Zirveye traduction Portugais
762 traduction parallèle
Anlatmaya çalıştığım şu ki George sabıka kaydın olursa mesleğinde zirveye ulaşabileceğini zannetmiyorum.
O que eu estava dizendo George, é que não seja capaz de atingir o cimo com um registo policial.
Neden biraz da zirveye bakmıyorsunuz?
Porque não experimenta olhar para cima?
Ticaretten hoslaniyorsaniz istediginiz isi seçip zirveye çikarsiniz.
Se gosta de algum, pode escolher qualquer lugar e subir logo.
- Zirveye doğru.
- Direito ao topo.
Başarının sırrı zirveye çıkmaktır. Hep bu düşünceye sahip oldum.
'Cara de macaco', sempre tive a noção que o segredo do sucesso era começar por cima.
Bazı birinci sınıf numaralar çektin, ama şimdi gerçekten zirveye çıktın.
Estiveste muito bem, estiveste esplêndida vindo aqui a esta hora.
Zirveye çıkmama fırsat tanıdı.
Ele deixou que eu chegasse ao topo.
Bilinen hikâye, yokluktan zirveye.
É a velha história.
Eskiden sorunumuz, çok fazla adamın zirveye oturmak istemesiydi. Sorun buydu.
O problema é que havia muita gente... a querer mandar.
Sonunda zirveye çıkmayı başardı, havaya uçmak pahasına da olsa.
Finalmente chegou ao topo do mundo. E ele explodiu mesmo na cara dele.
Bir gün sonra zirveye ulaşırız.
Mais um dia e alcançaremos o cume.
Bulunduğumuz konumu muhafaza eden emirler bizi hep zirveye taşımıştır.
Aquela ordem para manter o chão limpo é para os chefões, também.
Ordudan ayrılacak ve doğruca zirveye tırmanacaktı.
Ele ia sair do Exército e fazer carreira.
Frank zirveye çıkabilir.
O Frank pode ir onde quiser, até ao topo.
- Sen zirveye yakınsın.
- Você é próximo ao topo.
Sonrasında, Vali zirveye ulaşıyor.
Ao lado, é o Governador que está prestes a vir.
Şimdi zirveye çıkmak için şiddete başvuruyor.
Agora está a usar a violência para chegar ao topo.
Ama sonra, görünüşe göre tüm tarihlerini zirveye çıkaracak çok büyük bir başarının eşiğindeyken bu mükemmel ırk bir gecede yok olmuş.
Entäo, aparentemente no limiar de uma realizaçäo suprema, a qual deveria ter coroado toda a sua história, esta raca de divindades pereceu numa única noite.
Fakat senin umduğun kadar çabuk zirveye çıkman...
Mas o facto de não teres chegado ao topo tão rápido quanto esperavas...
Sen gerçekten zirveye ulaştın, Wayne.
Você atingiu o topo, Wayne.
Zirveye bir bilet. Şunu dinleyin.
Um bilhete para o triunfo.
Mesleğinde zirveye çıkman söz konusu.
Há algo em chegar ao cimo da nossa área.
Çok iyi! Yine de zirveye oynamak için daha çok çalışması gerekiyor.
O teu irmão é robusto e bate bem, mas é lento e quando é assim precisa de treinar mais do que outro com menos qualidades.
Berlin'in batı kısmına yapılan tüm seferler durdurulduğunda....... kriz zirveye ulaştı.
A crise agravou-se esta tarde... quando as ferrovias que ligam Berlim às zonas ocidentais foram boqueadas.
Jetler zirveye yerleşiyorlar bu gece
Esta noite os Jactos ficarão por cima
Zirveye ulaştıklarında bizi duyabilirler.
Só nos poderão ouvir quando chegarmos ao topo.
Zirveye durmadan. Bırak Chance. Hayatımı bırak.
Eu sei e todos sabem que Miss Lucy já era sua amante muito antes de a mãe morrer.
Bu yüzden yenilmeyi başarırsak kesinlikle tekrar zirveye çıkacağız.
Por isso é que voltaremos à mó de cima se conseguirmos ser derrotados.
Zirveye çıkaracak kadar keyifliydi.
Foi como um clímax.
Seninkileri zirveye götür.
Ponde os vossos bastardos lá no cume.
Zirveye varana kadar yukarı çıkıyorsunuz, sonra sert bir şekilde eğim yapıyor.
A maior parte é a subir, até atingirmos o topo... e depois tende a descer de modo bastante íngreme.
Planı, Güney Geçidi'nin dolaşıldığı normal rotadan değil doğrudan zirveye çıkmaktı.
O seu plano era ignorar a rota habitual pela vertente sul e seguir directamente para o topo.
Güçlü dostlar insanı zirveye çıkarır, acımasız dostlarsa dibe iter.
Com amigos influentes acima e gente desumana abaixo.
Zirveye çıkın.
Lá para cima.
Onu zirveye çıkardım.
Eu pu-lo no caminho para o topo.
Neyse, bu filmde bir rol kapabilseydim, bu beni tekrar zirveye taşıyabilirdi.
Se eu obtivesse um papel neste filme, ficaria no auge novamente.
- Zirveye ne kadar zamanda ulaşırsın?
- Quanto tardarás em chegar ao cimo?
Şimdi en çok sevdiğin şey seni zirveye ulaşmaktan alıkoyuyor.
Agora, aquilo que mais amas impede-te chegar a cima.
Bu bizi zirveye ulaştıracak yol.
Este é o caminho por que poderemos chegar àquele topo.
Ama sen ve ben beraber zirveye kuruluruz.
Mas tu e eu juntos arrasaríamos tudo.
Siper alınacak bir şey yok, ama sanırım görünmeden zirveye çıkabiliriz.
Não há muitos abrigos, mas podemos chegar ao topo sem sermos vistos.
- Zirveye ulaştığımızda ne olacak?
O que acontece quando chegarmos ao topo?
- Öyle zirveye doğru yükseliyorum
Sou eu quem ascendeu na escala.
Cross zirveye tırmanıyor.
Cross está indo ao topo.
O kadar tepede ki, zirveye kadar yürümelisin.
É tão alto, é preciso ir a pé até ao topo.
Ben zirveye çıkmayı çok istedim ama herkes geri gelmek istedi, bu yüzden geri geldik.
Queria tanto chegar ao topo mas todos quiseram regressar, por isso viemos embora.
- Franky. Zirveye çıkacağız.
- Contra quem vai lutar?
Zirveye çıkacağız, ahbap.
Nós vamos para o topo, meu!
Uçuşlar yap, zirveye çık Gül, eğlen ve hoşça kal, de
Vai-te co'a droga, voa alto, ri, brinca
- Zirveye çıkmanın kolay yolu yok.
- lsso é mentira!
Ben zirveye çıkıyorum ve sen yüksekten hoşlanmıyorsun. Öyleyse bitti.
Eu estou a subir muito alto e tu tens medo das alturas.