Zirvede traduction Portugais
261 traduction parallèle
Hem de benim gibi zirvede biri.
E eu sou importante.
- Zirvede Kredi İtibarı.
- Linha de Crédito Importante.
Hep zirvede ol oğlum.
No topo do mundo, filho.
"Hep zirvede ol" derdi.
"No topo do mundo", dizia ela.
Yarım saat içinde zirvede olurlar efendim. Bence 20 dakika.
Chegarão ao cimo dentro de meia hora.
Şu zirvede 40 gün ve gece yaşayabilecek biri var mı?
Poderia alguém viver naquele cume por 40 dias e noites? - Sim!
Söylediklerimi unutmayın. Zirvede olacak.
Acredite-me, ela vai estar nas nuvens.
Ve... daha sonra, zirvede olup olmamasının... benim için... bir fark yaratmadığını anlattığımda... çok geçti.
E... mais tarde, quando tentei lhe dizer... que para mim não fazia nenhuma diferença... se um homem é ou não o chefe da casa... era tarde demais.
Suribachi Dağı'nda üç gün süren mücadeleden sonra Amerikan bayrağı zirvede dalgalandı.
Após três dias de combate no Monte Suribachi, a bandeira esvoaçava no topo.
Çok iyi göremiyordum ama zirvede Ölüm vardı.
Não podia ver com claridade, mas no topo estava a Morte.
Her zaman zirvede değil mi?
para cima e para cima até o topo?
Çam ağaçları zirvede sallanıyordu, gecenin içinde rüzgar ağlıyordu.
Os ventos uivavam na noite E os pinos rugiam em cima
Kendini zirvede görüyorsan düşmeye ne kadar yakın olduğunu anlarsın. Ama eğer kendini küçük görürsen seni iterler ve kolayca düşersin.
Quando chegares ao topo, verás o quão alta pode ser a queda, mas quanto pior for a tua opinião de ti próprio, mais facilmente podes ser empurrado para baixo.
Her ne kadar bunu tarihi zirvede sunamasam da uluslarımızın barış içinde yaşamayı öğrenemsi umuduyla bunu takdim ediyorum.
Apesar de não estar presente nesta histórica Cimeira... apresento-lhes o seguinte... na esperança... de que as nossas grandes nações... possam aprender a viver em paz.
Her birinin bilgisayar biliminde derecesi var... ve işlerinde zirvede kabul ediliyorlar.
Todos os indivíduos são formados em engenharia informática e são considerados os melhores no que fazem.
Teknolojiyi elde eden de, zirvede kalır.
Quem tem a tecnologia fica no topo.
Saldırıdan 5-6 hafta sonrası... ve radyoaktif serpintiden kaynaklanan ölümler zirvede.
Por esta altura, 5 a 6 semanas depois do ataque, o números de mortes por causa das partículas radioactivas, estão a atingir o seu pico.
Ronald Reagan'ın olacak, Lee lacocca'n olacak, Geraldo Rivera'n olacak, işte zirvede böyle kalınır.
Há o presidente Reagan, o Lee Iacocca e o Geraldo Rivera. E é assim que as coisas se mantêm.
Zirvede olmadığında ne olur?
Que é que fazes quando estiveres no fundo?
Kibarlar zirvede, avam ise dipte, ve ben de, her iki gruptan sağlam bir cukka çıkarmak için tam ortalarında.
Aristocracia no topo, plebe no fundo, e eu no meio a fazer uma pipa de massa vinda dos dois lados.
2 saat sonra zirvede buluşuruz.
Encontramo-nos no topo da colina dentro de duas horas.
Kibarlar zirvede, avam ise dipte, ve ben de, her iki gruptan sağlam bir cukka çıkarmak için tam ortalarında.
Os dândis, lá em cima, a plebe, cá em baixo e eu, no meio a ganhar umas belas massas de ambas as partes.
- Hissetme gücünüz bugün zirvede.
- Cá está, horóscopo. - " O seu poder de julgar está no auge.
