English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Z ] / Zekası

Zekası traduction Portugais

652 traduction parallèle
Şimdi de sizlere seven bir eşin zekasıyla işlerin sizin bile beklemediğiniz hale nasıl geldiğini göstereyim.
Vou agora mostrar-vos como a inteligência de uma esposa dedicada pode fazer mudar os acontecimentos da forma mais inesperada.
Burada babam... mücevher değerindeki parlak zekasıyla hayatın kaynağı hakkında... nice teoriler üretti.
Aqui, nesta precisa sala de leitura, a sua brilhante e maravilhosa mente concebeu a excelente teoria... da origem da vida.
Döneceğim zamana dek dönersem tabii çok üstün zekası nedeniyle, Korkuluk, benim yerime başa geçecek. Ona, muhteşem kalbiyle, Teneke Adam ile yüksek cesaretli Aslan, yardım edecekler.
Decido que até à minha volta se é que volto o Espantalho, em virtude da sua grande inteligência governará no meu lugar ajudado pelo Homem de Lata, devido ao seu grande coração e pelo Leão, devido à sua coragem.
Onları hemen aldık, çünkü bir tilkinin zekasına sahip.
Nós saltamos sempre a vez dele. Porque, Senhor, sabe, ele tem o Q.I. de um coelho.
Belki biz polisler onun bu anormal zekasından biraz yararlanabiliriz.
- A anormalidade pode ajudar a Polícia.
Etrafındaki bütün bu iğrenç tabakayı nasıl sezemez bile? ! - Neden kendi zekasını kullanmıyorki?
Por que ele não usa sua própria inteligência?
Onun bu zekası karşısında, küçük dilimi yutmuştum, ve doğanın ulaşamadığı bu yerdeki hükümdarlığını kıskanmıştım.
Fiquei maravilhado com a faculdade inventiva deste homem.
Tabii ki daha büyük, ve zekası daha yüksek.
Maiores, é claro, como um nivel maior de inteligência.
Buna Amerikan zekası derler.
Chamam a isso a técnica americana.
Öte yandan Morbius, yapay olarak artan zekasıyla bütün insanlık adına bu gücü tek başına yönetmek için ideal.
Enquanto que Morbius, com o seu intelecto artificialmente expandido, está idealmente habilitado a administrar este poder para toda a raça humana.
Bir doktor eşinin, Einstein'in zekasına ve bir azizin sabrına sahip olması gerektiğini anladım.
Eu descobri que a mulher de um médico necessita da compreensão de Einstein - E a paciência de um santo.
Zekam hâlâ bir insanın zekasıydı.
A minha inteligência era ainda a de um ser humano.
Fakat onun parlak zekasından değil, hatalarından ötürü öleceğim.
"Mas vou morrer por causa dos seus erros, não pelo seu brilhantismo."
Atın sadakati ve zekası.
A lealdade do cavalo, a inteligência do cavalo.
"Fotoğraf harikaymış." "Küçük kızımla birlikteyken çok memnundum, ve onun iyi bir çocuk olduğunu görebiliyorum, tüm uzuvlarıyla, zekasıyla."
"Estou felicíssimo com a minha garotinha, e posso ver que é uma linda criança, saudável e inteligente."
Bizim ölçülerimize göre, ortalama bir dünyalı kadar zekası var.
Pelos nossos padrões, era tão inteligente como um terráqueo médio.
Zekası sayesinde, Kral olan bir adamın buraya yalnız gelecek kadar aptal olması çok şaşırtıcı.
O homem cuja sabedoria é tido como um fenómeno, mostra não a possuir, vindo aqui sózinho.
Diğerlerinden daha iyisini yapacağımı sanmıyorum. Fakat öyle sanıyorum ki bizler sık sık insanların zekasını hafife alıyoruz.
Não é que pense que possa fazer melhor que nenhum dos outros, mas penso que muitas vezes subestimamos a inteligência das pessoas.
Yeni bir François Villon, zekasıyla ve çaldıklarıyla geçinen biri.
Um François Villon actual, que vive de instintos e do que rouba.
Zekası olup biteni hemen kavramasını sağlar.
A sua inteligência sobre-humana abarca imediatamente a situaçao.
Gördüm ki bir güvensizlik anında,..... zekasını az göstermişim.
Descobri que, durante um momento de insegurança, sobrestimei a inteligência do homem.
Alman insanının zekasına çok az inanıyorsun.
É demasiado descrente quanto à genialidade do povo alemão.
