Çalmak traduction Portugais
3,124 traduction parallèle
Kapılar çalmak içindir.
- As portas servem para bater.
Niçin Francisco'nun sırlarını çalmak istedi ki?
Porque ia ela roubar os segredos do Francisco?
Çalmak mı?
A roubar?
Kocamı benden çalmak bu kadar kolay mı, sürtük?
Acha que é assim tão fácil roubar-me o homem, sua cabra?
Annesi, babası, hiç kimsesi olmayan çocuklar ormanda yaşayıp çimen yemek ve iç çamaşırı çalmak durumundadır.
Crianças que não têm mãe, não têm pai nem ninguém têm de viver na floresta e comer erva e roubar cuecas.
Davulcu olmadan çalmak zorunda kaldık.
Tivemos de tocar sem baterista. Ainda toquei um tambor com o pé.
Onu çalmak için geldim.
Vim aqui para a levar.
Ya da otel odalarında böbrek çalmak gibi?
Ou roubar rins em quartos de motel.
Bu zevkine araba sürmek, bilgisayar çalmak gibi değil. Tatlım, bir sınıf arkadaşın öldü.
- Querida, o teu colega está morto.
En kolay yol Princefield sisteminden çalmak olurdu.
Por que ela recusaria o acordo?
Kendisi böyle başlamış ama bilgiyi çalmak ve internette yayınlamak yasal değil.
O vetor mais fácil seria uma senha. Você já explicou o servidor de Princefield.
Bu ters giden bir soygun değil ki, birinin cüzdanını çalmak uğruna bir sürü tanığın olduğu lobide oturasın.
Isto não foi um assalto. Ninguém se arrisca assim só para roubar carteiras.
Felekten bir gün çalmak için kasabadan gittiğinizi duydum.
Ouvi dizer que divertiram-se muito.
Mason kasetlerin yangında yanıp kül olduğunu düşünüyor ama bu yangının kasetleri çalmak için çıkarıldığını... -... çok iyi biliyorum. - Kim tarafından çıkarıldı?
O Mason acha que as cassetes foram destruídas no incêndio, mas sei muito bem que foi intencional, para encobrir o roubo.
Neden biri senin cılız sikini çalmak istesin ki?
Porque é que alguém iria querer roubar a tua pilinha?
Çalmak zorundaydım.
Olha, tive que o fazer.
Biraz çene çalmak.
Só duas palavrinhas.
Kemiklerini çalmak yetmedi,... şimdi de onun parçalarını mı gönderecek bize?
Para além de roubarem os ossos dela, agora vão enviá-la aos bocados?
Onun ofisine bir şey çalmak amacıyla gitmemiştim ama küpeleri aldım, çünkü...
Não fui ao escritório dele com a intenção de roubar nada. - Só levei os brincos, porque...
Bak arkadaşım onların tek yaptığı çalmak.
Antes de tudo, meu amigo, tudo o que fazem é roubar.
- Onun şirketi başarılıymış ve çalmak gibi bir niyeti yok. yanılmış olabilirim ama çalmak istediğini zannetmiyorum.
- A sua empresa dá lucros e ele não tem dificuldades, e não é fácil de se derrubar...
McClaren şirketin mali durumuyla ilgili bilgileri nasıl elde ederdi? En basit yolu bunu Princefield'in sisteminden çalmak olabilir.
Precisamos saber se há algo nessa informação que lhe prejudicaria no processo.
Tamam, ortak çalmak yok.
Está bem, sem roubar parceiro.
- Ben teneke çalmak zorunda mıyım?
- Querem que eu brinque ao homem de lata?
- Ev çalmak ve cinayet.
- Roubo de casa e homicídio.
Bir evi çalmak bayağı büyük bir iyilik.
Isso é um favor muito grande.
Ama bu hâlâ, evi neden çalmak istediğini açıklamıyor.
Está bem, mas isso não explica porque queria roubar a casa.
- Dinle, ben de tam kapını çalmak üzereydim.
Escuta, ia agora bater-te à porta.
Benimle çalmak istemen hakkında fikrini ne değiştirdi?
O que te fez mudar de ideias em relação a tocar comigo?
Ceset çalmak ağır bir suçtur. En az 10 yıl hapis yerler.
Roubar um cadáver é crime, por isso cumprirá uma pena de pelo menos 10 anos.
O zaman bedenini çalmak için neden buraya geldin?
Então, porque tentou roubar o corpo?
Yani yağ lazım olacaksa başka bir yerden çalmak zorunda kalacaklar.
O que significa que se quiserem mais gordura, vão ter de a ir buscar a outro sítio.
Neden bir su kamyonunu çalmak istesin ki?
Para que quereria ele um camião de entrega de aguas?
İçkimi çalmak istediğim şeyin üzerine dökerdim.
Entornaria a minha bebida.
Yunan polisi onu yakaladığında bir düzine tarihi eser çalmak üzereymiş.
Assaltou uma dúzia de locais históricos antes da polícia grega a ter apanhado.
Southfork'u çalmak için J.R. ile gizlice anlaştıklarını kanıtlamak için bir yerlerde küçücük bir delil olmalı.
Deve haver uma lasca de prova nalgum lugar para provar que o JR foi conivente com o roubo!
Galiba ailen evime girip onu benden çalmak için onu tuttu.
Acho que os teus pais o contrataram para o roubar de mim.
Şehrin en havalı arabasını çalmak için gereken suçlu kıyafetiyle içeri sızmak.
A infiltrar-me na organização criminosa que roube os melhores carros da cidade.
Bize daha çok ücret ödeseydin, çalmak zorunda kalmazdık!
Se você nos pagasse mais, não precisaríamos roubar.
"Bana şarkı çalmak ister misin?" dedim, "Olur" dedi.
Perguntei : "Queres tocar-me uma canção?" Ela disse : "Sim." GLEN BALLARD PRODUTOR DISCOGRÁFICO
Çene çalmak istemiyorsun.
Vejo que não queres conversa. É compreensível.
Prototip çalmak para kalıbı çalmak gibidir.
Roubar substratos, é como roubar placas de impressão de notas.
- Ucuz bir kopyayı çalmak için mi biri kocamı dövüp komaya sokuyor.
Alguém bateu no meu marido, até deixá-lo em coma, para nos roubar uma imitação barata?
Lobi, politika yapmak, bol bol çene çalmak zorundasın.
Usa a tua influência, conversa com o pessoal.
- Şimdi çalmak zorunda mısın?
- Tens de brincar agora?
- Çalmak bu resmen.
É roubo!
- Baylor, AUTEC dosyalarını ve parayı çalmak için mi tutuldu?
Baylor foi contratada para roubar o arquivo da AUTEC
Bir önemi var çünkü insanlardan çalmak yanlıştır.
É uma grande coisa sim, porque é errado roubar as pessoas.
Belki polisten delil çalmak, bu yeterli olur.
Talvez roubar provas, seja suficiente.
Biraz ot yerleştirmekte bir şeydir ama polisten delil çalmak mı? - Bu çok fazla.
Colocar um pouco de droga é uma coisa, mas roubar provas que estão guardadas?
En kolay yol bu bilgileri Princefield sisteminden çalmak olurdu.
Você está bem?