Zindan traduction Portugais
497 traduction parallèle
Zindanın anahtarı.
- A chave da prisão.
Peygamber der ki... tek bir eş insana hayatı zindan eder, çünkü hep canı sıkılır.
O Profeta diz... que uma mulher torna a vida miserável porque está sempre aborrecida.
Hayatı sana zindan ettiği için ona küllükle vurmuşsundur.
Acredito que lhe deu com esse cinzeiro porque lhe estava amargurando a vida.
Şimdiyse kapandım, çevrildim yine. Korkuların zindanındayım.
Mas agora estou doente, confinado... amarrado por insolentes dúvidas e medos.
Burası zindan gibi karanlık.
É terrivelmente escuro aqui.
Dövüşmek istemiyorum diye birkaç adam bana hayatı zindan ediyor.
Alguns tipos andam em cima de mim porque eu não quero lutar.
Zindan mı?
Algum calabouço!
Zindanım.
A minha prisão.
Ona dünyayı zindan edeceğim. Hayatı boyunca huzur bulamayacak.
Vou ver se a mantenho desconfortável até ao resto da vida.
Zindanın kapıları açılır ve prensimiz özgür kalır.
E agora, abrem-se os portões da masmorra, e o nosso príncipe está livre para seguir o seu caminho.
Karşınızda bir zindan.
Testemunhe, se assim o quiser, um calabouço.
Bu zindanın bir de mahkumu var.
O calabouço tem um prisioneiro.
Çünkü bu zindan, yeryüzünden 14 milyon kilometre uzaklıkta bir asteroit.
Pois este calabouço em questão é um asteróide À 9 milhões de milhas da Terra.
Ve böylece dilenci şatonun zindanında hapsedildi.
E assim encerraram o mendigo na masmorra do castelo.
- Sen ölünce onlar serbest kalırsa zindan ya da manastır fark etmez bana.
Se forem livres quando morreres, irei para a masmorra ou o convento. - E a criança?
Sen hep Danby'leri hapsedecek bir zindan yok, demez miydin?
Pai, sempre me disse que não havia cadeia que prendesse um Danby.
Bu zaman zarfında Apaçiler burayı bize zindan ederler.Şimdi dinleyin beni bir Birleşik Devletler Hükümet görevlisi öldürüldü.
Nessa altura já os Apaches terão incendiado tudo. Agora escutem... um homem do Governo dos Estados Unidos foi assassinado.
Örneğin şu, eski bir zindanı ortaya çıkarır.
Por exemplo, este abre uma velha masmorra.
Ben, tüm Sahara'nın en sosyetik zindanına sahibim.
Tenho a prisão mais mundana de todo o deserto.
Şatonun ne olduğunu biliyorsunuz herhalde? 24 salon ve bir zindan.
Sabem como é o palácio - 24 salas de estar e um calabouço.
İmparatorun zindanında yazması zor.
lt é difícil escrever na prisão do imperador.
- Bu mektup yüzünden Dif şatosunun zindanında 14 yıl yaşadım
Por culpa desta carta vivi 14 anos em uma masmorra do castelo de lf.
Deniz kıyısında bir zindan.
É uma masmorra junto ao mar.
Zindanı anlat.
A prisão, fale da cidade da prisão.
- Zindan bunları adam eder.
- A masmorra que veja quem tem razão.
Nasıl söylemek istiyorsan, bir çoğu taş, bir çoğu çelik ; o bir mezar, bir zindan, şehrin altında.
Chama-lhe o que quizeres, é só muita pedra, muito aço, é um túmulo, uma masmorra.
Zindan Odası'na ne dersiniz?
Que tal a Sala da Masmorra?
Zindan. İstediğim gibi oldu mu?
As masmorras ficaram como eu pedi?
Zindanının tadını çıkar, Süper kız.
Desfruta da tua prisäo, Super-Mulher.
Bu da Temiz Yüzlü Tamar. Şeytan onu zindana atmış, fakat birden etraf aydınlanmış zindanın kapıları açılmış ve kutsal Tamar sabah yıldızı gibi parlamış.
Dev trancou-a numa masmorra, mas as trevas dissiparam-se, a porta da masmorra abriu-se e a divina Tâmara voltou a brilhar nos Céus, qual estrela da manhã.
Eğer bu kız olmasaydı, sen hâlâ Boynuzlu Kral'ın zindanındayın.
Uma rapariga? Se não fosse por essa "rapariga" ainda estarias preso nas masmorras.
Yahudileri şehrin merkezindeki üslerinin zindanında tutuyorlar.
Os judeus estão num calabouço no quarteI-generaI do centro da cidade.
Burası bir zindan.
Isto é uma masmorra do esquecimento.
- Zindan ne demek bilmiyorsun bile.
Não sabes o que uma masmorra do esquecimento é.
Kapkara, korkunç bir zindan.
Numa terrivel, escura, masmorra do esquecimento.
Biz iyice uzaklaşınca onu Florin'e geri götürün ve "Umutsuzluk Zindanı" na atın gitsin.
Quando estivermos fora de vista leva-o para Florin e atira-o para o poço do desespero.
Umutsuzluk Zindanı'nda.
No poço do desespero.
Sen de sus, yoksa tıpkı küçük Boby gibi tuvalet zindanına kapatılırsın!
Ou te calas, ou vais para a masmorra na casa de banho como o Bobby.
Al. ne farkeder ki, borçlular zindanında bir ay daha?
Sabes, Kell, às vezes acho que consigo ouvir o teu cérebro a parar.
Klopek'lerin gerçekten bir şeytan olduklarına inanıyor ve evlerinin bodrum katına bir zindan yaptıklarını sanıyor.
Ele pensa que os Klopeks são mesmo maus... e estão a construir uma masmorra na cave.
Bana göre o bir zindan.
É muito limitada para a sua mente.
Danimarka bir zindan ve o bir fındık kabuğunda yaşamayı tercih ediyor. Tutkunun doğası hakkında bir kaç gölge oyunu ve en sonunda bir yerlere varabilecek dosdoğru bir soru...
Um jogo sobre a natureza da ambição... e uma pergunta direta que poderia ter levado a algo... mas só levou à alegação... de saber distinguir um falcão de uma bolsa!
- Tabut, zindan ya da hendek mi?
Caixões, masmorras e fossos?
Onu aldı... Zindanına kilitledi.
Ele tem-na presa nas masmorras!
- Zindan seni bekliyor, evlat. - Uzak durun benden.
Tu vais para as masmorras, rapaz.
Aklınızın zindanında
Prisões de sua mente.
Evimizde çan kulesi, bataklık ve de zindan mevcuttur.
Há um campanário, um pântano e uma masmorra lá em baixo.
"Rehine Taşıyıcısı." Ah! "Dexter'in Zindanı."
"Transportador de Reféns". Ah! "Masmorra do Dexter".
Yoksa, hayatı sana zindan ederim.
Se o fizer, a sua vida será um inferno.
[MEKTUP OKUR] Hayatım zindan oldu.
Minha vida se converteu em um inferno.
Zindan mı Lordum?
A Dinamarca é uma prisão.