Zekası ve yaratıcılığı sayesinde... yerden havalanan makinalar yapmayı başardı... ve bazen onları tekrar yere indirebildi.
Graças ao seu génio e criatividade, conseguia levantar as máquinas do chão. E, por vezes, deitava-as de novo ao chão.
Ne kadar saçma. Genç kadının birazcık bile mekanik zekası olmadığını herkes görebilir.
Qualquer um vê que não é dada à mecânica.
Tren baskınından sonra buradan geçiyorlardı, zekasızlar.
Eles assaltaram a carroça dos correios e passaram por aqui. Logo por aqui, entendeu? Idiotas.
Bir Numaralı Dişinin üstün zekası var, zeki çocuklar doğurabilir.
A Fêmea Número Um tem a mente superior e gerará filhos inteligentes.
Onun muhteşem zekası.
Aquela mente magnífica.
Şimdi bunun zekası olan bir yaratık olduğuna daha çok inandım, fakat 11 yıl önce Farragut'un mürettebatını yok eden aynı şey galaksinin diğer bir tarafındaydı.
E eu estou ainda mais convencido de que não só é uma criatura inteligente, como a mesma que dizimou a tripulação do Farragut há 11 anos, noutra parte da galáxia.
Bunun bir zekası var, Bones.
Aquilo tem inteligência, Bones.
Zekasını hissediyorum, düşündüğünü, neler plânladığını hissediyorum.
senti a sua inteligência, senti que pensava, que planeava.
Zekasını hissettiğini söylüyorsun. Nasıl?
Diz que sentiu a inteligência da criatura.
Kesinlikle, Kaptan, eğer zekası olan bir yaratık ise eğer aynıysa, eğer uzay seyahati yapabiliyorsa, ciddi bir tehdit yaratabilir.
Obviamente, Capitão, se é uma criatura inteligente, se for a mesma, se for, portanto, capaz de viajar no espaço, poderá constituir uma grande ameaça.
Üstün taktiklerin basitçe uygulanması, Massachusetts zekası ve sol elin becerisiyle.
Combinando tácticas, astúcia e destreza manual.
Çinliler'in zekası beni büyüler.
Argutos, os chineses...
Bir çocuğun zekasına sahip.
A sua mente é a de uma criança.
Zekası basit bir düzeyde çalışıyor.
A mente dela está a funcionar a um nível bem simples.
Amerikan askerinin zekasını asla küçümsemeyin efendim.
Nunca subestime a inteligência de um soldado americano, meu capitäo.
Hayır anlamıyor ama her yeni gün onun zekasının ayrı bir kanıtı oluyor.
Não percebe, mas cada dia traz 1 prova da sua inteligência.
Çok geçmeden katil koyun şaşırtıcı zekasıyla diğer hayvanları da etkiledi.
Depressa a ovelha assassina começou a infectar outros animais com a sua sensacional inteligência.
Birisi ya da birşey gorillerin zekasını kurnazlıkla altetti.
Alguém, ou algo, ultrapassou a inteligência dos gorilas.
Zekası sınırlı.
Tem inteligência limitada.
Çok nadir bulunan bir tür. Zekası insan zekasına yakındır.
É bastante raro e tem uma inteligência quase humana.
- Bu bir semenderin zekasını bile ölçemez.
- Nem testa a inteligência dum cretino!
Ama bunlar, bahsedilen 2,000 yıl sonunda, yani iddia edildiği üzere..... insanlar, hayvanların kısıtlı zekasına sahip dilsiz yabaniler olduğunda, .. hala zulüm olarak kabul edilebilir mi?
Mas serão assim classificados daqui a 2000 anos, quando se alega que os humanos se tornaram bestas mudas com a inteligência limitada dos animais?
Zekasını benden almış.
A sapiência ela herdou de mim.
Böylesine garip bir öldürme şekli kimin zekasından çıkmış olabilir ki?
O que mente poderia conceber uma forma tão estranha para matar?
Her şeyi oluşturmalarına babanın zekası yardımcı oluyordu.
A cabeça dele ajudou a montar o esquema todo.
Zekasına güveniyorum.
Confio em sua inteligência.
- Zekasını geliştirmek istiyormuş.
- Queria melhorar a sua mente.
- Şarap onların zekasını köreltmiş.
O vinho fez com que perdessem os seus sentidos.
Harry dahil. Ama sen... Sende sanatçı zekası var.
Mas o senhor tem uma mente artística, consegue ver coisas mais subtis.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]