English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Z ] / Zili

Zili traduction Portugais

857 traduction parallèle
Başlama zili kızlar.
A abertura, garotas.
Başlama zili çaldı.
Essa é a abertura.
Zili niye çalmıyorsun?
Porque é que não tocas à campainha?
Sinirlerden laf açılmışken suçlunun bir mıknatısla çekiliyormuşçasına suç mahalline geri döndüğü olayları şahsen biliyorum. Zili çalmak ve sonra kaçmak gibi aptalca ve dürtüsel bir şey yaparlar.
Por falar em nervos, sei mesmo de casos em que o criminoso volta ao local do crime, como se fosse atraído por um imã, para fazer uma tolice impulsiva, tal como tocar a uma campainha e fugir.
- Ne zili, bu bir at.
- Que disparate.
Zili iki kez çaldır, olur mu?
Toque duas vezes para aqui.
Oraya git ve zili üç defa çal. "
Vá e toque três vezes. "
Yardıma ihtiyacınız olduğunda kuledeki zili çalarsınız... böylece her nerede olursam sesi duyabilir ve hemen yardımınıza gelebilirim.
Quando precisar de ajuda, só tem de tocar o sino de alarme da torre. Ouvi-lo-ei onde quer que eu esteja e correrei em seu auxílio.
Zili kim çaldı?
Quem tocou?
Bir süre önce kapının zili çaldı efendim.
Tocaram à porta ainda há pouco, senhor.
Zili çalmadan önce yangin merdivenini tutmasi için Wilmer'i yolladim.
Mandei o Wilmer descer para guarda a saída... de emergência antes de tocar a campaínha.
- Banyo zili.
- Säo as luzes da casa de banho.
- Banyo zili.
- As luzes da casa de banho.
Zili çalmadan önce yetişmek istedim.
0uvi o carro e tentei descer antes que tocasse a campainha.
Bir defasında neredeyse zili çalıyordum.
Uma vez, quase toquei a campainha.
Lütfen zili çal.
Por favor, toca a campainha.
Hayır, lütfen zili çalma.
Não toques, por favor.
- Kapı zili çaldı. - Ne?
- A campaínha tocou.
-... sonra da kapı zili çaldı ve...
- foi então que a campaínha tocou e... - Continue.
- Şey, sonra kapı zili bir daha çaldı.
- E então a campaínha tocou de novo.
- Kapı zili katilin işaretiydi.
- Foi o sinal do assassino.
Kapı zili çaldı ve Diane Redfern senin geceliklerinin içinde kapıya gitti.
A campaínha tocou... e Diane Redfern foi à porta com o seu roupão.
Kapı zili çalarsa, cevap verme.
Se a campaínha tocar, não responda.
Bakın çocuklar, zili çaldığınızda kapıyı açanlara çok un atmayın.
Quando vos abrirem a porta, não lhes atirem muita farinha.
Bu kadar soru yeter! Bu kapı zili.
Não lhe perguntem mais nada! É a campaínha da porta.
Beethoven'in "Pastoral" ini andıran telefon zili gibi.
O tocar do telefone que soa como a "Pastoral" de Beethoven.
Zili çalmanın bir tür uyarı olacağını hissetmiştim.
Seria normal que ouvisse um sinal, um aviso instintivo.
Zili çalmadım.
Mas não.
Şu zili çal Bay Pip.
Toque essa campainha, Sr. Pip.
- "Kahvaltı zili, öğle yemeği..."
O café da manhã é servido, o almoço é servido, o jantar... Não, não, não, não!
Sakın bana ikinizin burada... pikap çalmadığınızı söyleme, dün akşam zili çaldığımda duydum.
Não diga que não estavam aqui... ouvindo música quando bati na porta ontem a tarde.
Hepimiz o öğleden sonra.. .. yönetimin haberi olmadığı, bir yedeğin oyununa katılmaya davet edilmiştik.. .. ta ki saat dokuzda zili çalıp perdeleri kaldırmaya mecbur kalana dek.
Todos nós convidados essa tarde para ver a representação da substituta, e a direcção de nada sabia até levantar o pano às 21 horas,
Şimdi, Ellie, içkileri getirdikten ve konuklar içkilerini yudumladıktan sonrasında da bir şeyler yedikten sonra zili çalacağım.
Conheces? Martinis. Ellie, depois de eu levar as bebidas e todos beberem... e comerem alguma coisa, vou tocar o sino.
İşte böyle zili çalacağım ve sen de beni dinlemelerini isteyeceksin. - O zaman konuşma yapacağım. - Peki, peki.
Vou tocar o sino, pedirás silêncio, e então farei o discurso.
Kapı zili bozuktu. Ben de içeri daldım.
A campainha estava estragada, por isso limitei-me a entrar.
Sadece akrabalar ya da alacaklılar zili böyle Wagner vari bir tonda çalar.
Só família ou credores é que tocam... daquela maneira tipo Wagner.
Bir şey isterseniz, zili çalın yeter.
Se precisarem de alguma coisa, chamem.
Bu, yemek zili.
Aqui é a campainha para o jantar.
Sabah zili çaldı Ding ding dong!
Faz soar os sinos Faz soar os sinos Ding, deng, dong Ding, deng...
Zili çal dangalak.
Toca à campainha, esperto!
Beş dakikadır zili çalıyorum.
Estou a tocar há cinco minutos.
Aklımın ücra bir köşesinde bir uyarı zili çalıyordu.
No fundo da minha mente eu ouvia um alarme.
Tam zili çalacaktım ki dikkatli olmam gerektiğini düşündüm.
ia tocar a campainha, mas pensei que seria melhor ter cuidado.
Her kapı zili çaldığında saklanmaktan çok yoruldum.
Estou a ficar farto de me esconder sempre que alguém toca à porta.
Zili çalıncaya değin sabah rahatsız edilmememi sağlar mısınız?
Seria possível não me incomodarem de manhã, até eu ligar?
Oh, zili çaldığımda, bana çay getirin lütfen.
Oh, para mim chá, por favor, quando eu ligar.
Zili mi çaldınız?
- A "madame" ligou? - Sim.
- Zili mi çaldınız efendim?
- Tocou, senhor?
Dalış zili!
Som de colisão!
( KAPI ZİLİ ÇALAR ) İçeri gir.
Entre.
Zili çalar mısınız?
Pode tocar?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]