Éi traduction Portugais
46,912 traduction parallèle
Sana yardım etmek için elimden geleni yaptım ama sen nankör çıktın.
- Ei! Eu ajudei-te a conhecer homens, e tu foste ingrata.
Walter?
Ei, Walter?
Dur biraz, bu da o bina.
Ei, espera. Também é este prédio.
Baksana.
Ei.
- Koca adam. - Çok şükür.
Ei, grandalhão.
Pardon ya.
Ei, desculpa por isso.
Joe?
Ei, Joe.
Hadi ama dostum.
Ei, meu.
- Biz gidiyoruz. - Her şey yolunda mı?
Ei, vamos embora.
Jon Snow!
Ei, Jon Snow!
Hey, hey kusura bakmayın.
Ei, com licença.
Hey, Collins!
Ei, Collins!
Sesli mesajlarına sonra baksan olmaz mı?
Ei, podes ver isso depois?
Hey koca beyin.
Ei, cérebro.
Git. Nakil noktasında buluşuruz.
Encontrar-me-ei contigo no local de extracção.
- Tamam, nedenini söyleyeyim.
- Dir-te-ei o porquê.
Çekilirsen, sadece seni değil öldürürüm. Ölmeden önce ibret olsun diye, önce onları ölür.
Se recuar, não o matarei apenas a si, matarei todos aqueles que ama, e matá-los-ei primeiro, para que aprenda uma lição, antes de morrer.
Yanımdan ayırmayacağım.
Trá-lo-ei sempre comigo.
Ve her şeyi de anlatacağım.
E contar-vos-ei tudo.
Size sadakatimi sunacağım.
Prometer-vos-ei a minha.
Elena'ya seni Stonehaven'a döndüreceğimi söyledim ve yapacağım da.
Disse à Elena que te levava de volta a Stonehaven e fá-lo-ei.
Konuşmayı bitirdikleri zaman filtreden geçireceğim.
Passá-lo-ei pelo filtro quando eles acabarem.
Sizi götürebildiğim kadar yakına götüreceğim!
Deixar-vos-ei o mais perto possível!
Onları nasıl hizada tutacağını sana gösteririm.
Mostrar-lhe-ei como mantê-las na linha.
Sana sorular soracağım.
Far-lhe-ei perguntas.
Hey!
Ei!
Ayrıca, senden daha iyi yaparım.
Além disso, fá-lo-ei melhor.
- Sabah elinizde olmasını sağlarım.
- Tê-lo-ei pronto amanhã.
Bu benim küçük kızımın düğünü.
Ei, estamos a falar do vestido da minha filha.
Biz onlara yardımcı oluruz.
Certificar-me-ei que todos sejam tratados.
"... gizemli yollarla halleder. " dersen suratına yumruğu atarım.
Se disseres "por caminhos misteriosos", dar-te-ei um murro na cara.
Ben uyuşturucuyu sadece alkol problemimle baş etmek için kullandım.
Ei! Só fumava para me curar do alcoolismo.
Ben burdayım.
Ei, estou mesmo aqui.
Dikkat etsene.
Ei, cuidado.
Eğlence ikiye katlandı.
Ei, é o dobro do divertimento!
Neredesiniz?
Onde estão? Ei.
- Yapacağım.
- Fá-lo-ei. - Óptimo.
Ya gazı düzeltirsin, ya da buradan hiç çıkamamanı sağlarım.
Conserte o gás, ou certificar-me-ei que nunca saia desta cela.
Arkadaşlar!
Ei, malta!
Hey, neden bu işi seksenler filmlerinde olduğu gibi, bilek güreşiyle çözmüyoruz?
Ei, por que não decidimos isto como nos filmes dos anos 80 com um braço de ferro?
Hey, metal ağızlı.
Ei, boca de metal.
22 saattir şefkat gösteriyorum ben.
Ei, mostrei compaixão durante 22 horas.
34 bedensin ve evleniyor musun?
Ei, tamanho 36, vai casar-se?
Gelişme oldukça sizleri bilgilendireceğim
manter-vos-ei informados da situação.
Şu an nefret ediyorsun zaten.
Se tiver um trabalho desses tornar-me-ei alguém que não gosto.
Trenin sonuna kadar size eşlik edeceğim.
Eu levá-lo-ei para as traseiras.
Bu duyuruyu yaptıktan hemen sonra çalışan bir tren bulup en soldaki vagona geçeceğim.
Assim que eu terminar esta comunicação, vou procurar um comboio que ande e levá-lo-ei para a linha da esquerda.
Swagger.
Ei, Swagger.
Seni hep seveceğim Pablo.
Amar-te-ei para sempre, Pablo.
Evet, efendim. Hemen gönderiyorum.
Sim, Sr. White, arranjar-lhe-ei isso...
Şimdi buradan gidiyorum ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey...
Agora, ir-me-ei embora... e não há nada que possa fazer.