríamos incinerados e sufocados em segundos.
Kim benim ismimi kullanarak yalan söylerse, o yalancı dili ile boğulacak ve o zehirli sözleri ona ihanet edecek.
E aquele que mente em Meu nome deve sufocar com a sua própria língua falsa e as suas palavras venenosas devem traí-lo.
O zehirli şeyleri uzak tutmak için.
Para manter longe essas coisas inteligentes e venenosas.
Bakalım zehirli ağacın meyvesini sevecek misin?
Vejamos se gostas do fruto da árvore do veneno.
Haven'ın ihtiyacı olan son şey o Peder ve kendini beğenmiş, zehirli fikirleriyle bu kasabayı yönetmesi.
A última coisa de que Haven precisa é do reverendo e do seu veneno moralista.
Tom Kane'i zehirli atık denkleminden çıkar kendine ait bir beyanat hazırla.
Retira Tom Kane da questão dos resíduos tóxicos, declara que agiste por conta própria.
Belediye Başkanı Kane'in yönetimi bu zehirli atıkların taşınmasını gece yarısı ve gizlilikle yapıyor.
Administração do Presidente da câmara Kane. Tem removido resíduos perigosos à noite e em segredo.
Göreceğiniz gibi, yağmur suları toprağın altında gömülü durumda olan zehirli kimyasallar ile karışarak Bensenville'nin ana su şebekesine karışıyor.
Como podes ver, a água da chuva mistura-se com as substâncias químicas tóxicas enterradas, escoa para as águas subterrâneas que actua como a principal fonte de água da cidade.
Zehirli atığın imhası emrinin eski Belediye Başkanı Rutledge'in emri olduğu ile ilgili bir belge hazırladılar.
Eles possuem documentos que provam que o ex-presidente determinou a eliminação de resíduos tóxicos que...
Tom Kane'i zehirli atık raporundan çıkar.
Retira Tom Kane da questão dos resíduos tóxicos.
Zehirli silahlar ders kitaplarında geçmiyor. Ateşi çok yüksek.
Ela está a arder.
Fakat atmosfer zehirli, sıcaklık yakıcıdır.
E a temperatura é abrasadora.