Zından traduction Portugais
19,482 traduction parallèle
Zor bir haftaydı. En azından bazılarımız için.
Tem sido uma semana difícil, pelo menos para alguns.
En azından sabah sporu yapan çaylaklar olmayacağız.
Ao menos nós não vamos ter Treino Físico logo de manhã.
- Hâlâ onu uyandırmamız gerek ama en azından Valentine'dan uzakta.
Ainda temos de a acordar, mas, ao menos, está longe do Valentine.
En azından bir tane arkadaşımız var.
Temos, pelo menos, um amigo.
Piper'ın DNA'sını bir cesede koyamayacağımız için farklı şekilde yapmayı önerdim. Cesedi Piper'a çevirmeyi. En azından sistemde.
Como não pudemos pôr o ADN da Piper num cadáver, sugeri o oposto... pôr o cadáver dentro da Piper, pelo menos no sistema.
Yazarlık kariyerini en azından. Pek de iyi iş çıkardığımız söylenemez.
Como autor, pelo menos, e nós não estamos a dar o nosso melhor.
Yani en azından ben öyle varsayıyorum ve yakın vakitte tamamen bağımsız olmuş olan ülke, Grönland.
presumo, seja como for... E recentemente e plenamente nação soberana da Gronelândia.
Bütün konuşma boyunca kızından bahsetti.
Passou a maior parte do tempo a falar sobre a sua própria filha.
- Çünkü bu akşam kapışma olursa... ve Retro orospu da ölmüşken, olacağından eminiz... kıçın üzerine bahse girebilirsin ki ateşimizi getirip o pezevenklerin üzerine salacağız!
Podes apostar que vamos atacar com tudo aqueles filhos da mãe.
Üzerinde çalıştığımız varoluşsal düzlem sizin varlığından bile haberinizin olmadığı bir düzlem.
O plano de existência onde trabalhamos é um plano que nem sabem que existe.
Varışımız için bekliyorlar ve şüphesiz ki itirafından memnun kalacaklar.
Estão à espera que cheguemos. E vão agradecer a sua confissão.
Bayan Shaw, davanızın incelenmesinin ardından Mesleki Sorumluluk birimi tarafından görevi idare edememekten ve yetkiyi kötüye... kullanmaktan suçlu bulundunuz.
Sra. Shaw, após uma completa revisão de seu caso, o ERP declarou-a culpada de má conduta profissional e abuso de autoridade.
Seninle aramızda sandığından daha fazla ortak noktamız var.
Temos muito em comum. Mais do que imaginas.
Vasquez'in üzerinde bombayla gizlice gelip FBI sunucularından gizli bilgi aşırmanız mı.
Ou talvez os meus pensamentos de ti quando entraste com a Vasquez e a bomba no nosso escritório para roubar dados confidenciais do servidor do FBI.
yılbaşından sonra da çağırmış olsaydın... vaktimiz çok olduğunda konuşacağımız bir konu bu.
Sabes, se me tivesses dito para voltar depois do Ano Novo... Isso é uma conversa para quando tivermos mais tempo.
Bayan Haas'dan bu sabahki geliştirici konuşmacımız olarak gelmesini rica ettim... onun davalarından biri üzerinde çalışacağız.
Pedi a Ms. Haas para ser a nossoa oradora esta manhã, porque... vamos discutir um dos casos dela.
Onun bizim çatımızın altında olması lazım ve onun sevdiği kahramana olan dramatik saygısından sıkıp çıkarabileceğimiz her kuruşu almalıyız.
Ela devia estar aqui debaixo deste tecto... e a arrancarmos cada cêntimo que conseguirmos espremer da sua homenagem comovente a uma heroína que ela claramente adorava.
Sen olmasaydın sınır çatışmasından soylu bir İskoç esir aldığımızı bilemeyecektik.
Se não fosse por ti, talvez nunca tivéssemos sabido que tínhamos capturado Escoceses tão importantes na fronteira.
- Git buradan! Bıktım senden! Bıktım senin kendini beğenmiş polis zırvalıklarından!
Estou farta de ti e das tuas conversas de merda de polícia!
Meclis saldırısından sonra hayatımız zorlaştı.
Após o ataque do parlamento eles têm feito a nossa vida difícil.
Cochran'ı tutukladığımızda bir flash disk bulduk, bize varlığından bile haberdar olmadığımız bir Darknet sunucusuna erişim imkanı sağladı.
Que nos deu acesso a uma sombra específica da Darknet, uma que nem sabíamos que existia.
Waco'dan sonraki en büyük FBI faciasından sorumlu olmak istemiyorsanız geri çekilirsiniz.
A menos que queiram ser responsáveis pelo maior desastre do FBI, desde Waco, vão afastar-se agora.
Ama şüpheli rahatsız edilmekten ya da dikkat dağılmasından korkmamış.
E ainda assim o suspeito não teve medo de ser interrompido ou distraído.
Hangi yolu kullandığını bulmalıyız, geniş çaplı güvenlik kamerası taramasından bir şey çıkmadı.
Temos de determinar o caminho correcto, por isso uma ampla busca de imagens no circuito CCTV ainda não deu em nada.
Üstünde çalışıyorum ama Izzy'nin duruşmasından sonraki konuşmamızı bitiremedik.
Ando a investigar isso. Mas... não chegámos a terminar a conversa após o julgamento da Izzy.
Bu alandaki uzmanlığınıza ihtiyacımız var, ama bir haftada üç Amerikalı intiharı daha yakından bakmayı gerektiriyor.
