Ödül traduction Portugais
5,196 traduction parallèle
Bu hayatta sadece ödül yok.
A recompensa não é apenas nesta vida.
- Ödül avcısı mısın ya da her ne boksan?
És um caçador de recompensas ou algo assim?
- Ödül 800.000 dolar.
- $ 800.000 para inscrever.
Ödül boksörlüğünden de büyüktür bu.
É maior que ser lutador.
Şu ahmağada bir ödül verin.
Dá uma guloseima à rafeira.
Bir vajinan olmasaydı başına ödül koyulabilirdi!
Se não tivesses uma rata, havia um prémio pela tua cabeça!
Herkese haber saldık, kellesine 500 ödül var.
Disse a todos, 500 pela cabeça dele.
Köpegi Bulana Ödül. "
Recompensa pelo Cão. "
Bir Galip arzulanır sayılıyorsa, Başkan o kişileri ödül olarak sunardı veya satın alınmasına izin verirdi.
Se um vencedor for cobiçado. O Presidente oferece-os como recompensa. Ou permite que o comprem.
Kellesine ödül koyun!
Vou... Coloquem uma recompensa por ele. - 40 mil.
Yine aynı şeyler olursa babamızla yüzleşirsin ama ödül almak için olmaz.
Se falhares de novo, terás de encarar o nosso pai sem o seu prémio.
- Ödül verecekler canım.
Prêmio, querida.
Babam çok büyük bir ödül alacak.
Meu pai deverá receber uma recompensa...
Ödül o geri zekalı!
É "Prêmio", sua estúpida!
Arıyorsun, uzaylı çıkarsa 25.000 dolar ödül kazanıyorsun.
Ligas e, se for mesmo alienígena, ganhas $ 25.000.
Ama kamyonu bulursanız ödül alacağız, değil mi?
Mas, se encontrarem um camião, recebemos uma recompensa, certo?
Ödül avcısı, Prime'ı aldığı zaman alacağız.
Só a teremos quando o caçador de prémios apanhar o Prime.
Prime ödül odamı aldı. Ve gazabımı hissedecek!
O Prime roubou o meu troféu e vai sentir a minha ira!
Seni tamir ettiğimde ödül içindi.
Quando te arranjei, foi por uma recompensa.
Hâlâ başıma bir ödül var.
Ainda tenho a cabeça a prémio.
Bir ödül.
Um prémio.
Hayır, sadece sen "başka bir ödül daha kazandın" dediğinde ben de senin dışarıda birisiyle konuştuğunu sandım.
Não, mas tu disseste : - "Ganhaste outro prémio." - Bem, o...
Ben bir ödül kazandım.
Eu ganhei um prémio.
Şimdi ben bir New York sosyetesi değilim sizler gibi ödül falan da kazanmadım ama... Ama sanırım siz de aynı şekilde hissediyorsunuz.
Não sou um colunável de Nova Iorque, nem ganhei prémios como todos vocês, mas... calculo que sintam o mesmo.
El Kaide kellelerinize ödül koydu. Dünya çapındaki radikaller ise kelle toplamak için sınırları istila etmeye başladı. Keskin nişancılar- -
A al-Qaeda Iraque, AQI, pôs-nos a cabeça a prémio e extremistas do mundo inteiro inundam o país para nos abater.
Riske karşılık ödül.
Risco versus recompensa.
Önemli olan şey ödül.
O importante é a recompensa.
Ölse de ödül yeterince büyük olacaktır.
A recompensa ainda será grande o suficiente.
Yani planın kadın için ödül almak, öyle mi?
Então o seu plano é receber uma recompensa pela prisioneira?
Şimdi daha büyük bir ödül isteyebiliriz.
Agora podemos pedir por uma recompensa maior.
Cehennemde hiç ödül olmayacak.
Não haverá recompensa no inferno.
Ve şimdi kral kellenize ödül koydu.
E agora o Rei colocou as vossas cabeças a prémio.
Nedeni Vikingler için konulan bir ödül için olmasın?
Não por uma razão de um grande prémio de recompensa por uns vikings?
Göl Kasabası halkı ancak ödül vaat edilince yardım etmedi mi?
Os habitantes da Cidade do Lago ajudaram-nos apenas pela promessa de farta recompensa.
Hatırlıyorum.. o gün ödül kazanmıştık..
Eu lembro-me do dia que ganhámos o troféu.
Oyunu bu seviyede bitirdiğin ve zafer dansında mükemmel skora ulaştığın için, özel bir ödül kazandın.
Como venceram neste nível e executaram a pontuação perfeita na dança da vitória, ganharam um prémio especial.
Taşa kurulmuş bir ödül ve her süperstarın rüyası.
É um prémio gravado na pedra, o sonho de todas as super estrelas.
Ve ödül ikramiyesi?
E o prémio para o vencedor?
Evet, Dino'nun koyduğu ödül içindir.
Sim, graças à recompensa do Dino.
Neden başıma ödül koydun?
Porque é que puseste uma recompensa em mim?
Üçlü ödül!
Bónus triplo.
Ödül yemeği yiyebilirsin. "
Coma com qualidade. "
Ödül üzerine ödül üzerine ödül hepsi hocam Ron Parfitt'in gözetimindeydi. Harika koç, zor puşt.
Tudo supervisionado pelo meu mentor, Ron Parfitt, óptimo treinador, sacana difícil.
Şimdi ödül olarak ne alacağını biliyor musun şanslı puşt?
Agora, sabes o que ganhas como primeiro prémio, seu sacana sortudo.
İşte ödül domuzun.
Eis seu porco de primeira.
Muhtemelen ödül parası olacaktır.
Deve haver uma recompensa em dinheiro.
Hatta ucunda ödül varsa oturur, olduğu yerde kalır ve yuvarlanır da.
Ela até se senta, fica quieta e rebola, se tiveres guloseimas.
Birbirlerine çizgi filmler ve pornografi için ödül dağıtıp duruyorlar.
Trocando entre si prémios por desenhos animados e pornografia.
BİZİM İÇİN NE NUMARALARIN VAR ACEMİ? Numara yok ama belki birkaç ödül vardır.
Sem truques, mas... talvez algumas guloseimas.
En büyük hesaplaşma ve en büyük ödül..
Este à © o confronto final. Com o prêmio final.
Bu sadece bir yarışmayı kazanmak, ya da salak bir ödül için değildi.
NÃ £ o se trata de ganhar um concurso. Ou algum pequeno prémio estúpido.