İsim yapmaya başladı. Dünya çapında tanınsın istiyorum ve bu olduğunda zirvede ben olayım.
Começa a ter nome, mas quero fazê-la conhecida em todo o mundo e quero estar lá, quando acontecer.
Elbette çoğu zaman departmanımı zirvede tutarım, ne var ki geçen Noel... ortalık tımarhaneye dönmüştü.
Passo a maior parte do tempo no meu departamento. Na época de Natal estava uma loucura.
- Nando zirvede.
- O Nando chegou ao cume.
Onları zirvede karşılayacağız.
Vamos lá acima recebê-los.
Şimdi, o ve aleti zirvede.
Neste momento, ele e o seu brinquedo estão no topo.
- Bir dakika içinde zirvede olur.
- Deve estar quase a chegar lá acima.
Her karesi zirvede olan bir film ipsiz bir kolye gibidir, dağılır gider.
A sua ou a minha? Sabe o que deve fazer para ter exatamente o que deseja?
Tanny zirvede olmak isteyen zencilerden biridir.
Tanny Brown é um negro que gosta de...
- Hep sen iyi oldun, hep sen akıllı oldun, her zaman zirvede sen vardın.
Tens de ter sempre mais pinta, tens de estar sempre por cima.
Joe Willie Namath sahada kasıla kasıla yürürken favorileri de terzi elinden çıkmış gibi zirvede.
Joe Willie Namath, rasga através do campo as suas patilhas, um apogeu da escultura de cabelo.
- Arka tarafta zirvede. - Doktor.
- Doutor.
Hayatım boyunca spor yaptım. Daha önce hiç böyle zirvede olmamıştım.
Sabe, sempre joguei toda e nunca tive tanta sorte como daquela vez.
Ama tabii, zirvede olunca bunu beklersin.
É tudo isso. Mas, meu Deus, o que é que se pode esperar quando se está no topo.
Eminim zirvede olmak istiyorsun.
Aposto que gosta de estar por cima.
Zirvede olmayı tercih ediyorsun, değil mi?
Prefere estar por cima, não é?
Everest Dağı'na, zirvede yaşayan tanrıça için "Chomolungma" deriz.
Chamamos ao monte Evereste "Chomolungma", em honra da deusa que vive no cume.
En sonunda zirvede durmak, içim içime sığmıyordu.
Chegar finalmente ao cume fez o meu coração transbordar.
Kanada yapımı film ateşin kıçları satışlarda zirvede.
O filme canadense "Bundas em fogo" é o número um dos filmes em cartaz.
Charlotte zirvede bir saniye daha kalırsa dokunulmaz olacağını fark etti.
Mais um momento no topo e tornar-se-ia intocável.
Şimdi zirvede olabilirsin, ama karma diye bir şey var. Gün gelir de o karma seni bulursa popo üstü yere çakılırsın.
Sabes, podes estar no topo do mundo agora, mas há uma coisa chamada karma, e um dia destes vai chegar e vai-te morder o rabo.
Sonra, tekrar zirvede olacağım. İşte budur.
Muito bem.
Carnie'ler zirvede.
Rancho Carne não é só conversa Só conhecemos a forca dos Toros
Zirvede olduğumu hissettim.
Sentia que dominava esta actividade.
Genç Robin'i, kötülüğümün zirvede olduğu yıllarda,... en büyük deneyimin bir parçası olarak kullandım.
Nas semanas em que o jovem Robin esteve sob a minha tutela, usei-o como cobaia da minha maior invenção.
Çok uzak bir kar kaplı zirvede...
Num afastado pico coberto de neve...
Onun yerine 100 tane genç bulabilirim ama ben zirvede yer almış ve kendini bir anda en altta bulmuş birini istedim.
Podia ter contratado 100 jovens cheios de garra para substitui-lo, mas queria alguém que tivesse chegado ao topo... -... e afundado depois.
Zirvede.
- Bem.
- Zirvede mi?
- No seu melhor?