A sua experiência nesta área é bem-vinda, mas três suicídios de Americanos numa semana merece um olhar mais atento.
Kocanız niye 30 yılın ardından Daichan'dan ayrıldı?
Porque é que o seu marido deixou o Daichan depois de 30 anos?
James'i alacağım, Plymouth arabasından indikten sonra Esther'la buluşacağız.
I irá recolher James,
Kız kardeşim, yeni hayatından hoşlanmışa benziyor.
O meu, erm, Irmã parece encontrar sua nova vida agradável.
Deforme Edilmiş Para Departmanından 8 milyon doların hırsızı.
O roubo de 8 milhões do Departamento de Fundos Mutilados.
" Belki dediğin gibi FBI için çalışıyorsundur veya belki de çalışmıyorsundur ama her iki şekilde de seni devlet düşmanlığından hapse atacağız.
" Talvez trabalhe para o FBI como diz, ou talvez não, mas de qualquer forma, está detido como inimigo do estado.
Dolu tarafından bakarsak onları sorgulayınca Piper'ı bulmaya çok yaklaşacağız.
Bom... o lado positivo, assim que os interroguemos, Ficaremos mais perto de encontrar a Piper. Sim.
Tamam. Hala Morneau'nun otelinin camından atıldığıyla ilgili kanıtımız yok.
Está bem, e continuamos a não ter nenhuma prova que o Morneau foi empurrado pela janela do hotel.
Eğer bu bazukalı fotoğrafınızı yüklerseniz, sigorta dolandırıcılığından suçlu bulunursunuz ve 6 aylığına hapse girersiniz.
Se publicares essa fotografia, serás culpado de fraude do seguro e serás preso por seis meses.
Gece yarısından önce orada olacağız.
Estamos lá antes da meia-noite.
Yoksa sonuçlarından hoşlanmayacağız.
Senão não vamos gostar do resultado.
Ruiz'le anlaşmayı yaptığımız anda Lobos'u taşaklarından yakalamışız demektir.
Mal finalizemos o acordo do Ruiz, o Lobos está tramado.
Sen ve ben Butch ve Sundance * gibi bu şehirden geçip, öbür tarafından çıkacağız.
Vamos fazer tipo Butch e Sundance, atravessar a cidade e sair do outro lado.
Mahkeme tarafından suçlu bulunursanız sizi temsil edecek bir avukatınız olmadığı için temyiz talebinde bulunamayacaksınız.
Se for julgado culpado, não poderá recorrer, sem advogado a representá-lo.
Karınızın kaybolmasından sorumlu olanlar gibi. Teröristlerin karımı kaçırdığını mı düşünüyorsun?
Acha que os terroristas raptaram a minha mulher?
Çünkü eğer o kadın duruşmaya hazırsa Louis'in kız arkadaşından gelen emailden çok daha fazlasına sahiptir.
Porque, se aquela mulher está pronta para ir a julgamento, então tem mais do que um e-mail da namorada do Louis.
Kuralımızı bozup birden Harvard dışından almaya başlarsak...
Se quebrarmos a nossa regra e começarmos a contratar fora de Harvard...
Bayan Paulsen anladığım kadarıyla şuan Mike Ross tarafından doldurulmuş pozisyonun iş görüşmelerini siz ayarladınız.
Menina Paulsen, tanto quanto sei, tratou das entrevistas do Sr. Specter para o lugar ocupado pelo Michael Ross.
Başarılarıma gıpta eden birileri tarafından defalarca kulağına fısıldandı diye ne olursa olsun onları reddetmek yerine itibarım üzerine asılsız iddialarda bulundun.
Fizeste falsas alegações contra o meu bom-nome que serão sussurradas e repetidas pelos que invejam o meu sucesso, não importa o quanto eu repudie-os.
İlk olarak müdür konuşacak. Hayırsever bir yatırımcı olduğunuzdan bahsedip burs programını duyuracaklar ardından salondakiler adınızı saygı ile anacaklar.
O Director vai falar primeiro sobre as suas doações à caridade e o programa de bolsas de estudo, antes de anunciar que o auditório será nomeado em sua honra.
Yapılanmalarınız iki değerli aile tarafından oluşmakta.
As vossas organizações valorizam a família.
Bir dedektifle konuştum ve görünüşe göre Randy'nin bir hırsız tarafından...
Falei com um dos detetives locais e ele acha que o Randy foi morto por um ladrão.
Milli Güvenlik'ten, Enerji Bürosu'ndan ve FBI'dan çoktan geldiler buraya. Ama size her konuda yardımcı olmam söylendi. - Biz özel ekibin parçasıyız.
Já cá tivemos a Segurança Interna, o Dep. de Energia e o FBI a interrogar, mas disseram-me para ajudá-los no que quer que precisassem.
Yandaki odanın havalandırmasından odasına kamera sokacağız. Bir de dışarıdaki park alanına çıkan kapı var.
Introduzimos uma câmara pela conduta de ar a partir do quarto contíguo.
Zorluklara karşı direndi, hükümet tarafından haksız yere suçlandı ve görülmüş en kötü suçluların yakalanmasına yardım etti.
Sofreu o escrutínio dos seus pares e acusações falsas do seu governo e ajudou a apanhar alguns dos piores criminosos que este país jamais conheceu.
Parayı almak için sunucu odasından kaynağa ulaşmamız lazım.
Para obter o dinheiro, há que aceder ao terminal a partir do servidor.