English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Z ] / Zıplayan

Zıplayan traduction Portugais

242 traduction parallèle
Hani çitten zıplayan koyunları saydığın gibi.
Sabes, tal como contamos carneiros a saltar a vedação.
Zıplayan tosbağa getirsin kör ayıyı!
Deixem o sapo saltitante conduzir o urso cego.
- Bu korse ile zıplayan siz misiniz?
- É você, aos saltos, numa cinta?
Zıplayan kertenkeleler, o yüzden kötüyüm
E talvez seja por isso que agora estou aqui
Zıplayan topu takip edin.
Sigam a bola saltitona.
- Daha önce hiç zıplayan tavşan görmedin mi?
- Nunca viste coelhos a saltar?
Zıplayan bir Arap gibi ortalıkta dolaşabilirsin içerideki her şeye kılıç sallayan, dünyanın yarısında yara izi bırakan... -... ama aynı şeyi başkasının yapmasına sıra gelince? Hayır, olmaz!
Podes andar por aí como um árabe, a chocar contra tudo, a assustar meio mundo, mas deixar alguém tentar?
Zıplayan İsa, popom!
Jesus do céu, meu traseiro!
İkili anlamlardan oluşan bu cennette yonca tarlasındaki kuzu gibi... hoplayıp zıplayan sen değil misin sanki?
Um paraíso de ambiguidades em que tu, mais do que ninguém, fazes um regabofe.
Kasaba hoplayıp, zıplayan adamlarla kaynıyor.
Esta cidade progride a passos largos,
Zıplayan topa bakın.
Olhem para a bola a rolar.
Kudüs'ün Zıplayan Yahudileri!
Os Judeus Saltadores de Jerusalém!
Peşinden ayrılmayıp, sen her parmağını şaklattığında zıplayan... bir koca isteyip istemediğine bağlı.
Se esperas um marido que te siga por toda a parte que salte sempre que bateres palmas.
- Zıplayan kertenkeleler!
Cobras e lagartos. Sim. Temos disso.
Zıplayan fasulyeye bakmıştım.
Ando à procura do pára-quedista chefe.
O benim zıplayanım.
Eu--eu vi-o primeiro.
Nedir bu? Zıplayan Meksika lambası mı?
O que é isto, uma lâmpada saltadora Mexicana?
Zıplayan İsa, geri geldiler!
Jesus saItitão, eles estão de volta!
Mobilyanın üzerinde bir aşağı bir yukarı sürekli zıplayan kimse.
Alguém que pulava na mobília todo o tempo.
Bunun ismi'" Zıplayan Betty'".
Isto ó uma "Bouncing Betty".
Zıplayan Betty ve sıçrayan Anthony vardı.
Estivemos com o Leaping Anthony'e sua Bouncing Betty.
İlk defa gelenlerin aklından geçenleri okumak kolaydır. Bilmediğiniz için size her şey güzel görünür. Şu zıplayan balıklar keyiflerinden değil, korktukları için zıplıyorlar.
No início, pode ter passado despercebido, mas insinuou-se uma escuridão estranha nos filmes americanos, um sentimento de insegurança, de desorientação e de mau agouro, como se o chão pudesse ceder sob os nosso pés, subitamente.
Gelecek sene ne olacak, hoplayan zıplayan bir sırtlan mı?
Que teremos no próximo ano, uma hilariante hiena a fazer saltos?
Çatıdan hoplayan zıplayan mı?
O palhaço lá de cima?
Aslında gözlerine baktığım zaman içilerinde zıplayan asları görebiliyorum.
- Vê-se-te nos olhos.
Bu, benim güvertede zıplayan halimdi.
Isto era eu, a saltar para bordo.
Bir aile ve kariyer ile boğuşup aynı zamanda yalnız bir baba olmak kolay iş değil. Tıpkı zıplayan toplar gibi.
Não é pêra doce ser pai solteiro a gerir a carreira e a família como bolas de malabarismo.
O küçük farenin adı nedir? Hani çöldeki şu zıplayan şeyin adı.Muad'dib.
Aquele do deserto, que pula.
- O zaman zıplayan - kanocu adam da...
Então, o tipo da canoa saltitona é...
Zıplayan topu izleyin.
Sigam o ponto saltitante.
Fazla zıplayan top, Chapel'ın eldiveninden fırlıyor!
Bola alta! Fora da luva de Chapel!
Buraya Zıplayan Betty'leri gömdüm.
Enterrei aí umas minas.
Hogan Martin gibi zıplayan birini hiç görmedim.
Nunca vi ninguém saltar como o Hogan Martin.
Yüksek seslerde zıplayan biri.
Que salta quando ouve ruídos fortes.
Zıplayan kertenkeleler aşkına! Ebedi istirahata böyle mi yollanıyor artık bu günlerde?
Credo, é isto que passa por eterno descanso nos dias que correm?
Hani çöldeki şu zıplayan şeyin adı.
Aquele no deserto, que pula.
Yoksa kucağında zıplayan bebeğiyle - bir cici anneye henüz hazır değil misin?
Não estás feliz por ires ter uma madrasta tão jovem?
Köpeğiyle hoplayıp zıplayan Scott'a bakın.
-... numa roupa esplêndida. - o Scott está-se a pavonear com o seu cão, e olhem para o traje, reluz.
# Zıplayan ve düşünen birisi #
Alguém com molas e coisas
# Ve her gün zıplayan #
Que salte o dia inteiro
Hoplayıp zıplayan başka Tiggerlar da olmalı.
Haverá mais Tigres do que se consegue imaginar!
- Eski zıplayan haline geri dönmüş
De volta ao seu velho ser saltitante.
Buradalar, Çizgili ve zıplayan.
Aqui estão eles. A saltar e tudo. Com riscas e assim.
Yani, hep at kuyruklu, oradan oraya zıplayan bilirsin işte, çekik gözlüler ve bunun gibi şeyler.
Isto é, é sempre o rabicho e andar de um lado para o outro, com os olhos rasgados.
Paul bası öğreniyordu. Aşağı yukarı zıplayan, kollarını sallayan eleman ben olayım istemiştim.
Eu queria ser o que saltava e dava voltas com os braços.
Zıplayan Jüpiter. Dünyayı yabancılar ziyaret etmiş.
A Terra foi visitada por extraterrestres.
- Zıplayan bir mayın!
- Uma mina antipessoal!
- Zıplayan mayın.
- Uma mina antipessoal.
Kardeşimin büyük balo salonuna dalışını, bizi ayıplayan dostlarımızın bakışlarını... asla unutamayacağım!
Nunca esquecerei o meu irmão a entrar no salão de baile... e a envergonhar-nos perante os amigos!
Hey, zıplayan, geri gel!
Hey, saltador, volta!
Zıplayan topları takip ettim.
Saiam todos do meu corpo ou o cérebro é que paga!
zıpla 130

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]