Zıva traduction Portugais
2,715 traduction parallèle
- Kıyamete kadar kalmayacağız.
Vá lá, mãe, vamos ficar cá três dias.
Dinle, gerçekten Celeste'i geri istiyorsan erkek gibi evinin önüne gideceksin başka bir kız ile çıkmakla hata yaptığını kabul edeceksin. Celeste'nin, milyonda bir karşına çıkabilecek bir kız olduğunu vesaire vesaire, ve eğer seninle bir daha görüşmek istemez ise anlayışla karşılayacağını söyleyeceksin.
Se você realmente quer ter Celeste de volta, seja um homem, vá até a casa dela, admita que errou com a outra garota, e percebeu agora que Celeste é uma em um milhão e blá, blá, blá.
Suçu başkasının üstüne atma hikayeleri duydum ama mantıklı olun lütfen bunu sadece peşinizde polis varken yaparsınız.
Já ouvi muita coisa sobre deitar suspeitas noutro, mas vá lá, sê esperto. Só se faz se a polícia suspeitar de ti.
İmkansız!
Vá lá.
Castle, hadi ama. Biz senin dostlarınız.
Vá lá, Castle, somos teus amigos.
Hadi ama peder. Daha önce hiç görmediğimiz kadar silahlanmışsınız.
Vá lá, padre, nunca vimos ninguém tão armado.
Eğer nasıl tamir edeceğinizi biliyorsanız durduğunuz kabahat.
Se você sabe a solução, vá em frente.
Yapmayın, anlaştığımızı sanıyordum.
Vá lá, tínhamos um acordo.
Bir şey söyleyebilir miyim? Ben iki yıldır kaçak yaşıyorum. Ne kadar uzağa kaçarsanız kaçın kendinizden kaçamazsınız.
Devo dizer ando a fugir há dois anos, e não interessa o quão longe se vá, não se pode nunca fugir de nós próprios.
Yani yapmayın be! Benim yerimde olsanız siz ne yapardınız?
Vá lá, o que fariam no meu lugar?
Dışarıda arabanı gördüm hadi ama, gizli bilimler hocasıyım, siz de hayaletlerle içli dışlısınız bunu ben de istiyorum.
Está bem. Vi o teu carro lá fora, e vá lá, ensino Antropologia do Oculto, e vocês andam a brincar com fantasmas. Só queria participar.
Hadi ama. Bir gecelik izin yapma şansımız çıktı.
Vá lá, temos mesmo a noite de folga, para variar.
Hadi, kızım.
- Davas-lhe um tiro? - Vá lá...
Meksika'ya yalnız gittiğini düşünmüyorum.
Não me parece que ele vá para o México sozinho.
- Kanıtımızı aldın mı?
Vá, Jenny.
Yapma, dostum. İnsanlara durumu anlatmalıyız. İnsanları yanımıza çekmeliyiz.
Ei, vá lá, meu, temos que dizer às pessoas como é, temos que as meter a bordo connosco.
Hey, yapma, dostum. İnsanlara olanı direkt söylemeliyiz işte. Bize katılmalarını sağlamalıyız.
Ei, vá lá, meu, temos que dizer às pessoas como é, temos que as meter a bordo connosco.
Harcayabileceğimiz bir kaç dakikamız vardır.
Vá lá, ainda temos uns minutos para gozar.
Hadi, fırlamamız lazım.
Vá, temos de bazar.
Sadece şanssız bir kuraymış.
Foi azar, só isso. Vá lá.
Başaracağız, Gabe.
Gabriel, vá lá para a cama.
Pekala, ayağınızı eski ustalardan çekin ve onları buraya yollayın!
Muito bem, afastem-se dos velhos mestres e atirem-nos para aqui. Vá lá.
Meslektaşlarımızı biraz olsun anlamak için küçük bir fırsat penceremiz var.
Vá lá. Temos uma oportunidade de saber mais sobre os colegas.
Hadi canım, edepsiz birşey için kullandığınız bir şifre değil mi?
