Zorundasin traduction Portugais
89 traduction parallèle
Bazen akintiyla birlikte hareket etmek zorundasin.
Umas vezes, temos de nos mover com ela.
Müzige devam etmek zorundasin.
Tens de investir na tua música.
Rahat birakilmak istiyorsan kibar olmak zorundasin.
Se quiser andar por aí, seja educado.
SEÇİM YAPMAK ZORUNDASIN.
HÁ QUE ESCOLHER.
SONUNA KADAR KALMAK ZORUNDASIN.
Terás que aguentar até ao fim!
- Bana söylemek zorundasin.
- Tens de me dizer.
Biraz ara vermek zorundasin.
Tens que arranjar algum tempo. Tenho que falar contigo.
O zaman, neden onunla yuzlesemek zorundasin?
Porque é que tens de o enfrentar?
- ögretmek zorundasin artik. - Bunlar ögretilemez.
Isso não se ensina.
Onu diriltmelisin, onu diriltmek zorundasin!
Ressuscita-o. Tens de o ressuscitar. Ressuscita-o!
Bana toptan indirimi yapmak zorundasin.
Tens de me fazer um desconto.
Sen vuruldun. Geri dönmek zorundasin.
Foste alvejado, tens de regressar.
Gece uyanir. Bazen birden çok defa. Yaninda olmak zorundasin.
Acordam à noite, às vezes mais do que uma vez, e temos de estar lá.
Gururunu çignemek zorundasin.
Vais ter de engolir o teu orgulho.
Durmak zorundasin.
Tens que parar.
Niye gostermek zorundasin?
E o que tens para mostrar dela?
Simdi ellerimde olmek zorundasin, knolte nin oldugu gibi.
Agora morrerás à minha mercê, tal como Knolte.
Seni seviyorum, ama gitmek zorundasin.
Eu te amo mas, voce tem que ir
Benimle anlasmak zorundasin.
Vai ter de negociar comigo que se lixa.
Üzgünüm gece derlerini iptal etmek zorundasin.
Lamento que tivesse de cancelar as suas aulas da tarde.
Yapabilmek zorundasin ama.
Tens que conseguir.
Bana yardim etmek zorundasin. Ben Noel Mazisi Hayaleti'yim...
Sei que ele está mentir, mas não posso confrontá-lo.
Seni muayene etmeme izin vermek zorundasin.
Tem de me deixar observá-lo.
Bu iyi doktorumuzun seninle ilgilenmesine izin vermek zorundasin.
Recomendo seriamente a deixar esta excelente médica examiná-lo.
Bana diger herkese davrandiginiz gibi davranmak zorundasin.
Tem de me tratar como a outra pessoa qualquer.
Ve eger George'dan ayrilacaksan... bu çocuktan da ayrilmak zorundasin.
Se romperes com o George, também tens de romper com este miúdo.
Bunun manasi burada kalmak zorundasin.
Isso tem que ser contido, o que significa que você tem que ficar quieta.
Görünüse göre 4 ilâ 6 hafta daha bana katlanmak zorundasin.
Parece que terás de me aturar durante 4 a 6 semanas.
Korkarim ki biyolojide kalmak zorundasin.
Receio que tenha de ficar em Biologia.
Emin olmak zorundasin.
Tens de ter a certeza.
Sunu sakin unutma. Onlarin aptalca fikirleriyle yasamak ve olmek zorundasin, tamam mi?
Têm de viver e morrer com as suas ideias estúpidas.
Tarihteki her harfi, her kelimeyi kabul etmek zorundasin.
Temos de aceitar cada letra, cada palavra desta história.
BANA İNANMAK ZORUNDASIN.
Tens de acreditar em mim.
Bu cocugun degerini anlatmak zorundasin.
Ela vai dar valor à tua opinião sobre ele.
Bana yardim etmek zorundasin.
Tu tens de me ajudar.
Ama dikkatli olmak zorundasin, cünkü cirkin cürükler verebilir
Mas tem que ter cuidado com os médicos, por vezes fica-se com papadas.
GERİ DÖNMEK ZORUNDASIN ( VİA S. DOMENICO, 25 ) A.
TENS QUE VOLTAR ( RUA S. DOMENICO, 25 ) A.
Lutfen, karar vermek zorundasin biraz calismaliyiz.
Por favor, nós precisamos mesmo de decidir e ensaiar.
Alismak zorundasin.
Precisas de te ires habituando.
Denemek zorundasin, yapabilecegini biliyorum.
Você tem que tentar, eu sei que consegue.
- O zaman sah mat söylemek zorundasin.
Depois tens de dizer xeque-mate.
Adresini vermek zorundasïn.
Tens de me dar a morada dela.
Hostesi kendin techiz etmek zorundasïn.
Não, vai ter de arranjar uma.
Izolasyonda kalmak zorundasïn.
Vai ter de ficar no isolamento.
Simdi yardïm etmek zorundasïn.
Agora, tem de a ajudar.
Duzeltmesi gereken de sensin. Baskani vurmak zorundasin.
Roger, o que te aconteceu?
- Bunu yapmak zorundasin.
- Tens de o fazer.
Pekii, bana yardim etmek zorundasin.
Preciso da tua ajuda.
bilmek zorundasin, Hans icin kolay bir sey degildir.
Tem que perceber, isto também não é fácil para o Hans.
Yemegimi pisirmek zorundasin.
Não, antes de fazermos isto, tem perguntas a fazer?
Bir seyler yapmak zorundasin.
Tem de fazer alguma coisa.