- Vá lá. É o código para qualquer coisa obscena, não é?
Şey, doktoru onu yormamamızı istiyor, Ama sanırım bir kaç dakika da, ona bir zarar vermeyiz, ha?
Bem, o seu médico quer que ele vá com calma, mas suponho que alguns minutos não lhe farão mal, sim?
Bakın binbaşı, üstlerinize koşup, gökler yıkılıyor diye haber vermek istiyorsanız devam edin.
Ouça, Major, se quiser correr e dizer aos seus superiores que o céu está a cair, vá em frente.
Hadi ama, sizin bölgenizdeyiz. Hepimiz aynı taraftayız.
Vá lá, estamos no teu castelo.
Hemen buradan çıkmalıyız.
- Agora temos de sair daqui. Vá lá.
Öyle bir şey yapacağımızı sanmıyorum.
Não me parece que vá fazer isso.
Yapmayın ama, arkadaşız biz!
Mas, vá lá, somos amigos.
Yapma Cathy, kız kardeşimin kanepesinde yatmamın sebebinin, evde soğanlı yemek yapmak istemen olduğunu mu söylüyorsun?
Vá lá, Cathy. Estás a dizer que estou a dormir no sofá porque queres começar novamente a cozinhar com cebola?
Uh, moda guru'su değilim, ama çanta hırsızı olduğunu da düşünmek istemiyorum.
Não sou nenhum guru da moda, mas não acho que alguém vá roubar estas.
Hadi ama, Maggie! Kızını ne kadar çok sevdiğini biliyorum.
Vá lá, Maggie, sei que ama a sua filha.
Hadi ama suratsız şey.
Vá lá, enjoadinha.
Ondan daha akıllı davranmalıyız. Ona taşı versek de gitse olmaz mı?
Não podemos simplesmente dar-lhe a pedra-da-lua para que se vá embora?
Zızzt Tokai! Şaka yapıyorum.
Estou a brincar, vá lá.
Git ve o küçük kızı kurtar Michael.
Agora vá salvar aquela miúda, Michael.
Sadece farenin, peynirin peşinden gitmesini sağlayacağız Ve bunu yaptığında da...
Só temos que fazer com que o rato vá atrás do queijo, e, quando for...
Silahınızı indirin, Iütfen adamım.
Vá lá, não faça nada.
Kızın yanına gideceksin ve ondan özür dileyeceksin.
Então vá até ela se desculpar.
Belki de ikisinin de özelliklerini taşıyor, mercan gibi ama büyüme hızı termodinamiğin kanunlarını hiçe sayar nitelikte.
Animal? Talvez tenha propriedades de ambos, como os corais, embora a sua taxa de crescimento vá contra as leis da termodinâmica.
Bu işten uzak kalmamalıyız.
É melhor ficarmos juntos, não vá o diabo tecê-las.
Her gün Maramount'taki gibi yaşayacağız.
Vá lá, todos os dias, como no Maramount.
Hadi, onu buradan çıkarmalıyız.
Vá lá, temos de o tirar daqui.
Hadi gidelim. Zamanımız yok.
Vá lá, vamos embora.
Bölgeyi kurutmalıyız.
Temos de secar isto. Vá lá. Vá lá.
Zamanımız yok.
Vá! Não temos tempo.
Yapma, Katherine MacMillan mücevher hırsızı falan değil.
Vá lá. A Katherine MacMillan não é uma ladra de jóias.
Hadi ama Russell. Kızımın hayatı üzerine yemin ederim.
Vá lá, Russell, pela vida das minhas filhas.
Yani va va var tavuskuşu içinde voom neşeli dul ve kırmızı fishnet uyluk-Highs. Mükemmel bir seçim.
Então, comprou a "viúva feliz extravagante" em verde e as ligas de rede em vermelho.
Oyuncularınızın gece oraya gittiğini biliyor muydunuz merak ediyorum?
Estava a pensar se saberia alguma coisa sobre algum dos seus jogadores que vá para ali à noite?